AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Kürt pazarlığı, Kuzey-Suriye’ye operasyon, Rusya ve İran ile yeni denklemler kurma hedefi ve tahıl krizi gibi konuları görüşmek üzere Tahran’da. Hamaney: Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması çok önemlidir ve Suriye’nin kuzeyine yapılacak her türlü askeri saldırı, Türkiye, Suriye ve tüm bölgenin aleyhine olacakken, teröristlerin ise lehine olacaktır’
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve berberindekiler İran’da yapılacak Türkiye-İran Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Yedinci Toplantısı ve Rusya, İran, Türkiye üçlü zirve için 18 Temmuz gecesi Tahran’a geçti.
Erdoğan’ın heyetinde Savunma Bakanı Hulusi Akar, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Hazine-Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Enerji-Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Gençlik-Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Sanayi-Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ile İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın yer aldı.
Ziyaret ve görüşmeler Rojava Devrimi’nin (19 Temmuz 2012) yıldönümüne denk geldi.
Erdoğan 19 Temmuz 2022 Salı sabahı Saadabad Sarayı’nda İran Cumhurbaşkanı Seyyid İbrahim Reisi tarafından resmi törenle karşılandı. Erdoğan ve Reisi görüşme yaptı.
Sadabad Sarayı’nda gerçekleşen görüşme, yaklaşık 1 saat 30 dakika sürdü. Basına kapalı görüşmede iki ülke heyetleri de hazır bulundu.
Reisi ile ortak basın toplantısı
İRNA’nın haberine göre Erdoğan ile ortak basın toplantısında konuşan Reisi, ”Kuşkusuz Erdoğan’ın İran ziyareti ikili ilişkilerde bir dönüm noktası olarak ve bu müzakerelerde iki ülkenin iradeleri ciddidir” dedi. İkili ekonomik ve diğer alanlardaki ilişkiler hakkında görüş alışverişinde bulunduklarını kaydeden Reisi, ”Bence iki ülkenin ekonomik işbirliği düzeyi, mevcut kapasiteler dikkate alındığında yetersizdir ve daha üst seviyeleri görebilir. İki ülke arasında ortak organize sanayi bölgelerinin kurulması öncelikli bir plan olabilir. Ayrıca İran-Türkiye bilim ve teknoloji parkları ile bilgi tabanlı firmaların kurulması da kararlaştırıldı” dedi.
25 yıldır gündemde olan İran-Türkiye doğalgaz anlaşmasının süresinin uzatılması ile ilgili konulara değinen Reisi, ”Bu konu bugün de vurgulanarak sözleşmenin uzatılması ve kapsamının genişletilmesi hakkında mutabık kalındı” dedi.
İran ve Türkiye’nin karşılıklı olarak iki ülkede yatırım yapmasının ele alınan diğer bir konu olduğunu açıklayan Reisi, ”İran’da aktif olan ve faaliyet gösterebilecek şirketleri de masaya yatırdık” dedi.
İki ülkenin güvenlik alanındaki işbirliğine değinen Reisi, ”Sınırların güvenliği Tahran ile Ankara’nın vurguladığı bir meseledir. Bununla birlikte terör, uyuşturucu ve organize suçlarla mücadeleyi de masaya yatırdık. Terörün farklı isimleri olabilir. Terörizm halkın güvenliğinin tehlikeye düşürülmesi demektir. Terörle her ne adı taşırsa taşısın mücadele ederek sınırların güvenliğini sağlayabiliriz” diye konuştu.
İki ülkenin Suriye’nin toprak bütünlüğüne vurgu yaptıklarını kaydeden Reisi, ”Mevcut ikili ticaret hacmi için 30 milyar dolarlık bir hedefe doğru gidebiliriz” dedi.
İran ve Türkiye’nin ve ortak sınırların güvenliği için terörle mücadele edilmesi gerektiğini belirten Reisi şöyle devam etti: ”Tahran ve Ankara arasındaki iyi ilişkiler, bölgesel ve uluslararası ilişkilere kadar genişleyebilir ve güçlü İran ve Türkiye, bölgesel ve uluslararası güvenliğinin sağlanması için çok önemli roller üstlenebilir. Bugün yapılan görüşmeler de iki ülkenin ikili, bölgesel ve uluslararası işbirliği için gerekli iradesinde etkin olabilir. Anlaşmaların da iki ülke işbirliğini geniş çaplı bir boyuta taşımasına zemin sağlayabilir.”
