Ankara’da hastanelerde kuyruklar uzuyor, salgına yakalanmayanlar tedavi edilemiyor
Öznur Değer/Ankara-Jin News
Tüm dünyaya hızla yayılan ve çok sayıda insanın yaşamını yitirmesine sebep olan koronavirüs (Covid-19) pandemisi, her geçen gün yaşamı olumsuz etkilemeye devam ediyor. Yurttaşlar ise alınan tedbirlerin yetersizliğinden şikâyetçi. Pandeminin Türkiye’de görülmeye başladığı mart ayından bu yana resmi rakamlara göre toplam 13 bini aşkın kişi yaşamını yitirirken, günlük vaka sayısının ise 29 bini aşması yeni tartışmalara sebep oldu. Derinleşen pandemi koşullarıyla beraber hastanelerin durumunda da ciddi değişimlerin yaşandığı gözleniyor. Tedavilerin sekteye uğradığı pandemi sürecinde alışılmış tedavi koşulları yerini yeni bir düzene devrediyor. Çok sayıda kişi hastanedeki yoğunluktan dolayı tedavilerini yapamıyor, aksayan tedavi süreci sonrası birçok hastalık da daha tehlikeli boyuta evriliyor.
Hastane önünde diz boyu ilerleyen kuyruklar pek de alışık olmadığımız bir manzara. Yurttaşlar, tedavi hakkına erişebilmek adına saatlerce hastane önünde sıra bekliyor. Diş ağrısı çekenler, yaralarını muayene etmeye gelenler, ameliyata gelenler, üşüten çocuğunu doktora göstermeye gelenler, rutin kontrollerine gelenler ve daha birçok tabloyu hastanelerde gözlemlemek mümkün. Salgının en fazla etkilediği kentlerin başında gelen Ankara’da yoğunluk ve doluluktan kaynaklı hastanelerde adeta bir kriz söz konusu. Ankara’da hastanelerin neredeyse tümü pandemi hastanesine çevrilirken birkaç hastane dışında yurttaşların tedavi hakkına erişebilmesi sınırlı. Biz de bu kapsamda hastanelerin doluluk oranını ve yaşanılan sorunları hastanelerde gözlemek istedik. Birkaç gün boyunca Ankara’daki hastaneleri dolaştık.
Diş hastanesinde sıra
Öncelikle 75. Yıl Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi ile başlıyoruz. Ankara’da tedaviye açık diş hastanelerinden biri 75. Yıl Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi. Özel muayenehaneye verecek bütçeye sahip olamayan yurttaşlar, hastane önünde sıra alabilmek ve muayene olabilmek için uzun kuyruklar oluşturuyor. Ankara Diş Hekimleri Odası’nın verilerine göre, salgın döneminde 40 milyona yakın kişi diş tedavisi alamadı. Diş hekimlerinin çoğunun filyasyonda görev alması sebebiyle de bu alanda iş yükü giderek artıyor. Özellikle Ankara’da randevuya ulaşmanın en zor olduğu bölümlerin başında diş geliyor. Öte yandan oldukça pahalı olan diş tedavisi için binlerce TL isteniyor. Özel kliniklerde diş çekimi için 250 TL istenirken, kanal, dolgu gibi tedaviler de eklenince yurttaşlar cebinden en az 5 bin TL çıkarmayı göze almak zorunda kalıyor. Her gün derinleşerek artan ekonomik sorunlardan dolayı insanlar, özel klinikleri değil kamu diş hastanelerini tercih ediyor. Tabii burada da istediğini bulamayan yurttaşların son çaresi de mecburen yine özel klinikler oluyor.
65 yaş üstü yurttaşlar
Ekmek kuyruğunu andıran diş hastanesi kuyruğuna girerek, yurttaşlarla sohbete koyuluyorum. 65 yaşın üstünde bir kadın saatlerdir “diş kuyruğu”nda bekleyen onlarca yurttaştan yalnızca biri. Koronavirüs tedbirleri kapsamında alınan kararlar doğrultusunda 65 yaş ve üstü yurttaşlar ancak 10.00 ile 16.00 saatleri arasında dışarı çıkabiliyor. Sıra bekleyen kadın, saat 10.00’u gösterdiği gibi, günlerdir çektiği diş ağrısına çözüm bulabilmek için diş hastanesinin önünde bekleyen güvenlikten sıra alarak “diş kuyruğu”na giriyor. Saatlerce kuyrukta bekleyen kadın sıklıkla saatine bakıyor. Saatlerin 16.00’yı göstermesiyle dışarıdaki “izni” sona erecek. O nedenle de “Yetişecek miyim?” diye kaygı taşıyor. Kadın, “İnşallah yetişirim. Bir de bunun için 3 bin lira ceza ödeyemem” diyor.
Gözler kâğıtta
Mesai saatinin araya girmesiyle bir buçuk saat daha beklemek zorunda kalıyor yurttaşlar. Saatler 13.30’u gösterdiğinde ise bekleyişin ardından içeri alımlar başlıyor. Hastane güvenliğini sağlayan kişi tek tek saymaya başlıyor “43, 44…, 55…, 63…, 72…, 93…”. Sırada bekleyen yurttaşların gözü ellerinde tuttukları kâğıtlarda kulakları ise sırası geleni çağıran güvenlikte.
‘Senin sıran kaç?’
