Gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan HDP Sözcüsü Ebru Günay, bölge kentlerinin tamamında sadece 1 vaka tespit merkezi olduğunu belirterek, hastane kapasitelerinin yetersiz olduğunu ve tüm bölge kentlerine test kitlerinin gönderilmesi gerektiğini söyledi
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, haftalık değerlendirme toplantısını partisinin Diyarbakır il binasında gerçekleştirdi. Sosyal medya üzerinden kamuoyuna seslenen Günay, dünyada ve Türkiye’de hızla yayılan koronavirüs, HDP yönetimindeki 8 belediyeye kayyum atanmasına ve önümüzdeki hafta komisyona oradan da Meclis Genel Kurulu’na getirilmesi planlanlanan İnfaz yasasına ilişkin açıklamalarda bulundu.
Günay’ın konuşmasının satır başları şöyle:
“Türkiye’de ve dünyada insanlar hızla yayılan koronavirüs salgını ile ilgili tedbirlerin alınmadığı takdirde insanlığı adeta bir felaket bekliuor. “Peki AKP iktidarı ne yapıyor? Gerekli tedbirleri almamakta ısrarcı davranıyor. İnsanların evde kalması en etkili korunma yöntemidir… Ancak hükümet bunun gerçekleşmesi için hem ısrarcı değil, hem de bunun koşullarını oluşturmuyor… Emekçilerin alın terinden kesilerek toplanan İşsizlik Fonu’nu emekçilere açmak akıllarına bile gelmiyor. Bu fon şimdi kullanılmayacaksa ne zaman kullanılacak? Dertleri halk olsaydı, emekçiler yoksullar olsaydı şu sıkıntılı günlerde Kanal İstanbul Projesi için toplanmaya devam etmezlerdi. Görünen o ki kendileri güvenli yerlerinde rant için ihale üstüne ihale vermeye devam ediyorlar. HDP olarak söyledik ve tekrar söylüyoruz; Salgın sürecinde herkesin evde kalması gerekir. Hepimiz ailemizin ve toplumumuzun sağlığı için mutlaka ama mutlaka evde kalmalıyız… Kalalım da bu hükümet de gereğini yapmalı. Çağrımız nettir ve bir kez daha tekrar ediyoruz; Hükümet bir an önce kira ve her türlü faturanın ödenmesini durdurma kararı almalıdır.”
Kayyum atamaları
“Kayyım atamak Kürt düşmanlığıdır! karar sahipleri bu sözümüzden rahatsız oluyor… Ama gerçekten de Koyun can derdinde, kasap et derdinde. Bu felakette 8 belediyemize kayyım atandı. Tekrardan çok net söylüyorum; bunun adı, yeminli Kürt düşmanlığıdır. İnsanlara evde kal derken, sokağa çıkmak bu kadar riskliyken bu kargaşa ortamında kayyım atamak Kürt düşmanlığının boyutunu gösteriyor. Tüm dünya koronavirüsle mücadelede Yerel yönetimlerle işbirliği içinde olunmasını öneriyor iken, AKP iktidarı bırakın işbirliğini, acımasız ve insafsızca belediyelerimize el koymak derdinde.”
‘Sağlık hizmetleri anadilde de verilmeli’
“İçişleri Bakanı bölgede insanlar hala dışarıda dedi ve Kürt kentlerini işaret etti. Sanki ülkenin tamamında tedbirler dört dörtlük de sadece bölgede sorun var! Bir de bunu kayyım atamaya mahir olan iktidarın Bakanı söyleyebiliyor! Defalarca uyarmamıza rağmen Anadilde Sağlık Hizmetinin ne kadar önemli olduğunu görmüş olduk. Koruyucu halk sağlık hizmetleri anadil de verilmelidir. Sağlık Bakanlığı’nın Türkçe dışında bir tane çalışması yok.”
Bölgede yaşanan aksaklıklar
- Kürdistan’ın tamamında sadece 1 vaka tespit merkezi var. Bu durum vakaların tespitini zorlaştırıyor. Hastaneye gidenler çok kötü durumda değilse eve gönderiliyor.
- Sınır kapılarının kapalı olduğu iddia ediliyor ama bir hükümet politikası olarak her gün onlarca göçmen kentlere giriyor ve oradan Trakya’ya yönlendiriliyor. Özellikle Ağrı ve Van’da yaşayan yurttaşların gözlemleri var bu yönde. Daha dün Van’ın Saray ilçesinde 55 göçmen taşıyan bir minibüs kaza yaptı ve 20’si ağır yaralandı.
- Bu hükümet en küçük olayda bile sokağa çıkma yasağı getiriyor, çok yoğun tedbirler alırken ama bu felakette ciddi bir tedbir çağrısı bile yapmıyor.
- Bölgede hastane kapasiteleri yetersiz artırılmalıdır. Test kitleri yok denecek kadar az sayıda. Başta Diyarbakır ve Van olmak üzere tüm bölge illerine test kitleri gönderilmeli.. Böyle giderse bölgede salgın bir felakete dönüşebilir.
İnfaz yasası
“İnfaz yasasının önümüzdeki hafta komisyona oradan da Meclis Genel Kurulu’na getirilmesi planlanıyor. Bizim çağrımız ve çabamız en başından beri bellidir. Her konuda olduğu gibi infaz yasasında eşitlik istiyoruz. Öncelikle; Tüm dünya ülkeleri cezaevlerinin en korunaksız, en kalabalık ve virüs yayılımına en uygun alanlar olduğu gerçeğinden yola çıkarak cezaevlerini boşaltmaya ve tüm mahpusların yaşam haklarını korumaya çalışırken, Her alanda olduğu gibi AKP burada da yaşam hakkını korumaktan ve tehlikenin ciddiyetinden uzak davranmaya devam ediyor. Yaşam hakkının salgın karşısında tehlikede olduğu bu günlerde amaç, belirli tür suçları affetmek değil, devletin gözetim ve denetimi altında olan mahpusların sağlık ve yaşam haklarını güvence altına almak olmalıdır. Cezaevlerinde kalan bütün tutuklu ve hükümlüler açısından başta risk grubunda olanlar hasta ve yaşlı mahpuslar olmak üzere tüm mahpuslar bir an önce serbest bırakılmalı… Kaldı ki BM’nin de bu yönlü çağrıları oldu! Cezaevlerinin ne durumda olduğunu gayet iyi biliyoruz.”
Hiçbir vicdana sığmaz
“Cezaevlerinde kalan siyasetçiler, gazeteciler, yazarlar, bırakılmayacak ama mafya baronları çıkacak. Cinsel istismardan hüküm giyenler serbest bırakılacak. Bunun neresi adalet? Elinde rapor olan hasta mahpusların günler öncesinden serbest bırakılması gerekiyordu, bize göre geç bile kalındı. Cezaevleri büyük bir felaketin eşiğindedir. Korona ile mücadele ederken de, tedbir paketleri çıkarırken de, infaz yasası çıkarırken de eşitsiz ve adaletsiz bir sistem var. İnfaz yasasını bu şekilde kimse kabul etmez, siyasi mahkûmları, ölüme terk etmek hiçbir vicdana sığmaz. Biz de, halkımız da asla kabul etmeyeceğiz böyle bir yasayı.”
DİYARBAKIR