Iğdır Süt Üreticileri Birliği Başkan Yardımcısı Yılmaz Demir, iktidarın tarım ve hayvancılıktaki yanlış politikaları nedeniyle besiciliğin gün gün tükenme noktasına geldiğini söyledi
Iğdır’da insanların en büyük geçim kaynağı hayvancılık, son yıllarda hükümet tarafından uygulanan yanlış politikalar nedeniyle bitme noktasına geldi. Yem, küpe parasıyla birlikte yayla yasakları ve ithal et nedeniyle zor zamanlar yaşayan besiciler, hayvanlarını satmak zorunda kalıyor. Bölgede hayvancılığın girdiği çıkmaz nedeniyle birçok kentte kurulan birlikler de kapanıyor.
600 üyeden bir üyeye
Kapanmakla yüz yüze kalan Iğdır Süt Üreticileri Birliği’nin Başkan Yardımcısı Yılmaz Demir, birliğin 2014 yılında süt üreten çiftçilere destek olmak amacıyla kurulduğunu ancak şimdi kapanma aşamasına geldiklerini söyledi. Birliğin ilk kurulduğunda durumunun iyi olduğunu aktaran Demir, “Bir ara üye sayımız 600’e kadar çıktı. Fakat bugün tek bir üyemiz kaldı. O da Karakoyunlu ilçesine bağlı Zülfikar köyünde yaşayan bir vatandaşımız. İnsanlar, hayvanlarını satmak zorunda kalıyor. Ya da sütün litresinin 1 TL’ye bile satılamaması nedeniyle hayvanlarını sağmayı bıraktılar. Sütü, doğan yavrulara bırakıyorlar. Eskiden devlet birliklere destek veriyordu. Ancak şimdi hiçbir destek vermiyor. Devlet yurttaşların bütün ihtiyaçlarını birlik üzerinden karşılıyordu. O yüzden insanlar hayvanlarına bakabiliyordu ve evine ekmek parası götürebiliyordu. Herkes bu durumdan memnundu” dedi.
Üretici borçlu durumda
Devlet desteği sona erdikten sonra sütleri toplama işinin şahıslar tarafından yapıldığını ve hayvan yetiştiricilerinin de bu yüzden zorlandıklarını ve hayvanlarına bakamaz hale geldiklerini ifade eden Demir, “Tüccarlar, süt üreticilerine paralarını aydan aya verirken, sıcak sütü 1 TL 10 kuruştan alıyor. Bunun üstüne de süt üreticilerine yüzde 18 vergi parası kesiyorlar. Yine diğer harcamalar derken süt üreticisi sütünü sattığı halde neredeyse borçlu duruma düşüyor. Sütü vermesine rağmen tüccara borçlu kalan çiftçi artık sütü satmamaya karar veriyor” diye konuştu.
İthale değil yerele destek
İthal et ve ithal hayvana harcanan paraların yerel çiftçiye harcanması durumunda en fazla 2 yıl içerisinde ülkenin et ve süt sorununun çözüleceğine dikkat çeken Demir, şunları söyledi: “Birlik üreticileri pahalı olan yem ve samanı hayvanlarına yediriyor fakat hayvanın sütünden randıman alamadığı için hayvanını satmak zorunda kalıyor ve köyünü terk ediyor. Devlet dışa bağlı çalışacağına ve ithal et için harcadığı bu kadar yüksek paraları halkına ve hayvancılıkla uğraşan köylüye verseydi hiçbir şekilde hayvan sıkıntısı çekmezdik ve hayvan ithal etmezdik.”
‘Yanlış politikalar izleniyor’
Hükümetin hayvancılık noktasında yanlış politikalar sergilediğine dikkat çeken Demir, birliklerin desteklenmesi gerektiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğer birlikleri kuruyorsa destek vermesi gerekiyor. Birliğin bir toplama merkezi ve bütçesi olmadığından dolayı yüksek kesimdeki besiciye ulaşamıyor. Bu da o sütün boşa gitmesi demektir.”
Yasaklar hayvancılığı bitirdi
Hayvancılığı olumsuz etkileyen etkenlerden birinin de yayla yasakları olduğunu belirten Demir, şöyle devam etti: “Yanı başımızda bulunan yaylalar yasaklı olduğundan insanlarımız Erzurum, Kars ve Ardahan gibi yerlerde yüksek maliyetle yayla kiralama zorunda kalıyor. Hayvanlarını arabayla götürüyor arabayla getiriyor bunların hepsi ekstradan masraftır.”
Mahmut Ruvanas/Iğdır-MA