Phoolan Devi… Kendisine “katil” ve “kahraman” sıfatları yakıştırılsa da ülkesinin kadınları hala onu Tanrıça Durga’nın yeryüzüne yeniden gelmiş hali olarak anmayı tercih ediyor…
“Ne okumam var ne de yazmam, işte öyküm… Çoktan ölmüş olmalıydım ama hala yaşıyorum.” Bu sözlerin sahibi Phoolan Devi isminde, Hindistan’ın alt kastlarına mensup bir ailenin kızı. Çocuk yaşta evlendirilen Phoolan Devi, şiddete ve tecavüze maruz kalır. 20 yaşında “haydut” olan Phoolan, ilk olarak kendisine tecavüz eden erkeği öldürür, daha sonra ise cinsel saldırıya yeltenen tüm erkeklere karşı özsavunmasını kuşanır. Phoolan Devi, herkesin bildiği adıyla “Haydutlar Kraliçesi”, milletvekili olarak girdiği parlamentonun önünde şaibeli bir suikast sonucu katledildi. Kendisine “katil” ve “kahraman” sıfatları yakıştırılsa da ülkesinin kadınları hala onu Tanrıça Durga’nın yeryüzüne yeniden gelmiş hali olarak anmayı tercih ediyor.
‘Şimdi bir kraliçe oldum’
Phoolan Devi hayatı filmlere konu olmuş bir kadındı. Kendi anlatımından yazıya dökülen otobiyografisinde, “Doğduğumda bir köpekten daha değersizdim, şimdi bir kraliçe oldum” diyordu. 10 Ağustos 1963’te sosyoekonomik olarak en alt kasttan, okuma yazması olmayan, çok yoksul bir çiftçinin kızı olarak dünyaya gelen Phoolan Devi, 11 yaşındayken kendisinden yirmi yaş büyük biri ile evlendirilir. Evlendiği erkek tarafından tecavüze ve sistematik şiddete maruz kalır. Evlendirildiği erkekle yaşamaya 4 yıl dayanabilen Phoolan Devi, sonunda türlü kötülüğü yaşadığı bu evlilikten annesinin de çabaları ile kurtulmayı başarır. Ancak, şiddet ve tecavüzden kaçarak evine dönüşü kimseyi mutlu etmez. Toplumsal kurallar içinde çocuk da olsa “dul” olduğu için büyük bir uğursuzluk ve yüz karası olarak görülür.
Çete liderini öldürdü
Yoksulluklarına, haklarının yenmesine isyan eden Phoolan Devi başkaldırır, gerektiğinde üst kasttan insanlara kafa tutmaya başlar. Yaptığı işlerin parasını alamayan ailesinden bir tek o hakları için korkusuzca mücadele eder. En çok üzüldüğü şey de babasının ait olduğu kast yüzünden hakkını aramaması, sessizce, her tür aşağılanmaya razı gelmesi olur. Bir yandan da “dul” olduğu için köyün erkeklerinin hedefindedir. Toprak yüzünden çatışmalı oldukları, babasının toprağını çalmakla suçladığı akrabası tarafından hırsızlıkla suçlanarak tutuklanır. Tutukluluğu sırasında da şiddet ve tecavüze maruz bırakılır.
20 yaşındayken dağlarda yol kesen ve haraç alan bir haydut çetesi tarafından kaçırılan Phoolan Devi, haydutlar çetesinin lideri tarafından da tecavüze maruz kalır. Bir süre sonra kendi kastından haydutlarla işbirliği yaparak çete liderini öldüren Phoolan Devi, kısa sürede silah kullanmayı öğrenir ve haydutların lideri olur. İlk işi ise evlendirildiği ve kendisine tecavüz eden kişinin köyünü basmaktır.
Tecavüz faillerini öldürür
Çocukluğundan itibaren kendisi ve çevresindeki alt kastlardan çocuk ve kadınların cinsel istismar ve tecavüze maruz kalmasına karşı intikam ve öfke ile hareket eden Phoolan Devi, bastığı köylerden birçok erkeği öldürmesiyle özellikle üst kastlara korku salmaya başlar. Kendisine işkence ve tecavüz edilen Behmai köyüne intikam için gittiğinde, elinde megafonla tüm köye “…Ben Phoolan Devi…” diye bağırır ve istediği kişileri teslim etmezlerse başlarına gelecekler konusunda uyarır. Alt kasttan bir kadının böyle meydan okuma cüretini göstermesi katı kast sistemi için bir tehdit oluşturur ve bu nedenle uzun süre “Behmai Katliamı” olarak anılır. Uttar Pradesh Eyalet Başkanı ise yaşananlar karşısında istifa etmek zorunda kalır.
