İÇERİDEN / HÜSEYİN AYKOL
Geçen yıl 27 Haziran günü çalışma arkadaşımız Haydar Tekin’i kaybettik. Bu hafta size onun yaşam öyküsünü hatırlatmak istiyoruz: Haydar Tekin, 1969 yılında Batman’ın Kozluk ilçesinde doğdu. Liseden mezun oluncaya kadar Kozluk’ta okudu. Bir dönem köylerde yedek öğretmenlik yaptı. Bu dönemde halktan gördüğü ilgiyi kırmak isteyen korucuların iftiralarıyla açılan davada 1992 yılında bir grup arkadaşıyla birlikte tutuklandı ve kendisine müebbet hapis cezası verildi. Batman ve Elazığ cezaevlerinde kaldı. Dosya Yargıtay’da bozulup, iddia ‘yardım ve yataklık’a dönüştürüldü. Böylece 8.5 yıl hapis yattıktan sonra tahliye oldu. Dahası fazladan hapis yatırıldıkları için AİHM’de açtıkları tazminat davasını kazandılar.
Haydar Tekin, 2000-2005 yılları arasında HADEP ve DEHAP’ta ilçe ve il başkanlığı görevlerinde bulundu. KCK-Basın Davası vesilesiyle 2011 yılında tekrar tutuklandı. Kandıra F Tipi Cezaevi’nde 2.5 yıl hapiste kaldıktan sonra tahliye oldu. Halen devam etmekte olan KCK-Basın davasının ‘sanık’larından biri olarak yaşamını sürdürürken, yakın bir arkadaşının oğlunun cenaze töreni için Kozluk’a gittiği gün yakalandığı Covid hastalığı üzerine kaldırıldığı Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 27 Haziran 2020 günü yaşamını yitirdi. Ölüm yıldönümünde Haydar Tekin’in ailesine başsağlığı dileklerimizi tekrar sunarken, kendisini özlemle anıyoruz!..
Elazığ 2 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan Ergin Doğru, 7 Haziran 2021 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Size yazdığım son mektuptan bu yana yaşamımızda değişen fazlaca bir şey yok. Zindan koşullarında iyileşme arada bir dillendirilse de, gerçekte yaşananlar bunun sadece hoş bir sada olarak kalacağını gösteriyor. En azından yakın bir zaman açısından çok ümitli değilim. Halen korona sürecinin başlangıcındaki durumdayız. Dışarıda ne kadar sağlıklı olduğu şüpheli de olsa adımlar atılırken, bizim açımızdan değişen bir şey yok.
Halen sosyal faaliyetler yapılmıyor ve görüş hakkı bazen ayda 2, bazen ayda 3 kez kapalı görüş olarak devam ediyor. Yeni Yaşam ve Evrensel gazeteleri verilmiyor. Çeşitli kurumlara gönderdiğimiz mektuplara yasanın geniş ve keyfi yorumlanmasıyla engellenerek el konuluyor. En basitinden oda değişikliği taleplerimiz bile reddediliyor. Her şey normalleşiyorsa zindanların bu anormalliği nedir? Zindanlar duyarlı ve vicdanlı bir kesimin tüm çabasına karşın halen kendi yalnızlığını yaşıyor. Dışarının koşullarının zorluğunu bilmekle beraber zindanların da normalleşmesi için ses yükseltmek gerekiyor.”
