İHD İzmir Kadın Komisyonu, cezaevlerinde olan hamile ve çocuklu kadınların tahliye edilmelerini istedi
İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi Kadın Komisyonu, Konak’ta bulunan il binasında cezaevlerinde olan hamile ve çocuklu kadınların yaşadığı sorunlara dikkati çekmek amacıyla basın toplantısı düzenledi
‘Elif Tuğral’ın infazı ertelensin’
Cezaevinde bulunan Elif Tuğral’ın eşi Nuri Tuğral İHD İzmir Şubesi’ne başvurarak, eşinin Şakran Cezaevi’nde kaldığını, cezaevinde hamileliğinden kaynaklı doktor kontrollerinin ve bazı sağlık ihtiyaçlarını karşılayamadığından eşinin tutuksuz yargılanmasını talep etti. Nuri Turgal, bugün yapılan basın toplantısına katılarak, cezaevinde bulunan Elif Tuğral’ın kan pıhtılaşması sorunu yaşadığını ve bu rahatsızlığı ile ilgili her gün düzenli olarak kan sulandırıcı iğne olması gerektiğini fakat bununla ilgili gerekli doktor kontrollerinin yapılmadığını belirtti. Kontrol amaçlı hastaneye gidişlerin ring aracı ile yapıldığını ve yol boyunca aracın sallanmasından kaynaklı sıklıkla rahatsızlandığını aktaran Tuğral, ayrıca kaldığı koğuşta kişi sayısının fazla olması hamilelik sürecini olumsuz etkilediğini söyledi. Evde anne bakımına ihtiyacı olan bir çocuklarının daha olduğunu dile getiren Tuğral, tüm bunların göz önüne alınarak Elif Tuğral’ın infazın ertelenmesini talep ettiğini ifade etti.
‘Yasalara uyulsun’
Nuri Tuğral’ın ardından cezaevlerindeki hamile ve çocuklu kadınların yaşadığı sorunlara dikkati çekmek için hazırlanan basın metnini İHD Kadın Komisyonu adına Cemile Karakaya okudu. 5275 sayılı yasanın 16 maddesinin 4. Fıkrasına atıfta bulunan Karakaya, “Hapis cezasının infazı gebe olan veya doğurduğu tarihten itibaren 6 ayı geçmemiş bulunan kadınlar hakkında geri bırakılır. Çocuk ölmüş veya anneden başka birine verilmiş olursa, doğumdan itibaren iki ay geçince ceza infaz olunur” dedi. 5275 sayılı yasanın 71 maddesinde ayrıca hükümlünün hastalıklarının tanısı için muayene ve tedavi olanaklarından tıbbi araçlardan yararlanma hakkına sahip olduğunu aktaran Karakaya, 5275 sayılı yasanın 72. Maddesinin ise beslenme hakkından söz ettiğini ancak yasaların cezaevlerinde halen mevcut olan hamile kadın ve çocuklu annelere keyfi olarak uygulanmadığını gözlemlediklerini dile getirdi.
‘780 çocuk cezaevinde’
Çocuk Gelişimi Uzmanlarının, çocuğun sıfır-altı yaş aralığında gelişimsel açıdan destekleyen olumlu uyarıcıların sunulduğu bir ortamda yetiştirilmesinin, çocuğun beyin ve gelişimi açısından oldukça önemli olduğunu vurgulayan Karakaya, şunları söyledi: “Bu nedenle çocuğun içinde bulunduğu çevre çocuğun gelişimsel açıdan desteklenmesinde oldukça büyük bir rol oynamaktadır. Çocuğun gelişimsel açıdan desteklenebilmesi için iyi bir beslenmeye ve bakıma, huzurlu, mutlu ve güvende hissedebileceği bir aile ortamına ve sosyal becerileri kazanabilmesi için kendi yaşıt arkadaşlarla birlikte olabileceği bir ortama ihtiyaç bulunmaktadır. Çocuğun, doğuştan getirdiği gelişimsel potansiyelini kullanabilmek ve yeteneklerini geliştirebilmesi için zengin uyarıcılarla donatılmış aile ortamına/çevreye ihtiyacı bulunmaktadır. Ceza ve tevkif evlerinde anneleriyle kalan çocuklarla çocuğun öğrenme kuramları göz önünde bulundurularak bir uzman tarafından ortamın ve eğitim programlarının yapılandırılmaması özellikle açık hava etkinliklerinin yeterli olmaması çocukların gelişimlerini olumsuz etkileyebilmektedir.”
Adalet Bakanlığı’nın kayıtlarına göre anneleriyle birlikte cezaevlerinde 780 çocuğun bulunduğunu belirten Karakaya, insan hakları savunucularının buna karşı mücadele ettiğini ve çocuk hakları açısından cezaevlerinde çocukların kalmamasını istediklerini dile getirdi. “Yasaların istisnasız herkese uygulanması gerektiği hukukun en temel ilkelerinden biridir” diyen Karakaya, bu prensibin cezaevindeki kimi annelerde ve bebeklerde karşılığının olmadığını vurgulayarak, “İzmir İnsan Hakları Derneği Kadın Komisyonu olarak diyoruz ki; Cezaevlerinde olan hamile anneler tutuksuz yargılanmalı, ceza almış iseler cezaları ertelenmeli, çocuklar anneleri ile dört duvar arasında değil dışarıda özgür olmalı” dedi.
Kaynak: MA