Ekonomi, spor, arşiv alanında 8 anlaşma
Sadabad Sarayı’nda Tayyip Erdoğan ve İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi başkanlığında, Türkiye-İran Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin 7’nci Toplantısı da yapıldı. Ardından Tayyip Erdoğan ile İbrahim Reisi huzurunda iki ülke arasında 8 anlaşma imzalandı.
Bu kapsamda, “Türkiye ile İran Arasında Kapsamlı Uzun Vadeli İşbirliği Anlaşması”, “Türkiye Dışişleri Bakanlığı ile İran Dışişleri Bakanlığı Arasında Diplomatik Arşiv Alanında İşbirliği Konusunda Mutabakat Zaptı”, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İran İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki Sosyal Güvenlik Anlaşmasının Uygulanmasına İlişkin İdari Anlaşma”, “Türkiye Cumhuriyeti Gençlik ve Spor Bakanlığı ile İran İslam Cumhuriyeti Spor ve Gençlik Bakanlığı arasında Gençlik ve Spor Alanında İşbirliği Eylem Planı”, “Türkiye Cumhuriyeti Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) ile İran Küçük Sanayi ve Endüstri Parkları Kurumu (ISIPO) arasında 7 Nisan 2015’te imzalanan Mutabakat Zaptının tamamlayıcısı hükmünde Eylem Planı”, “Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Ulusal Metroloji Enstitüsü (UME) ile İran İslam Cumhuriyeti Standartlar ve Endüstriyel Araştırma Enstitüsü Ulusal Metroloji Merkezi Arasında Mutabakat Zaptı”, “İran İslam Cumhuriyeti Yayın Kurumu (IRIB) ile TRT Arasında İşbirliği Protokolü” ve “Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ve İran Yatırım, Ekonomik ve Teknik Destek Kurumu Arasında Yatırım Tanıtım Faaliyetlerinde İşbirliği Konusunda Mutabakat Zaptı” imza altına alındı.
İmza törenlerinde Erdoğan’ın moralsiz olduğu gözlendi.
Hamaney-Erdoğan görüşmesi
İran Dini Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamaney de Erdoğan’ı kabul etti. Görüşmede Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi de hazır bulundu. Erdoğan, İran Dini Lideri Hamaney ile görüşürken, Türkiye bayrağı salona konmadı.
Hamaney: Suriye’nin kuzeyine yapılacak askeri saldırı tüm bölgenin aleyhine
İran resmi ajansı İRNA’nın haberine göre Ayetullah Ali Hamaney (Hamanei) Erdoğan ve beraberindeki heyeti kabulünde, Suriye meselesi ile ilgili olarak şunları söyledi: ”Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması çok önemlidir ve Suriye’nin kuzeyine yapılacak her türlü askeri saldırı, Türkiye, Suriye ve tüm bölgenin aleyhine olacakken, teröristlerin ise lehine olacaktır. Bu tür operasyon kesinlikle hem Türkiye, hem Suriye ve hem bölgenin aleyhinedir ve Suriye devletinin beklediği siyasi eylemi de gerçekleştirmeyecektir. Terörle kesinlikle mücadele edilmeli ancak Suriye’ye askeri operasyon, teröristlerin lehine olacak. Tabi teröristler sadece özel bir gruptan oluşmuyorlar. Terörle mücadelede kesinlikle sizinle işbirliği yapacağız. Türkiye’nin ve sınırlarının güvenliğini kendi güvenliğimiz olarak görüyoruz. Siz de Suriye’nin güvenliğini kendi güvenliğiniz olarak görünüz. Suriye meseleleri diyalogla çözülmeli ve İran, Türkiye, Suriye ve Rusya müzakere ile bu meseleyi bitirsinler. ‘Her zaman sizi iç meselelerinizde ve müdahalelere karşı savunduk ve dediğiniz gibi zor durumların dostuyuz ve Müslüman Türk halkı için duacıyız.”
Ali Hamaney, Türkiye ve İran’ın ticaret başta olmak üzere ikili işbirliğini güçlendirmesi gerektiğini de belirterek, iki ülke arasındaki ekonomik işbirliği ve ticaret hacminin mevcut kapasitelerin çok altında olduğuna dikkati çekti.
