Hedîye Yûsûf
Kürtler, barışçıl yaşamı kuran ve teşvik eden bir halk. Yeni yaşam içerisinde kadınların özgür ve eşit bir yaşama sahip olduğu modern bir hareketin gerçekliğini ortaya koydu
14 Mart 2011 tarihinde boykotların başlaması, Arap ayaklanmasının da başlangıcı oldu. Suriye halkı Baas rejimine karşı boğazına kadar dolmuştu. Küçücük bir nedenle ayağa kalkıp isyan etmeye hazırdı. Ama ne yazık ki Suriye halkı buna hazır değildi. Örgütlü değildi. Bu nedenle Suriye halkı işgalciler ve terörle karşı karşıya kaldı. Bu da Suriye halkının kanının dökülmesine neden oldu. Suriye küresel terörün toplandığı bir göl haline geldi. Ve bu durum hâlâ devam ediyor ve devam edecek gibi de görünüyor.
Mücadele hattının çizgisi
Kürt halkı da bu durumlar yaşanırken bir nefes aldı ve mücadele hattının çizgisini belirledi. Öyle bir zaman geldi ki herkes sokaklara inmek zorunda kaldı. Çünkü bizim dilimiz ve mücadelemiz güçlü bir devrim gücüne sahipti. Hem zihni ve ideolojik hem de örgütlülüğünü ayakta tutabilmek için her şeyden önce kurmak istediği sistemi ilan etti. Meclis, komin, kadın örgütleri, gençlik örgütleri ve sivil toplum örgütleri Demokratik Toplum Hareketi’nin (TEV-DEM) çatısı altında toplandılar. Rojava Kürdistan Meclisini kurdular.
Devrim Kobanê ile başladı
Rojava Devrimi demokratik toplum paradigması temelinde örgütlendi. Devrimin yol ve yöntemlerini ve politikasını belirledi. Daha sonra 19 Temmuz 2012’de Kobanê atılımını başlattı. Efrîn ve Cizîrê’ye doğru aktı. 19 Temmuz devrim atılımı Kürdistan halkı için tarihi bir atılımdı. Yeni bir doğuşun atılımıydı. Kürt halkının varlığının tanınması atılımıydı. 19 Temmuz devrim atılımı Kürtlerin terörist, vahşi ve katil olmadığını gösterdi. Katil değiller. Düşmanıyla siyasi bir mücadele de yürütebildiğini gösterdi. Yıllarca ezilmesine rağmen yeni bir yaşam kurabileceğini gösterdi. Barışçıl yaşamı kurup teşvik eden bir halk. Yeni yaşam içerisinde kadınların özgür ve eşit bir yaşama sahip olduğu modern bir hareketin gerçekliğini ortaya koydu. Öncü bir güç oldu ve gençliğin de öncü bir güç olduğunu ortaya koydu. Toplumu gerçek varlığıyla tanımladı.
Bunun için Rojava Devrimi rengini özgür ve demokratik ideolojiden aldı. Gittikçe genişledi, yayıldı ve şaşkınlık içerisinde bırakan bir güce sahip oldu.
Halklar sistemini kurdu
Rojava Devrimi, dünyayı tehdit eden DAİŞ terörüne karşı elde ettiği başarıdan ötürü uluslararası bir noktaya geldi. Kürt sorunu artık tüm dünyada siyasi bir sorun olarak görüldü. Tüm dünya Kürtlerden konuştu ve dünya halkımızın direnişini onur direnişi olarak gördü. DAİŞ’e karşı verilen savaş nezdinde Kobanê direnişi ve buna karşı devam eden savaş halkların devriminin kaçınılmaz olduğunu gösterdi. Halklar kendilerini demokratik ulus paradigması çerçevesinde örgütledi ve sistemini kurdu.
Kürt, Arap, Süryani, Asuri… vb. halkların hep beraber kurduğu bu sistem tüm Ortadoğu ve dünya halklarına ilham oldu. Bu 21. yüzyılın en büyük kazanımlarından biridir.
Demokrasi cephesi
Rojava Devrimi demokrasi cephesine de öncülük ediyor. Bu başlı başına kendine karşı bir düşman oluşturuyor. 3. Dünya Savaşı’nda güçlü bir tarafı oluşturuyor. Devrim henüz bitmiş değil. Savaş cepheleri daha da büyümüş durumda. Sadece umut bu devrimin en büyük başarısıdır.
Bu yüzden bugün Türkiye ortaklarıyla topyekûn bir savaş konseptini Rojava Devrimi topraklarında hayata geçiriyor. Kürtlerin özgür olması onlar için bir kabus olmuş durumda.
Demokratik ulus projesini yok etmek için Önderliğimizin üzerindeki tecridi de bu yüzden daha da ağırlaştırıyor. Kuzey Kürdistan’daki halkımızın üzerine barbarca gidiliyor. Siyasi soykırım ile teslimiyeti dayatılıyor, katliamlar gerçekleştiriliyor.
Tüm bu saldırılara karşı Efrîn ve Serêkaniyê’de amansız bir direniş sergilendi. Halen de bu bölgelerimizde saldırılar devam ediyor.
Başarı bizlerin olacak
KDP ile savaş anlaşması yapıldı. Bölgede istikrarlı bir gücün olmasını ve Kürtleri temsil etmesini istemiyorlar. Maalesef ki KDP bu anlaşmanın peşinden sürükleniyor. Osmanlı döneminde Kürtlere yapılanları görmezden geliyor ve görmek istemiyor. Ama o şu an kendini bitiriyor, Kürt halkı ve bölge halkının eline geçen fırsatı yok etmeye çalışıyor…
Bunun için 19 Temmuz Devrimi özgür iradeli halklar için ayrı bir öneme sahip. Demokratik ulus perspektifinin bir kazanımıdır bu devrim. Tüm Ortadoğu halklarının işgalciliğe karşı durması ve bu paradigmanın boğulmasına izin verilmemelidir. Bizler bulunduğumuz her yerde dört parça Kürdistan’ın parçalanmaması için mücadele edeceğiz.
Bu vesile ile bir kez daha 19 Temmuz’u başta şehit ailelerimize ve bölge halklarımıza kutluyorum. Yaşasın halkımızın direnişi. Başarı bizlerin olacak. Saygı ve sevgilerimle…
NOT: 19 Temmuz 2021 tarihinde JINNEWS’te ‘Kadının Kaleminden’ başlığıyla yayımlanan yazıdan kısaltılarak alınmıştır.