Siyasi tutsakların aileleri, avukatları-tutuklu aile dernekleri, insan hakları dernekleri ve çok sayıda dernek ile insan hakları kurumu yoğun biçimde, hem de isyan edercesine hapishanelerdeki hak ihlallerine, baskıya ve zulme dikkat çekiyor. Kamuoyuna sundukları raporlarda ve yaptıkları bilgilendirmelerde siyasi tutsakların üzerinde baskıların sistematik bir biçimde sürdürüldüğü; Çıplak arama, fiziki işkence, hücre cezasına maruz bırakma, sürgüne tabi tutma, aileleri ve avukatları ile görüşmelerini engelleme, infazlarını yakma, tehdit etme, eşyalarına el koyma temelinde… liste uzayıp gidiyor.
Hasta tutsakların tedavi edilmemesi, Adli Tıp raporlarına rağmen tahliye edilmemeleri, bilinçli bir biçimde ölüme maruz bırakılmaları hapishanelerdeki zulmün vardığı boyutu ortaya koyuyor. Yüzlerce hasta tutuklu iktidarın bu yönlü insanlık dışı muamelesine maruz kalıyor. Hasta tutsak Mehmet Emin Özkan’a yönelik muamele kamuoyuna yansıdı, benzeri bir uygulama yüzlerce hasta tutsağa da sürüyor. Yüzlerce hasta tutsak yaşamını yitirmeyle karşı kaşıya, buna rağmen ne tahliye ediliyorlar ne de tedavi ediliyorlar.
İktidarların, devletlerin insana, insanlık değerlerine yönelik niteliğini belirleyen temel parametrelerin başında hapishanelerdeki muhaliflere, tutsaklara yönelik politikalar ve uygulamalar geliyor. Kenan Evren ve 12 Eylül Cuntası faşist zihniyetini, işkenceci zihniyetini en bariz ve en yoğun bir biçimde zindanlardaki tutsaklar üzerinde sergiledi.
Şimdi de AKP- MHP iktidarının hapishanelerdeki tutsaklara yönelik, tutsak siyasetçilere ve muhaliflere yönelik kötü muamele konusunda iştahı hayli kabarmış bulunuyor. Hızlı adımlarla Kenan Evren’in ve onun cuntasının izinde yürüyerek tamamlamaya devam ediyor.
Hapishanelerde insanlık onuruna yakışmayan muameleye karşı siyasetin, toplumun, aydınların, demokratların, farklı toplumsal, siyasal ve inançsal dinamiklerin tutumları, tepkileri, eylemlikleri veya görmemezlikten gelme, geçiştirme yönündeki pozisyonları hayati bir rolle sahip.
Bugün AKP-MHP iktidarı sonuna kadar kıyıcı hareket ediyorsa, söz konusu dinamiklerde yeterli bir tepkinin oluşmaması / oluşturulmamasının payı büyüktür. Kayıtsız kalmanın, tepki göstermemenin yol açtığı, açacağı ağır ve yıkıcı sonuçlar sırf hapishanelerle sınırlı olmayacak, dışarıya etkisi, demokrasi güçlerinin mücadelesine, hak, özgürlük ve adalet mücadelesine etkisi son derece ağır ve olumsuz olacak.
İktidar esas itibarıyla hapishanedeki uygulamalarıyla dışarıya yönelik bir politika icra ediyor, estirdiği zulüm karşısında halkta bir kayıtsızlık hata bir kabullenme, ahlaki vicdani değerlerde bir çürütme yaratma peşinde. Bu aynı zamanda dışarıdaki ayağın inşasıdır. Bu son derece tehlikeli bir durum. Buna karşı tutsakları güçlü bir sahiplemeyle iktidarı insanlık dışı uygulamalarda geriletmenin yanı sıra, toplumsal mücadeleye, hak ve özgürlük mücadelesine büyük bir dinamizm kazandıracaktır.