İslam ümmetinin saygınlığı ile büyüklüğünün anlaşmazlıkları atlatmasına ve ayrıştırıcı politikalara karşı uyanık olmasına bağlayan Hamaney, ”Bölgede düşmanlık ve sorun çıkmasının ana nedenlerinden biri, ABD’nin desteklediği işgalci İsrail rejimidir. Filistin, İslam dünyasının başat meselesidir ve bazı devletlerin İsrail rejimine meyilli olmalarına rağmen bölge halkları derinden bu işgalci rejime karşıdır” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin İsrail açılımı konusunda
Son dönemde İsrail açılımı yapan AKP-MHP yönetimine İsrail uyarısı yapan Hamaney, ABD ve İsrail rejimine güvenilmemesi gerektiğini belirterek, ”Bugün ne İsrail rejimi, ne ABD ve ne diğerleri, Filistinlilerin derin hareketinin önüne geçemez ve işin sonunda Filistin halkı zafere ulaşacaktır” dedi.
Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan’a geçmesinden dolayı memnuniyet duyduklarını da kaydeden Hamaney, ”Elbette eğer İran ile Ermenistan sınırını kapatmak isteyen bir politikaya İran karşı çıkar, zira bu sınır birkaç bin yıllık ulaşım yoludur” dedi.
İRNA haberine göre Erdoğan da ”Suriye’deki terör örgütleri Almanya, İngiltere, Fransa ve özellikle ABD olmak üzere Batılı ülkelerce ağır silah desteğine sahipler. Türkiye’nin Suriye’nin toprak bütünlüğüne ilişkin tavrı açıktır. Suriye devletinden siyasi süreci başlatmasını beliyoruz. Astana Toplantısında Suriye meselesi özel olarak gündemde ve iyi sonuçlara varılmasını umuyoruz” dedi.
Yaptırımlara ve Şam’a işaret etti
İran resmi ajanslarından Mehr haberine göre de İran’a yönelik tek taraflı yaptırımlara her zaman karşı çıktıklarını anlatan Erdoğan, “İran’ın nükleer anlaşmadaki meşru beklentilerini destekliyoruz ve Türk şirketlerini İran’a yatırım yapmaya teşvik ediyoruz” dedi. Erdoğan, Suriye’nin toprak bütünlüğü konusunda Türkiye’nin tutumunun net olduğunu belirterek, “Suriye hükümetinden siyasi süreç başlatmasını bekliyoruz. Astana Zirvesi’nde Suriye meselesi gündemde ve olumlu sonuçlar almayı umuyoruz” şeklinde konuştu.
‘Türkiye ve tüm bölgenin zararına olacak’
Mehr haberine göre Hamaney de, “Suriye’nin kuzeyinde yapılacak herhangi bir askeri saldırı kesinlikle Türkiye, Suriye ve tüm bölgenin zararına olacak ve teröristlere katkı sağlayacaktır. Aynı zamanda Suriye hükümetinden beklenen siyasi süreç de gerçekleşmeyecek” dedi.
Resmi hesaplarda yayınlamadılar
Tayyip Erdoğan’ın resmi twitter hesabından Reisi ile görüşmesinden videolu ve fotoğraflı birkaç paylaşım yaparken, Hameney ile görüşmesine dair video ve fotoğraflar yayınlamaması dikkat çekti.
Fahrettin Altun’un başında olduğu İletişim Başkanlığı hesabında da yine Reisi ile görüşmeye dair çok sayıda video ve fotoğraf paylaşımı yapılırken, Hamaney ile görüşmeye dair video ve fotoğraf paylaşmadı.
Cumhurbaşkanlığı hesabından da yine Reisi ile görüşmeye dair çok defa video ve fotoğraflar paylaşıldı, ancak Hamaney ile görüşmeyi yansıtan video ve fotoğraflar paylaşılmadı.
Dışişleri Bakanlığı da twitter hesabından Erdoğan-Hamaney görüşmesinin fotoğraf ve videolarını yayınlamadı.
Putin-Hamaney görüşmesi
İran dini lideri Hamaney daha sonra “Astana formatında Yedinci Üçlü Zirve Toplantısı”na katılmak için Tahran’a gelen Rusya Başkanı Vladimir Putin’i de ağırladı. Bu görüşmede İran Cumhurbaşkanı Seyyid İbrahim Reisi de yer aldı.
