Kadın üniversiteleri projesine tepki gösteren Kampüs Cadıları’ndan Sahra, bu projeyle kadına toplumsal cinsiyet rollerinin dayatılmak isteneceğini belirterek, insanları bilinçlendirmek, kadın platformlarının önünü açmak, faillere gerekli cezaları vermek gerektiğini vurguladı
Tayyip Erdoğan’ın 2019’da Japonya’yı ziyaretinden sonra kadın üniversiteleri için adım atılacağını söylemesiyle 2019-2020 kalkınma planında kadın üniversiteleri programa alındı. Kadına yönelik her türlü şiddetle mücadele aracı olan İstanbul Sözleşmesi iktidar tarafından ‘aile kavramı ve toplum dengesini bozduğu’ iddialarıyla tartışmaya açılırken, kadın üniversiteleri için de hazırlıklar başladı. Özgecan Aslan katliamı sonrası pembe trambüslerle şiddetin önüne geçilebileceğini iddia eden iktidar, şimdilerde ise İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamak yerine kadın üniversiteleriyle kadınları toplumdan soyutlamaya çalışıyor.
‘Eve kapatma projesi’
Konuya ilişkin konuşan Kampüs Cadıları’ndan Selina Sahra, kadın üniversitelerinin ayrıştırma amacı taşıdığını belirterek, ‘erkek odaklı’ bir eğitim sistemi sağlandığını vurguladı. Kadın üniversitelerinde de kadına toplumsal cinsiyet rollerinin dayatılmak isteneceğini söyleyen Sahra, “İtaatkâr kadın, itaatkâr anne profili çizmek istiyorlar kadınlara. Bu bir sınıfsal sorundur. Erkeği öne taşıyan kadını ise geri plana atacak. Erkeklerin yönetiminde olan bir üniversiteyi kadın üniversitesi diyerek adlandıramayız. Tamamen erkek odaklı bir çalışma. Kadını ikincil plana atıyor” diye konuştu. İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik saldırıları da hatırlatan Sahra, “İstanbul Sözleşmesi onların istediği aile yapısına uygun değil ama kadın üniversiteleri uygun. Onların istediği şey kadın üniversiteleriyle kadınları bağımlı kılarak ‘güçlü erkek’ profili yaratmak” dedi.
‘Kadınlar bölünmek isteniyor’
Kadın üniversiteleriyle kadınların ikiye bölünmek istendiğinin altını çizen Sahra, pembe otobüs ve pembe taksi uygulamalarını hatırlatarak bu tarz uygulamaların kadını toplumsal eşitlikten soyutlama çalışması olduğunu vurguladı. Sahra, “Aslında burada objeleri renklendirmeyi değil, kafalarının içindeki problemleri çözmek gerekir. Düzeltmemiz gereken şey zihniyetler. Kadınları ne kadar bir yere kapatırsak kapatalım o eril düşünce, eril politikalar düzelmedikçe, kadınlar onların yarattığı ‘güvenli ortamdan’ çıktıktan sonra yine onların tacizine, tecavüzüne maruz kalacak, asıl problem bu. Yapmamız gereken insanları bilinçlendirmek, kadın platformlarının önünü açmak, faillere gerekli cezaları vermektir. Nasıl ki pembe otobüsler çıktığında hayır demesini bildiysek pembe üniversiteler çıktığında da hayır demesini gayet iyi biliriz” dedi
İSTANBUL