Türkiye destekli çete grupları HTŞ ve SMO, 27 Kasım’da başlattığı saldırılar sürüyor. Halep’in büyük bir bölümü kontrol eden gruplar, Türkiye’nin de desteğiyle bölgeyi kontrol etmek istiyor
Mervan Özdemir
Şimdi dünyanın gözleri yine Halep’te. Hiç görmemiş olan Kürtler için bile ne kadar tanıdık, yakın bir kent. Hat Karwanê ezgisinden tanınıyor, yakınlık duyuluyor. Şêxmaqsud’dan, Eşrefiye mahallelerinden tanınıyor. Orada geçen tarihi direnişlerden. Hiçbir güce dayanmadan haftalarca ayakta kalmaktan; açlığı, susuzluğu, ambargoyu göze alıp onurluca yaşamaktan tanırlar bu kenti.
Türkiye destekli çete grupları Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) ve Suriye Milli Ordusu (SMO), 27 Kasım sabahı, Efrîn ve İdlib kentlerinden Halep’in batısına doğru bir işgal saldırısı başlattı. Halep kenti, bu gelişmeyle birlikte dünyanın gündemine oturdu. Çeteler, iki gün içerisinde Halep’in batı mahallelerini ele geçirdi ve kente giriş yaptı.
Çetelerin hızlı ilerleyişi dikkat çekici. Çetelerin Halep kent merkezine hiçbir zorluk çekmeden girdiklerini gösteren görüntüler, Şam ordusunun ciddi bir direniş geliştirmediğini gözler önüne seriyor. Kısmi çatışmalar olsa da birçok bölgeden kademeli olarak ordu güçlerinin çekildikleri hem sahadan gözlemlendi hem de haberlere konu oldu.
Kürtler ve demokratik kamuoyunda Esad rejiminin bu çetelere karşı koyamadığı görülünce Kürtlerin yaşadığı Eşrefiye ve Şêxmaqsud mahalleleri gündeme hızlıca girdi. Yaklaşık 400 bini aşkın Kürt’ün yaşadığı bu mahallelerde 10 yıldır bir özsavunma direnişi var. Mahallede kaydedilen ilk görüntülerde bir direniş kararlılığının ortaya konulduğu görüldü. Öte yandan Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Basın Sözcüsü Ferhad Şami de Halep’te yaşananları yakından takip ettiklerini, asıl görevlerinin halkın savunmasını geliştirmek olduğunu ifade eden bir açıklama yayınladı.
Halep, daha önce de savaşların merkezi olan bir kent. Bu kent, daha önce de Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) tarafından kontrol altına alınmış ancak Şam ordusunun direnciyle karşılaşmıştı. Ayrıca Kürtler, kendi mahallelerinde güçlü bir direniş hattı geliştirerek aslında Halep’in tam anlamıyla ÖSO’nun denetimine girmesinin önüne de geçmişti. Kürtler, burada da Üçüncü Yol stratejisini izlemiş ve ne Şam ordusu ne de muhalif olarak tanımlanan ÖSO’dan yana tavır almıştı. Yalnızca kendi öz güçlerine güvenerek kendi yaşam alanlarını savunmuşlardı.
Halep’te hedef, rejim değil Kürtler ve demokratik ulus sistemidir
27 Kasım’da Türkiye destekli çetelerin Halep’e yönelik başlattığı saldırıların esas amacının Kürtler ve demokratik ulus sistemleri olduğu herkesin aklına gelebilen bir gerçeklik oldu. Halep’te çetelerin mevcut ilerleyişinin Kürt mahallelerini kuşatma amacı taşıdığı haritalarla çok net anlaşılıyor.
Batı Halep’ten kuzeye doğru bir oval çizerek ilerleyen çeteler, el-Bab’tan da geliştirdiği yeni bir saldırı koridoruyla hem Halep’i hem de özellikle iki Kürt mahallesini işgal etmeyi hedefliyor. Amaç sadece Kürt mahallelerini kontrol altına almak da değil. Bu iki mahalle, kuzeyindeki Tel Rıfat ve kuzey doğusundaki Minbic kentleri ile bağlantılı. Saldırı ve kuşatmanın amacı önce bu iki mahallenin Tel Rıfat ve Minbic’le olan bağlantılarını kesmek.