İran Cumhurbaşkanı Seyyid İbrahim Reisi de Vladimir Putin’le başbaşa görüştü. Görüşmede, enerji, transit ve ticari ilişkiler, birçok alandaki iş birliği, Suriye, bölgesel gelişmeler ele alındı.
Reisi, “İran İslam Cumhuriyeti ziyaretinizin iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesi, ayrıca bölgesel ve uluslararası işbirliği açısından bir dönüm noktası olmasını umarım” dedi.
İki ülke ilişkilerinin son dönemde çarpıcı büyüdüğünü kaydeden Reisi, iki ülkenin başta ekonomi, güvenlik, altyapı, enerji, ticaret ve sanayi olmak üzere ikili ilişkilerinin ivme kazanmasından dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirerek, bu sürecin devam etmesi gerektiğini kaydetti.
İki ülkenin “terörle mücadeledeki ortak başarıları” olduğunu belirten Reisi, bölgesel ve bölge ötesi yeni alanlarda işbirliğinin geliştirilmesi gerektiğinin altını çizerek, bölgede bağımsız ülkelerin güvenliğinin güçlenmesi adına ciddi iradelerinin olduğuna değindi.
İbrahim Reisi, İran ve Rusya’nın Suriye’de “terörle mücadeledeki başarılı işbirliğini bölgede istikrarı güçlendirici faktör” olarak nitelendirerek, ”Batı Asya’da terörle mücadele iddiasında bulunan ülkeler bu yönde hiçbir etkin adım atmadı. Ancak İran ve Rusya terörle mücadeledeki ciddi işbirliği ile ciddi irade ve samimiyetlerini ortaya koydu” dedi.
Putin de bu görüşmede yaptığı açıklamada, misafirperver toprak olan İran’da bulunmasından dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirerek, iki ülkenin başta uluslararası güvenlik olmak üzere çeşitli alanlardaki işbirliğinin arttığına değinerek, ”İran ve Rusya, Suriye krizinin çözümünde çok büyük paya sahip” dedi.
Putin Rusya-İran ilişkilerinin iyi bir hızla geliştiğini, ikili ilişkilerin Suriye çözüm sürecine önemli katkıda bulunduğunu, ticaret cirosunda bakımından ise rekor rakamların takdire şayan olduğunu söyledi.
Hamaney-Putin görüşmesi
Hamaney de Putin’i ağırladı. Bu görüşmeye Reisi de katıldı. İRNA’nın haberine göre görüşmede Hamaney, Putin’i kabulünde Suriye meselesinin çok önemli olduğuna ve İran’ın bu ülkeye askeri operasyon düzenlenmesine karşı çıktığını belirterek, ”Suriye ile ilgili bir diğer önemli mesele, Fırat’ın doğusundaki toprağı elverişli ve petrol bulunan bölgelerinden Amerikalılar tarafından işgal edilmesidir. Bu sorun da Amerikalıların bu bölgeden çıkarılması ile çözülür” diye konuştu. Hamaney, ABD ve Batı’nın eskisine nazaran daha zayıf olduğunu belirterek, ”Onların bütün çaba ve bedellere rağmen Suriye, Irak, Lübnan ve Filistin başta olmak üzere bölgedeki politikalarının etkinliği güçsüzleşmiştir. İsrail rejiminin bölge olaylarına müdahalesini de kınıyoruz ve sizin İsrail’le ilgili son açıklamalarınız takdir toplayıcıdır” dedi. İran ve Rusya’nın özellikle Batı yaptırımları sonrası ekonomik işbirliğinin iki ülkenin çıkarına olduğuna ve Ukrayna savaşına işaret eden Ayetullah Hamaney, ”Savaş zor ve kaba bir konudur ve İran sivil halkın hasar göreceği birşeye olur vermez. Ancak siz eğer Ukrayna meselesinde kontrolü ele almasaydınız, karşı taraf kendi girişimiyle savaş çıkartacaktı. Batılılar tamamen güçlü ve bağımsız Rusya’ya karşıdırlar. Nato ise tehlikeli bir varlıktır ve eğer Nato’nun yolu açık olursa hiçbir sınır tanımaz. Eğer Ukrayna’da Nato’nun önüne geçilmeseydi daha sonra Kırım bahanesiyle bu savaşı çıkaracaklardı” diye konuştu.
Erdoğan-Putin görüşmesi
Erdoğan, Putin ile de ikili görüşme yaptı. Baş başa görüşme öncesi salona girişte el sıkışarak basın mensuplarına görüntü veren iki isim, kısa birer konuşma yaptı.