Ve kahraman…
Phoolan Devi, çevrede özellikle üst kastlardan zengin insanların hedef alındığı soygunlar yapar. İsmi efsane gibi dilden dile dolaşır, “Dasyu Sundari/ Güzel Haydut” olarak anılmaya başlanır. Alt sınıftan insanlar ve kadınların kahramanı haline gelen ‘güzel haydut’un başına Hindistan devleti ödül koyar ancak alt kasttan köylüler onu sevdiği için korumaya alır. Phoolan Devi artık yoksulların, hakkı yenilenlerin, hakını arayamayanların kahramanı ve başkaldırısı olmuştur.
Binlerce kişi karşıladı
Zenginden alan, fakiri koruyan ünü hükümeti tehdit etmeye başlayınca Indira Gandhi hükümeti barışçıl bir çözüm için Phoolan Devi ile görüşmeye başlar. Bir yıl süren gizli görüşme ve pazarlıklar sonucu anlaşmaya varılır. Yapılan anlaşmaya göre; kendisi ve ekibindekiler asılmayacak, hiçbirine kelepçe takılmayacak, hiçbiri sekiz yıldan uzun hapis yatmayacak, ailesinin hakkı olan topraklar verilecekti. Phoolan Devi, 1983 yılında, bir şubat akşamı, 18 bine yakın hayranı tarafından karşılanır. Haki asker giysileri, başında kırmızı bandanası vardır. Silahlarını sadece Mahatma Gandhi ve Tanrıça Durga’nın resmi önüne teslim edeceği şartını koymuştur. Tüfeğini, fişekliğini ve zorla ikna edilerek bıçağını teslim eder.
Katledildi…
30’un üzerinde suçla tutuklanan Phoolan Devi, hiç mahkeme önüne çıkarılmayarak on bir yıl hapis yatar. Sonunda 1994 yılında hakkındaki suçlamalar düşürülerek cezaevinden çıkar.
Phoolan Devi, cezaevinden çıktıktan iki yıl sonra aşağı kast ve azınlıklardan destek gören Samajwadi Partisi’ne katılır. 1996 yılında parlamentoya girer. 25 Haziran 2001’te parlamento önünde silahlı saldırıya uğrar. Vücuduna beş kurşun isabet eden Phoolan Devi, hastaneye kaldırılırken yolda yaşamını yitirir. Teslim olan saldırgan Phoolan Devi’yi, Behmai’de üst kastlardan 22 erkeği öldürdüğü için intikam almak amacıyla vurduğunu söyler. Fakat görgü tanıkları Phoolan Devi’nin birden fazla kişinin silahlı saldırısına maruz kaldığını belirtir.
‘Yapılanları iade ettim’
Phoolan Devi’nin biyografisini içeren “Haydut Kraliçe” isimli kitapta tüm ayrıntılar anlatılır. Kitapta Phoolan Devi’nin, “Yeryüzünün ırmak ucunda bittiğini ve güneşin su içinde boğulduğunu sanan korkmuş küçük çocuk değilim artık… Birçok kez yardım isteği ile elimi uzattım ama kimseye ulaşamadım. Bana pislik, cani dediler. Hiçbir zaman kendimi iyi bir insan olarak görmedim ama bir cani de değilim. Tek yaptığım bana çektirdiklerinin aynısını erkeklere iade etmekti. Vahşi ormanda hayatta kaldım. Şimdi de benim çektiklerimi çeken insanlara yardım etmek amacıyla, kentte hayatta kalabilmek için Tanrı’ya dua ediyorum” sözlerine yer verilir.
Kitapla aynı isimde bir film çekilir. Fakat Phoolan Devi, filmde kendi kararları ile hareket edemeyen ve sürekli tecavüze uğrayan bir kadın olarak gösterilmesinden rahatsız olarak bu filmin yayınlanmasını istemez.
*JINNEWS