Kaz Dağları’nda tehdit sürüyor. Halk; su ve havayı zehirleyen, ormanları katleden hiçbir şey istemiyor
Balıkesir ile Çanakkale arasında bulunan Kaz Dağları 2019 yılında ağaç katliamı ile gündeme geldikten sonra bir daha gündemden düşmedi. Çanakkale’ye bağlı Kirazlı köyü mevkiinde 2019 Temmuz ayında, Çanakkale’nin tek içme ve sulama kaynağı olan Atikhisar Barajı su toplama havzasında Kanadalı Alamos Gold şirketinin yerli taşeronu Doğu Biga Madencilik A.Ş. tarafından altın madeni kurulmak üzere 195 bin ağaç kesildiği, TEMA Vakfı tarafından ortaya çıkarılmıştı. Ağaç katliamının ardından 26 Temmuz 2019 tarihinde ekolojistler ve bölge halkının başlattığı “Su ve Vicdan Nöbeti” ile direniş hâlâ sürerken, Kaz Dağları için tehlike bitmiş değil. Doğanın karşı karşıya olduğu tehlikeyi, maden işletmesine yakın olan Bayramiç ilçesinde ziyaret ettiğimiz pazarda yurttaşlara sorduk. Yurttaşlar ise geleceğe dair kaygılarını dile getirdi. Bayramiç’e bağlı Alakeçi köyünden taze peynir satmak için pazara gelen Sabiha Akgöl tepkisini şöyle dile getiriyor: “Suya, havaya zehir karıştıran, ormanları katleden hiçbir şeyi istemiyoruz. Komşularımızın keçileri var, bizim koyunlarımız var. Ormandan otlanıyorlar. Ormanlar olmazsa insanlar nefes alamaz. Zehir gelirse nasıl üreteceğiz bunları? Geçinemezsek de göç ederiz ama istemeyiz. Kimse istemez memleketinden göçmeyi.”
‘Bizim zaten işimiz var’
Aynı köyden pazar alışverişi için gelen İsmihan Akgöl, “Maden şirketlerine “hayır” diyoruz. Para için kısa yoldan siyanürle altın aranıyor. Devlet kendi için var. Halk için değil. Halk için olsa Kaz Dağları’nı kirletmezdi. Bizi düşündükleri için değil. Köye iş vadediyorlar. Köye iş ne gerek? Çiftçilik var, hayvan var. Köyde zaten iş var” sözleriyle tepkisini ifade ediyor. ‘Devlet halkın değil’ Bayramiç sakinlerinden Zeliha Bazar da şöyle dedi: “İster yerli ister yabancı firma olsun, madenciliğin Türkiye’ye katkısı olmaz. Çanakkale dışından yaşamı savunmak için gelenlerden dolayı mutluyuz. Ormanlar yakıldı, doğa zehirlendi. Endemik olan binlerce bitki var. Biz kendimiz burada yaşamışken göremiyoruz. Ama yabancı ülkelere satmak kolay, oysa biz o ülkelere vizesiz giremiyoruz. Baştakiler topraklarımızı peşkeş çekiyor. Böyle şeylere izin vermesinler. Biz bu dünyadan göçüp gideceğiz ama çocuklarımıza bir şey kalmayacak. Ormanlar olmayınca çölleşiyor. Kendi yöremizden üzüm satıyoruz. Şimdi bile hastalıktan yapamıyoruz. Halkın devleti değil. Bize destek olurdu halkın olsaydı.”
‘Devlet halkın değil’
Bayramiç sakinlerinden Zeliha Bazar da şöyle dedi: “İster yerli ister yabancı firma olsun, madenciliğin Türkiye’ye katkısı olmaz. Çanakkale dışından yaşamı savunmak için gelenlerden dolayı mutluyuz. Ormanlar yakıldı, doğa zehirlendi. Endemik olan binlerce bitki var. Biz kendimiz burada yaşamışken göremiyoruz. Ama yabancı ülkelere satmak kolay, oysa biz o ülkelere vizesiz giremiyoruz. Baştakiler topraklarımızı peşkeş çekiyor. Böyle şeylere izin vermesinler. Biz bu dünyadan göçüp gideceğiz ama çocuklarımıza bir şey kalmayacak. Ormanlar olmayınca çölleşiyor. Kendi yöremizden üzüm satıyoruz. Şimdi bile hastalıktan yapamıyoruz. Halkın devleti değil. Bize destek olurdu halkın olsaydı.”
‘Pazardan gelir sağlıyoruz’
Pazarda ördüğü sepetleri satan Hanife Kala ise “Kendimden çok torunlarım için maden şirketinin faaliyetlerinin durdurulmasını istiyorum. Kadınlar pazardan para kazanıyor, erkeklerse kahvenin önünde. Bu biterse kadınlar ne yapar düşünmek istemiyorum. Toplum olarak çok kötü duruma geliriz” sözleriyle yıkıma tepkisini dile getiriyor.
‘Nöbete destek olunmalı’
Pazar esnafı Gülşen Atik: Bazı köylüler iki kat yevmiye ile çalıştırılarak kandırılıyor. Köylü satmaya geliyor satamıyor. Türkiye bitmiş durumda. Herkesin Kaz Dağları’na gidip durumu yerinde görmesini isterdim. Fotoğraflarla anlaşılacak bir durum değil. İçler acısı. Duyarlı olanlar da var duyarsız olanlar da var. Orada hayvanların da hakkı var. Bayramiç Barajı’nda su yok. Herkes tarla ekiyor su lazım. Doğa kendisinden çaldıklarımızı bizden alıyor. Ben iki defa gittim, yine giderim. Atikhisar Barajı’na 15 kilometreymiş maden. Bunda mantık arayabilir misiniz? Halk okumalı, bilinçlenmeli, sorgulayabilmeli. Destek her zaman var. Ama bir kişi ile olmaz. Hep beraber olmalı.
Ekolojik yıkım ürünlere yansıyor
Pazar esnafı Güler Alış: Ekolojik yıkımın etkileri ürünlere de yansımaya başladı. İnsanların bilinçlendirilmesi için daha fazla çalışılması gerekiyor. Tarlalar zehirlenirse işimiz zor. Ben buradan göçmem ama torunlarım var onlar ne yapacak? Nöbete hiç gitmedim ama desteğe gittim. Bence devam etmeli. İnsanımız hazıra alışmış. Örgütlenmek çok önemli ama nasıl yapılacak? Ben 55 yaşındayım torunlarım için gittim. Daha iyi çevre daha iyi hayat olsun diye gittim.
Toprağın üstü altından daha değerli
Bayramiç’e bağlı Güvemcik Mahallesi’nde yaşayan Fatma Alacaoğlu: Madencilik karşıtı hiçbir eyleme katılmadım ama maden aranmasını da asla istemiyorum. Ekonomik olarak kötüyüz ama devlet toprakları satmamalı. İstemiyoruz. Toprağın üstü altından daha değerli. Kesilen ağaçların yerine yenisi ekilmeli. En az 15 sene geçmeli ki eski halini alsın.
Melike Aydın / Balıkesir-Jinnews