Basına açık bölümde Erdoğan “Dışarıda da dostları gördük. Gerçekten bugün yoğun bir gündemi sizlerle paylaşacağız. İnanıyorum ki bu süreç içerisinde hakikaten arabuluculuk formatında da Rusya’nın yaklaşım tarzı olumlu istikamette sürüyor. Son İstanbul görüşmelerinde de Rus heyetinin yaklaşım tarzı çok olumluydu. Buradan alacağımız netice, tüm dünyayı da olumlu etkileyecektir. Ben şahsım, heyetim adına teşekkür ediyorum. Görüşmelerimizin verimli geçeceğini umuyorum” diye konuştu.
İkili ilişkiler ve Ukrayna konusunda işaret eden Putin de “İlişkilerimiz her durumda gelişiyor. Çok önemli bir hızda ticari ciromuz artıyor. Astana Zirvesi öncesinde ikili görüşme fırsatı bulduğumuz için mutluyum. Elbette birçok soru var. Karadeniz üzerinden tahıl ihracatı konusunda müzakere için bir platform oluşturduğunuz ve arabuluculuk çabalarınız için teşekkür ederim. Tüm sorunlar henüz çözülmedi. Ancak ileri yönde bir hareket olduğu gerçeği olumlu” dedi.
Suriye ve Dağlık Karabağ’a da dikkat çeken Putin şunları söyledi: “Tabii ki Suriye’deki yerleşime dair birçok sorun var. Ancak gelecek vaat eden büyük ikili projeler de ilerliyor ve gelişiyor. Tabii ki bir diğer önemli görüşmemiz Dağlık Karabağ sorununun çözümü. Geçtiğimiz günlerde Hazar Zirvesi’nde, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile görüştüm ve size kocaman bir selam getirdim.”
Erdoğan ile Putin en son 29 Eylül 2021’de Rusya’nın Soçi kentinde yüz yüze görüşmüştü.
Putin, Reisi, Erdoğan üçlü görüşmesi
İkili görüşmelerden sonra Reisi, Erdoğan ve Putin “Astana formatlı üçlü liderler zirvesi gerçekleştirdi. Erdoğan, İran’a gideceğini açıkladıktan sonra, Putin de Tahran’a uçmaya karar vermişti. Ukrayna Savaşı nedeniyle Putin batı ülkeleriyle görüşemeyince NATO içinde çatlaklar yaratmak için Türkiye kapısını açık tutmaya gayret ediyordu.
18. Astana toplantısı 15-16 Haziran 2022’de Kazakistan’ın başkenti Nur-Sultan’da (eski adıyla Astana) gerçekleşmişti.
Liderler düzeyinde ise 19 Temmuz 2022 Zirvesi Astana formatında Yedinci Üçlü Zirve olacak. Toplamda ise 19. Astana olacak.
‘Bütün çalışmaların esasında Kürtler var’
PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, Fırat Haber Ajansı’na açıklamasında Tahran zirvesi konusunda
şunları söyledi: “Türk devletinin ne isteyeceği belli. Zira AKP-MHP, rejimlerinin varlığını; Kürt halkı ile Kürt Özgürlük Mücadelesinin bitirilmesinde görüyor. Şüphesiz Tayyip Erdoğan bu toplantıda da hem Rojava’ya yapmak istedikleri saldırı için önlerinin açılmasını hem Başûr ile diğer yerlere yönelik saldırılar konusunda destek isteyecek. Böyle olacağı aşikardır, çünkü bu devlet gece-gündüz bu konuda kafa yoruyor. Çocuklar için açacağı bir ilkokulu bile bu temelde ele alıyor, düşünüyor. Hangi çalışmayı yürütürse yürütsün, ister askeri, ister siyasi, ister diplomasi olsun bütün çalışmaların esasında Kürtler var. Bunu herkesin bilmesi gerekiyor. Bu, öyle sıradan bir düşman değil. Bundan dolayı bütün diplomatik çalışmalarının esası Kürt düşmanlığıdır. Bir başka nokta da şu; Osmanlı’dan bu yana, hatta 180 yıldan bu yana; Mîr Mihemed Rewanduzî ve Mîr Bedirxan Begê Botanî’den bu yana Kürt davasını hezimete uğratıyorlar. Sürekli batılı ve doğulu güçler; Rusya ve Avrupa arasında arasında oynayarak, bunların desteğini alarak Kürt davasını bastırdılar. Cumhuriyetin kuruluşunda da bu böyledir, hem Sovyetlerin hem batılı güçlerin desteğini, bu durum Osmanlılar zamanında da böyleydi, şimdi de böyledir. Bu siyasetin tarihi bir geçmişi vardır. Türkiye jeopolitik konumunu kullanarak her iki taraftan da destek ve imkanlar peşinde, bu şekilde de Kürde karşı güçlü biçimde gardını almak istiyor.”
