Bizleri ekolojik faşizmle tanıştıran ormanlaşma çalışmalarını önceleyen Hitlerin Almanyası’ndan sömürgeci liberal politikalarla halkını bir arada tutan Merkel’in Almanyası’nın emperyalist politikaları üzerinden Hambach ormanlarının bugününe bakmak doğru olacaktır. Hitler ve beyin kadrosunun tamamına yakını derin (Mistik) ekolojist olarak doğayı savunmuşlardır. Almanya’nın mistik (derin) ekolojinin savunucuları olarak ormanlaşma politikalarını önemsemiş ve günümüze gelen birçok ormanın inşasını yapmıştır. Ama insanı doğada virüs saymış, doğum kontrol yöntemini benimsemiştir. Kendine göre ulus devlet çalışmalarını üstün ırk üzerine kurmuş.
Almanları üstün ırk saymış, Yahudileri de zararlı ırk olarak belirlemiştir. Onları fırınlarda yakmış, deneylerde kullanmıştır. Ve bu ekolojinin doğru anlaşılmaması durumunda eko-faşizme götürebileceğini bizlere öğretmiştir. Bugünkü Almanya’nın merkezi iktidarına baktığımızda ekolojiyi çevrecilik olarak tanımlayan ve sermayeye peşkeş çeken militarizmi sermaye hizmetine sunan sömürgeci emperyal bir ülke ve politikaları karşımıza çıkmaktadır.
Almanya enerji politikaları tüm alanlarda sömürü üzerine kurulmuştur. Rüzgar, güneş dahil kömür ve tüm fosil yakıtlarını kullanır. Bu kadar modernizasyona sahip olmasına rağmen enerji ihtiyacını %37’sini linyit kömüründen karşılar ve karbon emisyon oranı en yüksek fosil yakıtı kullanır. Doğayı ve insanı metalaştırarak; Tanrının ormanını sermaye devlerinin hizmetine sunar. Hambach ormanları son altı yıla damgasını vuran bir direnişe ev sahipliği yapmıştır. Çok değerli bir ekoloji mücadelesidir. Hambach; Meşe ve kayın türlerinden oluşur.
40.000 dönüm alanı yok eden Rwe kalan 5,000 dönüm alanı da talan ve tahrip etmek için çalışmaktadır. 140 canlı türüne ev sahipliği yapan büyük bir ekosistem olan Hambach’ın kalan alanlarının korunması için alman yasalarındaki boşluğu kullanıp korumaya çalışan yaşam savunucuları yapılan haberlerin aksine işgalci değil koruyucudurlar. Sadece kuşlar için bir ormanın var olması anlayışının eksik olduğu bilinmelidir. Almanya’nın bu yasasının yeşil bir görüntüsü olsa da kapitalist çevreci anlayışına uygundur. Bir ekosistemi mikroorganizmalarsız değerlendirmek eksiktir. Yüzlerce mikroorganizma da canlı-cansız yaşamın devamını sağlayan önemli bir parça ve bütünleyendir.
Alman yasalarında bir ağaçta herhangi bir canlı yaşıyorsa o ağaç kesilemez denir. Aktivistler de buradan hareketle ağaçlarda altı yıl boyunca yaşadılar. 60 ev ve yedi komün köy kurarak marketlerden topladıkları çöpe atılmış gıdaları tüketerek çok zor bir yaşam sürdürerek tarihe not düştüler. Ağaçlarda yaşayan aktivistlerin çıkarılması için imar yasalarını hatta yangın yönetmeliklerini bahane etmelerine rağmen direniş devam etmiştir. Alman anayasa mahkemesi de yürütmeyi durdurma kararı vermiştir. Basına yansıyan kolluk kuvvetleri ile Hambach sakinlerini yerlerinden etmek için çalışanların protestosuna elli bin civarı insan ulaşım sorununa rağmen dahil olmuşlardır.
Küresel ısınma bir neden değil bir sonuçtur ve bu anlaşılmadıkça sorunların çözümü çok zor olacaktır. Yeşil yüzünü görünür kılsa da Almanya emperyalizmin kurucu ve en büyük güçlerinden biridir. Sermayeye hizmeti asıl almaktadır. Hambach’la gördük ki sistemler değişmedikçe yeşil ya da liberal politikaların yumuşatıcı özellikleri gerçek yüzlerini gizleyememektedir. Bilinmelidir ki; Sisteme karşı olan her alternatif yaşam modeli bir direniştir.