İsveç’te yaşayan Emrullah Gülüşken için hükümetin özel ambulans uçak gönderilmesinin arka planına dair dikkat çekici bilgilere ulaştık. AKP bağlantıları ve ailenin bazı bilgileri yalanlanması ‘şov’a işaret ediyor
Hüseyin Kalkan/İstanbul
İsveç’in Eslöv kentinde Kovid-19 testi pozitif çıkan Emrullah Gülüşken, çocukları Esma, Samira ve Mahmut’la Türkiye Sağlık Bakanlığı’nın ambulans uçağıyla Türkiye’ye getirildi. Getirilme olayı hükümete yakın basının nitelemesiyle tam bir ‘operasyona’ dönüştürüldü. Ambulans uçağın gönderilmesi ve Türkiye geri dönüş canlı yayınlarla bütün televizyon kanallarında yayınlandı. Bununla da kalmadı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Emrullah Gülüşken’ın kızı Leyla Gülüşken’i aradı ve konuştu. Kaydedilen konuşma yine bütün kanallarda defalarca yayınlandı. Türkiye’de bütün bunlar olurken olayın İsveç muhatabı
Skåne eyaleti Basın Sözcüsü Jimmy Gottfridsson, olayla ilgili bilgi vermeyi reddetti. Sözcü, olaydan haberdar olduklarını ve izlediklerini ama hasta haklarına saygı çerçevesinde bilgi vermeyeceğini açıkladı. Olay İsveç basınında geniş yer buldu ve “Erdoğan’ın saf propaganda şovu” olarak nitelendirildi.
Olay nasıl gelişti?
İsveç’teki kaynaklarımız ve basından öğrendiğimize göre olay şöyle gelişti: Emrullah Gülüşken, yaklaşık 2 hafta önce yüksek ateş ve nefes darlığı yaşamaya başladı. Gülüşken’in durumundan endişelenen ailesi, İsveçli sağlık yetkililerini arayarak yardımA çağırdı. Hastaneye kaldırılan Gülüşken’in koronavirüs testi pozitif çıktı ve hastaneye yatırıldı. Ancak bir süre sonra Gülüşken kızınI arayarak hastanede kalmak istemediğini, kendini çıkarmasını istedi. Emrullah Gülüşken hastaneden çıkıp evine geldi. Ancak hastalığı devam edince kızı tekrar hastaneyi aradı.
Baksi tanıyor
Olayla ilgili gazetemize bilgi veren İsveç’in önde gelen gazeteci ve yorumcusu Kurdo Baksi, şunları söyledi: “Benim aldığım bilgilere göre tekrar sağlık görevlileri eve geliyor, sadece ateşi olduğu için ilaç veriyor ve evde karantinada kalmasını söyleyip gidiyorlar. Anlatıldığı gibi sağlık görevlilerinin ‘Bizi neden çağırdınız’ gibi şeyler söylemesi mümkün değil. Özel şeylerde sormazlar. Herkese aynı prokotol uygulanır ve Sağlık ekipleri Gülüşken’e de aynı protokolü uyguluyor. Bunun üzerine Emrullah Gülüşken’in ailesi Türkiye’nin Stockholm Büyükelçiliği’yle temasa geçiyor. Babalarının Türkiye’de tedavi görmesini istediklerini, babalarının kalp hastası, kardeşlerinin de astım olması nedeniyle endişeli olduklarını söylüyorlar. Son çağrılar yapıldığı ve son Türk vatandaşları ayrıldığı için özel bir uçak gerekiyor. Elçilik yetkilileri ise aileye, Emrullah Gülüşken’in Türkiye’de tedaviye gönderilmesi için 26 bin dolarlık ambulans uçak masrafının olduğunu iletti.”
Gazeteci Baksi, bunun üzerine Leyla Gülüşken’in, sosyal medya üzerinden yardım çağrısında bulunduğunu ve bazı takipçilerinin büyükelçilik ile temasa geçmesini önerdiğini ve Leyla Gülüşken’in bunun üzerine 23 Nisan gecesi twitter hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda Elçilik yetkilileri ile temasa geçtiğini ancak ambulans uçağın 26 bin dolar karşılığında İsveç’e gelebileceğini’’ üzüntülü bir şekilde ifade ettiğini söylüyor.