NATO’dan sonra İran ve Rusya desteği arandığını belirten Karayılan şunları kaydetti: “Her ne kadar bize göre aldıkları bütün destek öyle istedikleri gibi de yürümeyecek ama NATO’dan belli bir düzeyde destek aldılar, şimdi de İran ile Rusya’dan da destek almak istiyorlar. Aynı desteği buradan alacaklarını düşünmüyorum. Neden? Çünkü Türk devletinin Suriye üzerinde kendi hesapları, planları var. Aynı zamanda Suriye ve Irak’ı işgal etmek istiyor. Biraz daha işgal etse, buraları Misak-ı Milli diye himayesine alacak. Türkiye ve İran arasındaki rekabetin 600 yıllık bir geçmişi var, İran kolay kolay bu planı onaylamayacaktır, çünkü aralarındaki bu rekabet hala devam ediyor. Zira İran bölgede güçlü bir devlet olmak istiyor, aynı şeyi Türkiye de istiyor. Bundan dolayı İran, Rojava’yı işgale veya Misak-ı Milli’ye onay vermeyecektir. Til Rifet ve Minbic gibi yerleri almak istiyorlar, şayet bu yerleri işgal ederlerse Halep kuşatma altına alınmış olacak, bunu Rusya da istemeyecek. Çünkü bu durum Suriye’ye de haksızlık olacak. Her ne kadar NATO üyesi Türkiye’nin kime hizmet ettiğini bilse de belki Rusya Türkiye ile pazarlıklar yapabilir, biz böyle düşünüyoruz, çünkü Türkiye’ye de ihtiyacı var. Rusya’nın başka da sorunları vardır, tüm bunlardan dolayı onlarla pazarlıklar yapabilir. Fakat bana kalırsa istedikleri şeyleri orada elde edemeyecek, bunun zayıf bir olasılığı var. Biz Kürt halkı olarak kendi öz gücümüz dışında hiçbir şeye bel bağlamamalıyız ve her türlü gelişmeye de hazır olmalıyız. Yani bunları orada, bunları konuşacaklar. Kısacası Türkiye orada istediği sonuçları elde edemeyecek, belki bazı sonuçlar elde edebilirler, fakat arzu ettikleri gibi olmayacak.
Şu ana kadar öldürülen üç liderlerinin Türk devleti ve MİT’in hakimiyeti altındaki bölgede ev kurup yaşamaları tesadüf müdür? Bırakın evinin olması hiç kimsenin orada bir gün yaşaması bile mümkün değildir. Biz biliyoruz, orada her şey MİT’in kontrolü altındadır. Bütün giriş çıkışlar! Ama bunlar gidip orada ev alıyorlar, iş güç sahibi oluyorlar ve karargah kuruyorlar. Bu durum bile Türkiye ve DAİŞ’in nasıl iç içe olduğunun ispatıdır. . Örneğin ABD neden Türkiye’nin gelip Serêkaniyê ve Til Ebyad’ı (Girê Spî) almasına izin verdi? İşte bu yerler DAİŞ’in üsleri haline geldi, DAİŞ’in kendisini yeniden toparlamanın yerleri oldular. Burada çelişkiler var ve insan şüpheye düşüyor. Bizim için gün gibi ortada olan ise bunların birbirleriyle ilişkilerinin bulunması, Türkiye önce onların eliyle Rojava’yı tasfiye etmek istedi, şimdi kendisi bunu yapmaya çalışıyor.
