Seçim kampanyalarının finalinde mesajlarını Ankara’dan veren DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, ‘Sevgili Gültan Kışanak’a ve onun şahsında cezaevindeki bütün siyasi rehinelere, kadınlara sözümüz olsun ki; 31 Mart akşamı onlara, büyük zaferi ve büyük bir barışın yolunu hediye edeceğiz’ dedi
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, seçim çalışmalarını son gününde Ankara’daydı. Partilerinin Ankara Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkan Adayı olan tutuklu siyasetçi Gültan Kışanak’ın seçim çalışmalarını yürüten Gültan’la Ankara Dayanışma Grubu’nun organize ettiği programa katıldı.
Burada konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Hatimoğulları, Gültan Kışanak’ın azami tutukluluk süresi dolmasına rağmen Anayasaya aykırı bir şekilde cezaevinde rehin tutulduğunu belirterek, Kışanak ve cezaevinde tutulan tüm siyasi tutsak kadınlara selam gönderdi.
Seçim kampanyasının finalinde iki ana başlığı kamuoyu ile paylaşacağını dile getiren Hatimoğulları, şunları söyledi:
“Birincisi; Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesinin yol ve yöntemlerinin araçlarını üretmektir. Sevgili Gültan Kışanak da bunun için adaylığını ilan etmişti. Gültan adaylığını şöyle açıklamıştı; ‘Çözüm ne tek başına Diyarbakır’dadır ne de tek başına Ankara’dadır. Bu sorunun çözümü 40 yıldır devam eden savaşların ve çatışmaların bitirilmesinin çözümü, Diyarbakır’dan Ankara’ya kurulacak olan bir barış köprüsünden geçer.’ Bizler de oldukça anlamlı olan bu yaklaşımın altını bir kez daha çiziyoruz. Gültan Kışanak’ın ifade ettiği gibi bizler de Kurdistan’da da Türkiye’nin dört bir yanında da seçim kampanyamızda barışın sesinin daha çok yükselmesi için, diyalog yollarının açılması için, ortak yaşamı inşa etmek için mesajlarımızı verdik.
Buradan Ankara’nın göbeğinden Sevgili Gültan’ın bu anlamlı adaylık sürecini, bu anlamlı adaylık sürecinde verdiği mesajı bütün Türkiye halkları olarak hep birlikte duymalıyız. Üzerimize düşen görev ve sorumluluğu her yerde yerine getirmeliyiz.
Değerli haklarımız; Kürt sorunu elbette ki seçimden seçime hatırlanacak bir sorun değildir. Kürt sorunu, elbette seçimlere malzeme edilecek bir süreç de değildir. Bu sürecin çözümüne dair tıpkı Sevgili Gültan’ın ifade ettiği gibi Amed’ten Ankara’ya kadar kurulacak barış ve diyalog köprüsü ile ortak yaşamı hep birlikte inşa etmek için, Türkiye’de demokratik cumhuriyeti hep birlikte inşa etmek için herkesin elini taşın altına koyması gereken bir süreç. Sevgili Gültan bu süreç için şunu söylemişti; ‘Türkiye’nin başkenti Ankara’nın gündemine ben bu sürecin girmesini, merkezi siyasetin gündemine girmesini istediğim için Ankara’da aday oldum.’
‘Barış için hep birlikte çalışmaya devam edeceğiz’
Buradan sana sözümüz olsun sevgili Gültan, senin bu onurlu mücadeleni, senin bu adaylığınla verdiğin bu güçlü mesajı, bizler seçim kampanyamızda olduğu gibi seçimlerden sonra da çözüm ve diyalog süreci başlayana dek sürdüreceğimizin sözünü veriyoruz. Bu sözümüzden asla vazgeçmeyecek, barış için hep birlikte çalışmaya devam edeceğiz.
‘Kadın dayanışmasıyla bu karanlık zihniyete geri adım attıracağız’
Sevgili Gültan’ın ikinci olarak ifade ettiği ana mesele; kadın sorununu merkezi siyasetin gündemine taşınması. Değerli arkadaşlar; biz kadınlar bugüne kadar 5 bin yıllık erkek egemen siyasetin sonucu olarak hep dışlandık, ikincisi sınıf insan muamelesi gördük. Siyaset alanında, kamusal alanda, özel hayatlarımızda hep şiddet gördük, görmeye de devam ediyoruz. Bazı dönemler vardır ki faşizm iktidara geldiği dönemlerde kadın üzerindeki baskı ve şiddet katlanarak artıyor. Biz buna hep beraber tanıklık ettik. İktidar, yani AKP İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçtikten sonra katledilen kadın sayısı çok yükseldi. Kadın cinayetlerini durdurmak için verdiğimiz mücadelenin hukuk tarafından desteklenmesi gerekirken, bu kadın düşmanı iktidar İstanbul Sözleşmesi’ni lağvetti. 6284 Sayılı Kanunu tartışmaya açtı. AKP iktidarı döneminde hiçbir zaman görmediğimiz kadar sokaklarda şiddete maruz kaldık. Hiç tanımadığımız erkeklerin şiddetine maruz kaldık. Etek boyumuz, başımızın açık olması gündem oldu. Bu iktidar kadınların yaşam tarzına, giyimine, kuşamına ve yaşamına müdahale eden bir iktidardır.
İşte sevgili Gültan’ın yürüttüğü bu kampanya, bu adaylığı Türkiye’de feminist kadın hareketi ile birlikte Kürt kadın hareketinin ortak yürüttüğü bu mücadelenin en önemli anlamı budur. Bizler kadın dayanışmasıyla bu karanlık zihniyete geri adım attıracak, bu karanlık zihniyeti 31 Mart seçimlerinde hep birlikte sandığa gömeceğiz. Bunun sözünü buradan bir kez daha veriyoruz.
Sandıkları koruyalım
Buradan bütün Türkiye ve Kurdistan halkına bir kez daha sesleniyoruz; bu hırsızlara karşı, bu kayyımcı siyaset yürütenlere karşı, bu oy hırsızlarına karşı her birlikte örgütlü bir şekilde sandıklarımızı korumaya çağırıyoruz. Sandıklarımızı oy kullanma esnasında, sayım esnasında, il ve ilçe seçim kurullarında sonuçların birleştirilmesi esnasında da koruyacağız. Bu konuda tüm halklarımızı sandıklara sahip çıkmaya bir kez daha davet ediyorum.
Sözlerime son verirken buradan Sevgili Gültan Kışanak’a ve onun şahsında cezaevindeki bütün siyasi rehinelere, kadınlara sözümüz olsun ki; 31 Mart akşamı onlara büyük bir barışı, başarıyı büyük bir zaferi ve büyük bir barışın yolunu hediye edeceğiz. Sözümüz olsun, sözümüz olsun.”
HABER MERKEZİ