Batman’ın tarihi ilçesi Hasankeyf’in AKP’li Belediye Başkanı Abdulvahap Kusen, yılda 1 milyon turist ağırlamayı hedeflediklerini açıkladı. 12 bin yıllık tarihin yok olmasına imza atan Kusen’in halka hayal sattığı anlaşılıyor
AKP’li Belediye Başkanı Abdulvahap Kusen, Batman’ın 12 bin yıllık tarihi ilçesi Hasankeyf’te bir tarihin kapandığı ve yeni bir dönemin başladığını açıkladı. Hasankeyf’te kurulan yeni yerleşim alanının turizme önemli katkılar sağlanacağını iddia eden Kusen, taşınan tarihi yapıları yerli ve yabancı turistlerin ziyaretine açtıklarını ve yılda 1 milyon turisti ağırlama hedefinde olduklarını söyledi. Hasankeyf’i yok olmadan görmeye gelenleri yıkımın destekçisi olarak gören Kusen, “Tarihi eserlerin yeni yerleşim birimi alanına yakın arkeoparka taşınmasıyla özellikle bu yılın bahar mevsiminde büyük bir turist akınıyla karşılaştık. Yaz döneminde hava sıcaklığından turist sayısında düşüş yaşandıysa da bu ayda havaların serinlemesiyle çok sayıda yerli ve yabancı turistin gelmesini bekliyoruz. ‘Su altında kalmadan son kez Hasankeyf’i göreyim’ diye gelenler de var” sözleriyle asıl gerçeğide vurgulamak zorunda kaldı.
Yaşam yok ediliyor!
Hasankeyf Koordinasyonu yaptığı bir açıklamada, “20-22 Temmuz günlerinden birinde hiçbir açıklama yapılmadan baraj kapaklarının kapatılmasıyla baraj göleti her geçen gün yeni alanlara doğru büyüyor” diye belirtmişti. Ilısu Barajı su tutmasıyla birlikte 12 bin yıllık tarihe sahip Hasankeyf başta olmak üzere, 300’ün üstünde arkeolojik alan, insanların yaşam kaynakları ellerinden alınacak ve birçoğu göç etmek zorunda olacak. Ilısu Barajı 100 bin insan için bir risk oluştururken, baraj kapaklarının kapatılmasıyla birlikte ortaya çıkan tehdit gerçeğe dönüşecek. 1954’te devlet projesi olarak başlayan Ilısu Barajı ve HES Projesi 23 Temmuz 2019 tarihine kadar Dicle Vadisi’nde 400 kilometre akarsu uzunluğundaki alan içinde yaşayan en az 100’ü endemik türün yok edilme tehlikesi altındayken, aynı zamanda bundan milyonlarca canlı etkilenecek.
En büyük yıkım AKP eliyle!
Mezopotamya’nın stratejik kalesi olarak nitelenen Hasankeyf’te ilk yaşayanların kimler olduğu henüz bilinmiyor. Antik kentin tarihi günümüzden 12 bin yıl öncesine kadar dayanıyor. Hasankeyf çevresindeki 6 bine yakın mağara, insanın ilk yaşadığı yerlerden biri olduğunu gösteriyor. Bu mağaraların dışında, insan eliyle yapılmış eserlerin her biri bir dönemin kültürü, yaşamı ve mimarisine ışık tutuyor. Hasankeyf’in bugüne kadar orada yaşamış onlarca kavmin ortak mirası olmasının sebebi ise doğal yollardan oluşan yerler ve insan elinden çıkan eserlerin birbirleriyle ahengi. Çünkü bu şehre gelen her medeniyet, bir öncekinin eserini yıkmadan üzerine ekleyerek insanlığa mirası beslemişken Ilısu Barajı’nı inşa etmeye çalışan AKP tarihte olmamış büyük bir yıkıma imza atıyor.
Hasankeyf tarihin imzası!
M.S. 1101 yılında Artuklulara başkentlik yapan Hasankeyf, ticari açıdan Ortaçağ’ın en önemli şehirlerinden biriydi. 1260’ta Moğol istilasıyla küle dönen şehri Eyyubiler 14. yüzyılın başlarından itibaren yeniden inşa etmeye başladı. Hasankeyf’te kime ait olduğu bilinmeyen tarihi kaya mezarlar, kaya evler, Ortaçağ’a ait 3 üniversitenin kalıntıları, kiliseler, gizli geçitler, kale ve kentin genelinin su ihtiyacını karşılamak amacıyla yapılan su yolları, yörede yakın zamana kadar tüm bölge buğdayının öğütüldüğü 30’u aşkın kayaya oyulmuş değirmen, eyvanlar ve kaleden Dicle’ye inmek için kullanılan ve kayaların yontulması ile oluşturulmuş 200 basamaklı merdiven bulunuyor.
İnsanlık tarihi suya gömülüyor
Hasankeyf, hem Hristiyanlık hem de İslamiyet açısından önemli bir merkezdi. Camiler İslami dönemde Yukarı Mezopotamya’da inşa edilen ilk İslami eser olma özelliğini taşıyor. 2 bin yıllık geçmişi olan eserlerin dünyada benzer örnekleri bulunmuyor. Bilimsel kaynaklara göre ilk aletli tarımın yapıldığı yer olan Dicle kenarında bulunan ve aynı zamanda baraj suları ile kaplanacak olan alanda gizli olan 100’e yakın höyük, Kalkolitik Çağ’a, Tunç Çağı’na ve en önemlisi Neolitik Çağ’a ait birçok bulguya ulaşılabilmesi açısından önemli. Ilısu Barajı nedeniyle insan türünün kökenleri, tarımın başlangıcı ve çok sayıda medeniyetin ayak izleri ve maddi varlıklarına dair olağanüstü kanıtlar sular altında bırakılıyor.
EKOLOJİ SERVİSİ