Rojava’da kurulan sistemin birçok dikkat çekici; bölge, hatta dünya için örnek olabilecekler yönleri vardır. İlki; demokratik ulus sistemidir. Yani ulus devlete alternatif olarak demokratik ulus geliştirildi. Gördüğünüz gibi şu ana kadar Kürtler, Araplar, Çerkezler, Asuri-Süryaniler, Türkmenler, Ermeniler hep birlikte bir ulus kuruyorlar, demokratik bir ulus kuruyorlar. Birçok kişi “Türkiye gelip Serêkaniyê’yi alırsa belki bu ittifak dağılır” diyordu, ancak tam tersine bu ittifak daha da perçinleşti, güçlendi. Öyle görünüyor bunlar birbirlerini daha güçlü tutacaklar. Bu yeni bir ulustur ve aslında bütün dünyaya da örnektir. Dar ulusçuluk öldürmeyi, kan dökülmesini, ırkçılığı ve zulmü ortaya çıkarıyor. Bu, doğru bir yol değildir, kötülüktür. Demokratik ulus ise halkların kardeşliğini, halklar arasındaki barışı, güzelliği, birbirini kabul etmeyi, çok renkliliği, zenginliği ve demokrasiyi temsil ediyor. Bundan dolayı herkes için çok önemli ilginç bir örnektir. Diğer bir yönü de Kuzey ve Doğu Suriye Devrimi kadın devrimi olarak gelişti. Kadın sistemi ve eşbaşkanlık sistemi gelişti. Bu da bütün dünya için örnek olabilecek yeni bir sistemdir. Demokrasi ancak kadın ve erkek eşitliği temelinde, kadın özgürlüğü temelinde inşa edilir. Bunun gelişimi kendisiyle beraber demokratik bir toplumu da inşa eder, demokratik ulus da böylelikle tamamlanmış olur.”
Madrid Zirvesi, Biden’ın turu
Tahran’da Rusya, İran, Türkiye arası üçlü zirve; Ukrayna-Rusya Savaşı’nın derinleştiği, tahıl gemilerine Rusya’nın izin vermesi için BM, Ukrayna, Rusya ve Türkiye arasında yapılan görüşmeler; Rusya ve Çin’e dikkat çeken NATO Madrid Zirvesi (28-30 Haziran 2022), Rusya’ya yakın İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği önündeki vetoyu Türkiye’nin kaldırması, ABD Başkanı Joseph Biden’ın başkanlığı döneminde ilk Ortadoğu gezisine çıkarak İsrail, Filistin ve Suudi Arabistan’a gidip enerji ve silah anlaşmaları yapma girişimi ve Rusya-Çin-İran ittifakına karşı yeni konsept devreye sokmaya çalışması, Erdoğan’ın iç ve dış ekonomik/siyasi krizleri perdelemek için Rojava’ya yönelik askeri operasyon izinleri için girişimlerde bulunması sonrasına denk geldi.
Operasyon hazırlıkları
Erdoğan 23 Mayıs 2022’de Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’nin ardından konuşurken Kuzey-Doğu Suriye’ye operasyon için “Güney sınırlarımız boyunca 30 kilometre derinliğinde güvenli bölgeler oluşturmak için başlattığımız çalışmaların eksik kalan kısımlarıyla ilgili yeni adımları da yakında atmaya başlıyoruz. Ülkemize ve güvenli bölgelerimize sık sık yapılan saldırıların, tacizlerin, tuzakların merkezi konumundaki alanlar harekat önceliğimizin başında yer almaktadır. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, istihbaratımız, emniyet güçlerimiz hazırlıklarını tamamlar tamamlamaz bu operasyonlar başlayacaktır” demişti.
Erdoğan 1 Haziran 2022’de de partisinin Meclis grup toplantısında şunları söylemişti: “İşte buradan bir kez daha tekrar ediyorum; güney sınırlarımız boyunca 30 kilometre derinliğinde güvenli bölge oluşturma kararımızın yeni bir safhasına geçiyoruz. Tel Rıfat ve Münbiç’i teröristlerden temizliyoruz. Ardından da aşama aşama diğer bölgelerde aynısını yapacağız. Türkiye’nin bu meşru güvenlik adımlarına bakalım kimler destek verecek, kimler köstek olmaya çalışacak, göreceğiz.”
Ordu seferber edilmiş, Suriye içinde TSK ile SMO arasında ortka kurulan askeri üslere sevkiyatlar yapılmış, SMO tatbikatlar düzenlemişti. Hazırlık kapsamında sivillerin göç etmesi için TSK-SMO üslerinden ve SİHA’larla bazı köylere saldırılar düzenlenmişti.
TAHRAN