Yadigar Aygün/İstanbul
Mari Gerekmezyan, Güzel Sanatlar Akademisinde konuk öğrenciyken Bedri Rahmi Eyüpoğlu ile tanışır. İkili arasında kısa bir süre sonra bir aşk başlar. Eyüpoğlu da o zaman Akademi’de asistan olarak çalışmaktadır ve evlidir. Bir süre sonra çift, Eyüpoğlu’nun atölyesinin bulunduğu Narmanlı Han’da birlikte yaşamaya başlar.
Narmanlı Han 1831’de inşa edildi. Han Rahmi Bedri Eyüpoğlu, ressam Aliye Berger, Ahmet Hamdi Tanpınar gibi sanatçıların yanı sıra kitapevlerine de ev sahipliği yaptı. Deniz Kitapevi uzun süre bu handa kitapseverlere hizmet verdi. Kitapevi özellikle üniversite öğrencilerinin uğrak yeriydi. Mari Gerekmezyan Türkiye’nin ilk kadın heykeltraşlarından. Eyüpoğlu ise hem resim yapar, hem de edebiyatla ilgilidir. Belki de yazdığı en güzel şiiri, Mari için yazdığı Karadut adlı şiirdir.
Şair, sevgilisine ‘Karadutum, çatal karam, çingenem Nar tanem, nur tanem, bir tanem Ağaç isem dalımsın salkım saçak Petek isem balımsın a gülüm Günahımsın, vebalimsin’ diye seslenir.
Bu aşk evli olduğu ve sevilisi Ermeni olduğu için Eyüpoğlu çevresinde iyi karşılanmaz, Müslüman bir Türk ile birlikte olduğu için Mari Gerekmezyan’ın çevresinde de iyi karşılanmaz. Mari Gerekmazyan üzerine bir çalışması olan Karin Karakaşlı bu durumu ‘Uğradığı etnik ve sanatsal dışlanma’ olarak yorumluyor. (Mekan ve Hafıza, s. 345, Asena Günal/Murat Çelikhan, Hafıza Merkezi), Narmanlı Han bu iki sevgilinin aşkına uzun yıllar tanıklık etti.
2016’da Narmanlı Han’ın restorasyonu başladı. Restore edildikten sonra hanın girişine daha önce burada yaşamış olan sanatçılara ilişkin tanıtım yazıları asıldı. En uzun yazılardan birisi Rahmi Bedri Eyüpoğlu’na ait olanıydı. Mari Gerekmezyan için ise herhangi bir şey yazma gereği duyulmadı. Eyüpoğlu’nun sevgilisi Mari, böylece handa kayboldu. Mari Gerekmezyan’a bir kez daha sanatsal, etnik ve cinsel ayrımcılık uygulanıyordu. Hanın restorasyon edileceği dönemde Beyoğlu Belediye Başkanı olan AKP’li Ahmet Misbah Demircan restorasyon bittiğinde hem bu Han’ı hem de Beyoğlun’u “yerli” ve “milli” bir mekan haline getireceklerini söylemişti. Hakikat ve Adalet Hafıza Merkezi’nin Hatırlayan şehir: Taksim’den Sultanahmet’e Mekan ve Hafıza Kitabı’nda yer alan bilgiye göre Demircan, “Biz burayı nezih bir yer haline getireceğiz. Her önüne gelenin, kuru kalabalığın değil gerçekten tüketen kalabalığın gelmesini istiyoruz” sözlerinin kahve zincirleriyle gerçeğe ulaştığını görüyoruz. Hanın restorasyonu bittikten sonra tek tek mekanlar uluslararası kahve zincirlerine kiraya verildi.
Girişinde Nero, içerisinde Starbucks ve Viyana kahvesi yerli ve milli bir şekilde kapitalist sisteme hizmet vermeye başladı. AKP’nin yeri ve milli olandan anladığı bu olsa gerek. Önceden kitap kuyrukları olan handa şimdi kahve kuyrukları uzanıyor.