HDP 4. Olağan Kongresi’ni 23 Şubat’ta yapıyor. Parlamentoda üçüncü parti olmasına rağmen sistem tarafından yok sayılan, görülmeyen, ismi dahi zikredilmeyen bir partidir. Yine ‘terörize’ etmek için her türlü kirli yol ve yöntemin denendiği kamuoyunun malumudur. HDP adında bir parti yoktur sistem dilinde. Neden? Çünkü HDP’nin temsiliyetinde ana gövdeyi Kürtler oluşturmaktadır. Kürtler sistem dışına itilmiş, var oldukları inkâr edilen ve ulus-devlet bunun üstüne kurulmuş ve kurumsalmış zihniyettir. Sistem zihniyetinde Kürtler yoksa; siyasette temsiliyetini yapan HDP de yoktur. Objektif durum budur. HDP gerçeği sistem içi değil, dışıdır. Bunun getirdiği yığınla sorun ve zorluk vardır. HDP yönetici, üye ve sevenlerine dönük yapılan yoğun saldırılar altında sistem dışı olarak görülmesinden kaynaklanmaktadır. Yapılmaya çalışılan yıldırarak ya tümden dağıtmak ya da sistem içine çekmek amaçlıdır.
HDP değerlendirilmesi yaparken bunu ıskalayan, bilerek ya da bilmeyerek göz ardı eden çözümlemeler gerçeklikten uzak, uç ve sübjektif sonuçlara götürecektir ki, HDP ve mücadelesine haksızlık yapılmış olunur. Çünkü HDP bu değildir. Eksikleri ve yetersizlikleri yok mudur? Vardır. Ancak sistem tarafından varlığı inkâr edilen özgürlükçü siyasal eğilim olan HDP’ye yaklaşımda daha özenli ve titiz olmak gerektiği açıktır. Özellikle HDP üyeleri, dostları, yandaşları bu gerçeği akıldan çıkarmamalıdır. Demokratik ve özgür yaşam arzusu taşıyanlar yer yer gerçekleri ıskalayan tutum ve yaklaşımlardan uzak durmak gelecek açısından önem taşımaktadır.
HDP eleştiriden muaf mıdır? Değildir. Ancak zor koşullardan azade ele almak, misyonunun üstünde bir rol yüklememektir. Türk ulus-devlet yasaları içinde kurulmuş ve yasallıkla meşruiyet arasında ince bir çizgi üzerinde siyaset yapan partidir HDP. Amaç ve hedefleri Türkiye halklarını demokratik eğilimi olarak inkârcı ulus-devleti değişime uğratma ve özgür bir geleceğin siyasetini yapmaktır.
Diğer önemli bir nokta da, HDP’yi salt Türkiye’nin iç meselesi olarak ele almak da yanlıştır. Ortadoğu’da yaşanan ve giderek daha da şiddetlenme eğiliminde olan savaşta birebir içe yansımakta ve HDP’ye baskıyı arttırmaktadır. Çünkü bölgedeki sorunlar çok iç içe geçmiştir. Bu sorunların başında da Kürt meselesi gelmektedir. Dört parçalı Kürdistan halidir. Egemenlik altında tutan devletlerin inkârcı hali; hangi parçada olursa olsun en küçük Kürt kazanımına şiddetli yaklaşımları ortadır. Suriye’deki canlı yaşanalar çok şey anlatmakta ve çarpıcılığı ortada.
Türkiye Suriye batağına neden saplandı, açık değil mi? Orada Kürtler doğuştan gelen doğal haklarını mücadele ile kimi kazanımlar elde ettiler. Buna karşın Afrin’de, Serêkaniyê’de olanlar her şeyi açıklıyor. Kürt varlığını tasfiye etmek için emperyalistlere hangi tavizler verildi. Onlar kısmen biliniyor. Ancak tümünün aydınlanması zamanla olacaktır. Herhalde dudak uçurtur düzeydedir denirse abartılmamış olunur. Bunların tümü HDP’ye baskı olarak dönüyor. Son beş yılda HDP’ye yapılan saldırılar: Tutuklama, korkutma gibi uygulamalar hangi partiye yapılsaydı, geriye külleri kalırdı ancak.
HDP’nin Türkiye partisi olma meselesi en çok tartışılan konu oluyor. Sınırlıda olsa kimi kesimler, “HDP diyalog sürecinde kuruldu, o geride kaldığına göre yüzünü tamamen Kürtlere dönmeli” anlamına gelen yaklaşımdır. Meseleye böyle bakmak HDP’yi bir konjonktür partisi olarak görmektir. O konjonktürün ihtiyacına cevap olması tasarlanan, düşünülen bir oluşum olarak ele alınmamıştır. HDK’ye dayalı siyasal arenaya çıkan bir kongre partisidir. Stratejik bir oluşumdur HDP. Bu bağlam içinde genel özgürlük mücadelesinin meşruiyeti içinde vücut bulmuştur. Yani genel stratejinin bir yansımasıdır. Ondan vazgeçmek uzun vadede genel stratejik yaklaşımın önemli bir bileşeninin yitimi olacaktır. Bundan en büyük kaybı da Kürtler yaşayacaktır. Kuzey ve Doğu Suriye’de yapılanlara bakıldığında ne demek istendiği daha iyi anlaşılacaktır. Bir de şunu vurgulayalım; HDP başta Kürtler olmak üzere bir halklar ve inançlar partisidir. Temel yaklaşımı onları demokratik esaslarla özgür geleceğini örmedir. Özgür yaşam ayrışmalarda, ayrılmalarda değil, farklıklar içinde birlik ve mücadeleden geçmektedir. Eksik ve yetersizlikleri olsa da HDP’nin yapmaya çalıştığı budur. Görev doğru ve yetkin eleştirilerle, pratiklerle güçlendirmektir.
Sonuç olarak kongresinde HDP başta Kürtler olmak üzere yüzünü halklara daha fazla çevirmeli. Demokratik ve özgür yaşam örülmesinin daha aktif uygulayıcısı olabilmelidir. Başaracağı inancıyla kongre selamlanmalı ve başarılar dilenmelidir. Hakların özlemlerinin gerçekleşeceği umuduyla…