Kurdo Baksi sözlerini şöyle sürdürdü: “Ardından Leyla Gülüşken yine tavsiyeler üzerine sosyal medyadan Türkiye’ye seslendi. ‘Ülkemizden bize sahip çıkması adına yardım talep ediyoruz, ne yaparız nereye başvururuz bilmiyoruz. Lütfen sesimizi duyurmamıza yardımcı olun, babamın durumu çok kötü, bir an önce müdahale edilmeli’ diyerek yardım çağrısını yeniledi ve babasının bulunduğu bir video paylaştı.”
Bu yardım çağrısı hemen Türkiye’de yankı buluyor ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, İsveç’te yaşayan Emrullah Gülüşken’in hastalığından ilk defa haberleri oluyormuş gibi twitter hesabından şu çağrıyı yaptı: “Sevgili Leyla, sesini duyduk.
Ambulans uçak sabah saat 06:00’da hareket etti.”
Emrullah Gülüşken Türkiye’ye getirildikten sonra bu defa Erdoğan devreye girdi ve Gülüken’in kız Leyla Gülüşken’ı telefonla aradı. Yukarda belirtiğimiz gibi, görüşme kayda alındı ve bütün kanallarda yayınlandı.
Türkiye’nin bu girişimi İsveç’te geniş yankı uyandırdı. Resmi yetkililer ‘hasta hakları’ ilkesinden hareketle, bilgi vermeyi reddederken, İsveç basınında geniş eleştiriler yer aldı. İsveç’in önde gelen gazetelerinden Aftonbladet bunun ‘saf bir propaganda kampanyası olduğunu’ yazdı.
Gülüşken AKP’lı mi?
Gazetemize konuşan Baksi, Emrullah Gülüşken hakkında şu bilgileri verdi: “Emrullah Gülüşken, eski adı Avrupa Türk Demokratlar Birliği olan, şimdiki adı Uluslararası Demokratlar Birliği (UID)’in aktif bir çalışanı. 1990-91 yılları arasında İsveç’te ihtisas yapan eski Başbakan Binali Yıldırım’ın yakın arkadaşı. Yıldırım bu ülkede bulunduğu sırada Gülüşken ailesi ile yakın ilişki halindeydi ve zaman zaman aileye misafir olurdu. Benim tahminim Binali Yıldırım da bu organizasyonun içinde bulunuyor. Zaten, Türkiye’nin İsveç Büyükelçiliği, Türkiye’ye nakille ilgili UID’ye teşekkür eden bir mesaj yayınladı.”
Kurdo Baksi’nin sözünü ettiği mesaj Türk Büyükelçiliğin facebook sayfasında yer aldı ve tam metni şöyle: ”COVID-19 hastası vatandaşımız Emrullah Gülüşken’in ülkemizde tedavi olmasını sağlamak amacıyla, Sağlık Bakanlığımız, Dışişleri Bakanlığımız ve Büyükelçiliğimizin işbirliği halinde yürüttüğü yoğun çalışma çerçevesinde, Sağlık Bakanlığımızın ambulans uçağı Malmö Havalimanı’ndan vatandaşımız ve üç çocuğunu alarak ülkemize hareket etmiştir.
UID İsveç teşkilatına da destek ve yardımları için Başkan Özer Eken’in şahsında teşekkür ediyoruz. T.C. Dışişleri Bakanlığı UID İsveç T.C.Büyükelçiliği…”
Elçiliğin teşekkür ettiği Özer Eken, İsveç’te son derece aktif bir AKP’li. AKP milletvekillerinin katıldığı birçok konferans düzenleyen Eken’in bir organizasyonu IŞİD ile ilişkili bir ismin konuşmacı olduğu gerekçesi ile iptal edilmiş ve bu olay İsveç’te yankı yapmıştı.
Kurdo Baksi’nin bu olayla ilgili değerlendirmesi ise şöyle: “Tayyip Erdoğan’ın uzun zamandır elde ettiği en iyi propaganda malzemesi. Gerçekleştirilen hasta transferi Erdoğan’ın Türkiye’deki korona salgını ile mücadeledeki başarısızlığını gizlemesinin bir yoluydu. Genellikle popülaritesini arttırmak için savaş stratejisi kullanıyordu. Ancak devam eden koronavirüs salgını nedeniyle bu pek mümkün olmadı. Birçok Türk televizyon kanalında bu olay büyütülerek haber yaptı. Bu da olayın bir propaganda çalışması olduğunu gösteriyor.”