Bekleyen yurttaşlar duygudaşlığın da verdiği bir rahatlıkla sohbete koyuluyorlar. “Senin sıran kaç?”, “Ben de günlerdir çekiyorum. En son dayanamadım geldim”, “Geçenlerde tanesi 250 liraya diş çektim. İşlem yapamadılar çektiler en son. Üstüne bir de tedavi derken 7 bin lira istediler. Özeli karşılayamıyoruz biz de buraya geldik.” Bekleyen yurttaşların hemen tüm sıkıntı ve şikâyetlerinin ortak olduğu görülüyor.
Sıra ve randevu çilesi
Özel kliniğin masraflarını karşılayamayan yurttaşların akın ettiği 75. Yıl Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi’nde muayene olabilmek için aylar öncesinden randevu alan yurttaşlar da dikkat çeken bir diğer nokta. Sırada bekleyen yurttaşlardan biri, haziran ayında tedavi olduğunu, tedavinin devamında ise muayene olabilmek için ağustos ayında randevu aldığını ancak randevunun bugüne (26 Kasım) verildiğini ifade ediyor. Saatlerce sıra bekleyen yurttaşların yanı sıra aylarca randevu bekleyen hastalar da sağlığa erişim hakkının ne denli zor bir hal aldığını gösteriyor.
Virüse kâğıtla koruma!
Pandemi gerekçe gösterilerek gerçekleşen kimi kısıtlamaların aksine kuyruklarda “fiziksel mesafe”ye dikkat edilmediği de dikkat çekiyor. Sırası gelen, ellerini dezenfekte ederek içeri giriyor. Danışmadan hastalara imzalamaları için bir kâğıt uzatılıyor. “Covid19’a İlişkin Semptomu Bulunmayan Kişilerin Diş Hastalıkları Tedavisi Bilgilendirme ve Onam Formu” başlıklı yazıda koronavirüs semptomları ve temasın olup olmadığı sorusu yer alıyor. Bunun altına imzasını atan hasta ancak muayene edilmeye “hak kazanmış” oluyor. Okuma ve yazması hiç olmayan ya da iyi olmayan hastalar ise ne yazıldığını bilmeden tüm koşulları kabul ederek bir an önce muayene edilmeyi bekliyor. Dışarıdaki bekleyişin ardından şimdi de hastane koridorundaki bekleyiş başlıyor.
Polikliniklerde manzara
Ardından yönümü Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne çeviriyorum. Burada diş hastanesinin aksine hastane bahçesinde “ekmek kuyruğu”nu andıran bir sıra yok. Hastane bahçesinde, elinde tahlil sonuçları olan hasta ve hasta yakınları bulunuyor. Bir de koridorda beklemektense bahçede beklemeyi tercih edenler ilişiyor gözüme. Polikliniklere doğru ilerlemeye başladığımda ise hastanedeki yoğunluk ve kalabalık daha belirgin bir hal alıyor. Tüm polikliniklerde görülen manzara ortak. Kimi hastalar günler öncesinden “ALO 182” telefon hattından randevu alarak muayene olmaya gelirken, kimileri de sabahın erken saatlerinde hastaneye gelerek muayene sırası almaya çalışıyor.
Göz polikliniği
Hastalar saatlerce muayene sırası beklerken, bir de tahlil sonuçlarını göstermek için de ayrı bir sıra almak zorunda kalıyor. Bu da hastaların daha fazla beklemelerine yol açıyor. Aynı hastanenin göz polikliniğinde ise diğer kliniklerden farklı olarak, yalnızca “ALO 182” telefon hattından randevu alan hastalar muayene olabiliyor. Randevusu olmayan hastalara ise sıra verilmiyor ve muayene edilmiyor. Poliklinikte çalışan 3 doktorun da virüse yakalanarak karantinaya alınmaları sonucunda böyle bir uygulamaya geçildiğini ifade ediyor bunun nedenini sorduğumuz bir görevli.
Randevu sırasında ırkçılık
Hastane rutinini de değiştiren virüsün yanı sıra dikkat çeken bir diğer nokta ise ırkçı ve ayrımcı yaklaşımlar oluyor. Hastane koridorunda sıra almayı bekleyen hastaların arasına ulusal kıyafet giymiş iki kadın katılıyor. Kadınlardan yaşı ileri olan bekleme salonunda otururken, diğeri sıraya dâhil oluyor. Sırada bekleyen diğer hastalar ise kadına sert tavırlar göstererek en arkada beklemesi gerektiğini söylüyor. Urfalı olduğunu öğrendiğim kadınlardan biri Türkçe bilmiyor diğerinin ise okuma ve yazması yok. Az da olsa okuma-yazması olan ve Türkçe bilen kadın diğerine yardımcı olmaya çalışıyor. Dakikalarca yanlış poliklinik önünde sıra almaya çalışan kadınlara çevreden de kimsenin yardımcı olmaması ve “ters bakması” tüm bu sorunların yanı sıra ırkçılığın da ne kadar yaygın olduğunu gösteriyor.
Sağlığa erişim zorlaşıyor
Tüm bunların sonucunda hastaneye gidip tedavi olabilmenin ne kadar zor bir hal aldığını görüyoruz. Sırada beklemek, randevu almak, muayene olmak, tahlil yapmak ve sonrasında sonuçlarını öğrenmek için tekrar sıra almak ve sıraya girmek gerekiyor. Bir de derinleşen ekonomik sorunlarla beraber hastaneye hiç gelemeyen ve ilaçlarını alamayan yurttaşlar söz konusu. Sağlığın önemini bir kez daha anlamış olduğumuz pandemi koşullarında, sağlığa erişim hakkının da ne denli zor bir hale büründüğüne tanık oluyoruz.