Kadim mahpuslardan Adnan Öztel, Tekirdağ 1 nolu F Tipi Cezaevi’nde bulunuyor. Daha önceki yıllarda birçok başka cezaevinde kalmıştı. Adnan Öztel’in bir kitabı yeni baskı yapıp, bir başka kitabı yayınlandığında kendisini tebrik eden bir mektup yazmıştım. Ondan cevap gelmeyince, birkaç defa kendisine mektup ya da kart yazmıştım ama cevap alamamıştım. Kendisinden nihayet 13 Haziran 2021 tarihli bir faks mesajı alabildim. Meğerse kendisi her mektubuma cevap yazmış ama hiçbiri -demek ki- bana gönderilmemiş. Bu ne biçim bir anlayış, anlayamıyorum. İçeriye bir yıldır hiçbir derginin alınmadığı Tekirdağ 1 nolu F Tipi Cezaevi’nde mahpuslara yeni bir yazı vermişler. Buna göre dergilere parayla abone olursanız, içeri girer demişler. Mahpuslar ‘Dışarıdan parayla dergi alacak kadar paramız yok’ diyorlar.
Bolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan Veysel Şahin de dışarıdan gelen dergileri alamamaktan yakınıyor. Veysel Şahin gönderdiği faks mesajında şöyle diyor: “Tekirdağ, Kocaeli ve Kırıkkale F tiplerinde ve diğer hapishanelerde arkadaşlarımıza verilen dergiler, Bolu F Tipi Cezaevi’nde ‘sakıncalı’ ilan ediyor. Kırıkkale F Tipi Cezaevi’nden sevk gelen arkadaşımızın oradayken okuduğu ve Bolu F Tipi’ne gelirken yanında getirdiği Halk Okulu dergileri Bolu F Tipi’nde yasak! Dahası başka cezaevindeyken bize ziyaretçi olarak gelip-gidebilen bir arkadaşımız, bir tanıdığımız Bolu F Tipi Cezaevi’nde ‘sakıncalı’ ilan ediliyor ve ziyaretimize gelmesi engelleniyor. Yasaklara karşı direniyoruz. Haklarımız için direniyoruz.”
MÜJDE DENİLİYOR YA: İnfaz Yasası’nda bir-iki değişiklik daha Meclis’ten geçti. Yakında Resmi Gazete’de yayınlanır ve yürürlüğe girer. Buna göre, bir saat olan görüşmenin süresi bir-buçuk saate çıkarılmış. Bu gelişmeyi ziyaret-görüşme süresinin bir saate çıkarıldığı olarak okumanızda yarar var. Çünkü bir saatlik ziyaret süresi zaten (mahpusun ziyaret yerine getirilmesi 10 dakika, geri odasına götürülmesi 10 dakika çıkıldıktan sonra) fiili olarak 40 dakika idi. Bu durumda, bir-buçuk saatlik görüş süresi demek, net olarak bir saat kadar görüşebileceksiniz, demektir. Peki, lütfettiniz; teşekkürler…
Bu arada, içerideki mahpus arkadaşlar dışarıdaki ziyaretçisine-akrabasına e-mail gönderebilecekmiş. Yani elektronik ortamda haberleşme sağlanabilecekmiş. Elbette bu mahpus için, anında haberleşme için iyi bir şey. Ancak bu e-mailler, saklanıp, gerektiğinde hakkında işlem yapılacak. Zaten mektup, faks mesajları da arşivleniyordu. Yani gerektiğinde mahpusun aleyhine kullanılmak üzere bir kopyası alınıyordu. Hatta dışarıya mektubun aslı değil, fotokopisi gönderiliyordu. Şimdi kağıttan arşivler yerine, çok daha kolay bir arşiv söz konusu olacak. Yani mahpus ve ziyaretçisinden çok cezaevi idaresine kolaylık sağlıyor bu yeni karar
MEKTUBU GELENLER:
———————————
Hakan Gökcan – Afyonkarahisar E Tipi Cezaevi
Halis Tekin – Diyarbakır 1 nolu Yüksek Güvenlikli CİK
Veysel Şahin – Bolu Yüksek Güvenlikli F Tipi Cezaevi
Ergin Doğru – Elazığ 2 nolu Yüksek Güvenlikli CİK
Bülent Parmaksız – Sincan 2 nolu F Tipi Cezaevi
Adnan Öztel – Tekirdağ 1 nolu F Tipi Cezaevi