13’üncü kongresinden sonra önünde yeni bir süreç açan HDK’nin Eşsözcüleri Meral Danış Beştaş ve Ali Kenanoğlu, ‘Sorumluluklarımız ağır, bunun farkındayız ve HDK’nin her yerde varlık göstermesini hedefliyoruz’ dedi
Türkiye’deki farklı kimlikleri, inançları ve kültürleri bir çatı altında toplamayı, toplumsal barışı sağlamayı, temel hak ve özgürlükler için mücadeleyi hedefleyen Halkların Demokratik Kongresi (HDK), 3 Kasım’da 13’üncü Genel Kurulu’nu gerçekleştirdi. “Umutla, direnişle, hep birlikte özgürlüğe” şiarıyla yapılan genel kurulda, Meral Danış Beştaş ve Ali Kenanoğlu yeni eşsözcüler olarak seçildi.
Yeni Eşsözcüler Meral Danış Beştaş ve Ali Kenanoğlu, yeni dönemde yapacakları çalışmalar ile gündemdeki gelişmelere dair soruları yanıtlarken, Kongre’de en öne çıkan meselelerin başında tabi ki bu kongrenin aynı zamanda kurucu bir kongre, kurucu bir meclis, kurucu bir mücadelenin ilk adımı olarak tasarlanması olduğunu belirterek, “Sorumluluklarımız ağır, bunun farkındayız. HDK aslında hiçbir kesimin karşı çıkmadığı bir fikriyat ve perspektife sahip. Önemli olan bunu yaşamsallaştırmak” dediler.
Yeniden örgütleniyoruz
“HDK’ye yönelik kongrede de açığa çıkan en önemli eleştirilerden bir tanesi de İstanbul merkezli çalışıyor olmasıydı” diyen Meral Danış Beştaş, “İstanbul tabi ki en önemli merkez, ağırlığımız olabilir, ama sadece İstanbul’da olmayacak. Çukurova’da, Marmara’nın diğer illerinde, Trakya’da, İç Anadolu ve Karadeniz’de de olacak. Zaten HDK bu demek. Bu yönüyle HDK’nin her yerde varlık göstermesi, mücadele etmesi, toplumsal dinamiklerle buluşmasını hayata geçirmeyi hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.
HDK’nin rol ve misyonunu gerektiği kadar yerine getirmediği eleştirileri üzerine konuşan Ali Kenanoğlu ise, “Farklı siyasi gelişmeler ve üst üste seçimlerin yaşanmasından kaynaklı DEM Parti, biraz kongrenin önüne çıktı ve dolayısıyla güç parti etrafında toplandı. Bu da bir gereklilik olarak önümüze çıkmıştı. Bütün bu süreçler HDK’yi biraz sönümlendirdi. Şimdi aslında o koşulların zuhur ettiği bir dönemdeyiz. Yine bir süreç olacak mı olmayacak mı tartışmalarının sürdüğü, ekonominin bütün verilerinin en dipte olduğu, emekçilerin yoksulluk içerisinde yaşamaya çalıştığı, doğa katliamlarının tüm hızıyla sürdüğü, kadınlar ve gençler başta olmak üzere toplumun tüm katmanlarına yönelik baskının arttığı bir süreçte HDK, 13’üncü Genel Kurulu’yla kendisini yeniden bir örgütlenme sürecine soktu” dedi.
Bütün Türkiye için
Kongre paradigmasının aslında Türkiye’nin her tarafıyla temas eden, toplumsal kesimlerle birlikte mücadele eden ve mücadeleyi örgütleyen halk örgütlenmesini esas aldığını ve bugün bunun öneminin daha fazla öne çıktığını anlatan Meral Danış Beştaş, “Kongrenin en çok heyecan duyduğum bölümlerinden birisi şu; Kürtler, sadece Kürt meselesi için mücadele etmemeli. Yani bir Türk de Kürt meselesinin çözümü için elini taşın altına koyup mücadelesini vermeli. Bir Kürt de Kaz Dağları için mücadele etmeli. Yani herkes ‘kendi derdimin çözümünü istiyorum’ yerine, ‘birlikte bütün dertlerimizin mücadelesini verelim’ demeli. Yoksa herkes kendi alanından mücadele eder ve birbirine değmezse o birlikte mücadele de yürümez” diye kaydetti.
Batı’ya panzehir olarak
Son dönemdeki tartışmalara da değinen Ali Kenanoğlu şunları söyledi:
“HDK olarak Kürt sorununu batıya aktarma, anlatma ve onu anlaşılır kılmak gibi bir görevimiz var. Kürt sorunu meselesinde bizim aktarmamız gerekenler batı yakasınadır. Yani bu sorunun varlığını, yakıcılığını, bu sorunun çözülemediği takdirde ülkenin başına gelecek felaketleri, herbirimizin yaşamını nasıl etkilediğini anlatmak gibi bir sorumluluğumuz var. Trakya’da yaşayan insanların da bu barışın Türkiye açısından ne kadar önemli olduğunu bilmesi ve barışması gerekiyor. Çünkü batı yakasında, özellikle 2015 çatışmalı sürecin başlamasından bu yana zehirli bir dil kullanılıyor.”
Kayyımla yol yürünemez
“HDK olarak tabi ki diyalog ve müzakerenin destekçisi oluruz” diyerek aynı konudaki görüşünü belirten Meral Danış Beştaş da, “Kürt hareketinin de yaklaşımı uzun yıllardır belli. Öcalan da bu konuda 2013-2015 yılları arasında görüşme notlarındaki yaklaşımının da barıştan ve çözümden yana olduğunu ifade ediyor. Ben de bu koşulların oluşturulması gerektiği düşüncesindeyim. Bunun yolu kayyum atamaktan geçmiyor. Bence bugün Yozgat’taki veya Edirne’deki yurttaş da, onun seçtiği belediye başkanı oradan alınıp yerine bir memur gönderildiğinde ne hissedecekse Batman, Mardin ve Halfeti halkı da onu hissediyor. O empatiyi geliştirmek de yaymak da bizim görevlerimiz arasında” dedi.
Herkese açık çağrı
“Yeni dönemde nasıl bir HDK göreceğiz?” sorusunu yanıtlayan Ali Kenanoğlu, “Şimdi zaman HDK zamanı diyor ve iktidarın zulmüne uğrayan bütün toplumsal kesimleri HDK’de örgütlenmeye davet ediyoruz. Önümüzdeki yüzyılın daha yaşanabilir bir ülke olması açısından HDK’de mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz” derken, Beştaş da “Kimse kendisini örgütsüz, çaresiz hissetmesin. Gelsinler birlikte mücadele edelim. El ele verelim, yürek yüreğe bu mücadeleyi yürütelim” diye konuştu.
‘Jin, jiyan, azadî’ ile yürümek
Kadın örgütlülüğünün Türkiye’nin yarısının örgütlülüğü anlamına geldiğini belirten Meral Danış Beştaş, “Jina Eminî’den sonra bugün Hindistan’a, Hindistan’dan Avrupa’ya her yerde kadınlar için heyecan verici, sahiplenici bir slogan halini aldı. Ben de bir Kürt kadını olarak bu sloganı yaratanlara, bu mücadeleyi yürütenlerle onur duyuyorum. İşte ‘Jin, jiyan, azadî’ ile, özgür ve eşit yaşam perspektifiyle kadınların mücadelesi HDK’de vücut bulacak” dedi.
Haber: İbrahim Irmak – Ferhat Sezgin İstanbul \ MA