Haritalardan analiz edebildiğim kadarıyla, (elbette sahada olanlar kadar sağlıklı bir analiz olmayabilir), Halep’teki iki Kürt mahallesi teslim alındıktan sonra çeteler yönlerini önce Efrîn’in hemen güneyinde yer alan, Halep’in kuzeyine denk düşen Tel Rıfat’a, daha sonra ise Minbic’e çevirecek.
Türkiye Cumhurbaşkanı danışmanlarından Ayhan Ogun, yapmış olduğu bir paylaşımda hedefin Minbic ve Tel Rıfat olduğunu çok açık bir şekilde ifade etti. Dolayısıyla Halep’le birlikte hedef alınacak iki ana merkez Tel Rıfat ve Minbic olacaktır. Dolayısıyla esas hedef Kürtlerin on yıldır büyük bedellerle ortaya çıkardığı demokratik ulus sistemleri ve diğer tüm değerleri.
ABD sessiz
Söz konusu çetelelerin Halep’e yönelik Türkiye koordineliğinde geliştirdiği saldırının ABD onayıyla olup olmadığı soruluyor. Halep’te bir yandan Rusya diğer yandan İran’ın etkili olduğu biliniyor. İran’ın Suriye topraklarından çıkması ise son süreçlerde Suriye ve Rusya tarafından dillendirilmeye çalışıldı.
ABD’nin, İran’ın Suriye’den çıkarılması için böylesi bir saldırıya onay vermiş olması ihtimal dahilindedir. Üstelik saldırının üzerinden üç gün geçmesine, Ortadoğu’yu baştan sona etkileyecek olmasına rağmen henüz ABD bir açıklama yapmadı.
Rusya çetelerin önünü açtı
Rusya da çetelerin önünü açan bir politika izledi. Her ne kadar Marê’de bazı çete konvoylarını havadan hedef aldığı yönünde haberler geçilmiş olsa da çeteler Halep’e dayanana kadar Rusya hiçbir reaksiyon göstermedi ve müttefiki olduğu Şam’a bir savunma desteği sağlamadı.
Demokratik savunma güçlerinin konumu…
Bu yazıların yazıldığı dakikalara kadar Halep’te Kürtler ve çeteler karşı karşıya gelmedi henüz. Ancak çetelerin ilerleyişi ve mahalleleri kuşatmaya alma stratejileri izlendiğinde çatışmanın veya karşılaşmanın kaçınılmaz olduğu şimdiden söylenebilir.
Henüz resmi bir açıklama olmasa da Suriye’deki bazı kaynaklar, Şam rejim güçlerinin Tel Rıfat, Minbic ve Halep’teki Kürt mahallelerini birbirine bağlayan hatlardan çekildiğini ortaya koyuyor. Çetelerin amacı bu alanların birbiriyle olan bağlantılarını kesmekse demokratik savunma birlikleri rejimden boşalan alanları çetelerden önce kontrol altına alabilir ve bir savunma koridoru/hattı oluşturabilir. Teyit edilmese de bu yönde gelen bilgiler şimdiden mevcut.
Direniş kervanı, şimdiden birçok alanı kontrol altına aldı. Halep’in doğusundaki havaalanı ile Minbic ve Tel Rıfat’ı birbirine bağlayan bazı kasabalar, savunma güçlerinin eline geçti.
Karwanên Helebê…
Bu savunma birliklerinin Halep’e doğru ilerleyişini gösteren görüntüleri izleyince Hat Karwanên Helebê insanın hafızasında beliriyor. Bu karwan/kervan, bir umudun kervanıdır şimdi. Yarattığı heyecan tek başına onlarca zaferi bağrında taşıyor. Halk heyecanlı, inanıyor ve güveniyor.
Bizler, gelmesini beklediğimiz müjdeleri bu direnişin öznelerine bırakalım şimdilik. Suriye karanlığında aydınlığı ve özgürlüğü arayan halkları ve Suriye cehenneminde kendi cennetlerini yaratan Kürtleri büyük müjdelerin beklediğini ifade etmekle yetinelim…