Salgın kısıtlamalarının hızlı bir şekilde kaldırılmaya başlanması ile beraber hayat kendi normaline dönmeye başlamış görünüyor. Salgının eski alışkanlıklar ve toplumsal davranış kalıplarında bir dizi değişiklik yapacağı varsayımı ile bu normalleşme süreci “yeni normal” olarak adlandırılıyor. Sosyal medyada oldukça tepki çeken Moda sahil görüntüleri bu iddiayı yalanlarcasına, salgının çoktan unutulduğunu ve halkın yeni normalinin eskinin devamından başka bir şey olmadığını gösterirken, işsizlik ve sefalet pusuya yatmış bekliyor. Salgın sonrası halk için yeni normal, var olan yoksulluk ve sefaletin artarak sürmesi anlamına geliyor.
Uzun aradan sonra çalışmalarına başlayan meclis gerek gündemi gerekse aldığı kararlar ile iktidarın yeni normalinin ne olacağını göstermiş oldu. Tüm dünyanın polis terörüne karşı ayağa kalktığı momentte ve ülkede polis terörünün salgın yasakları bahanesiyle zıvanadan çıktığı bir süreçte, meclis bekçilere silah yetkisi veren yasa tasarısı ile açıldı. Ardından bir oldubitti ile daha yargı süreci devam eden üç vekilin vekillikleri tüm protestolara rağmen düşürüldü. İktidar, yeni normalinin eskisinin ağırlaştırılmış bir hali olduğunu göstermiş oldu. Bu olay ve sonrasında yaşanan gelişmeler, iktidarın HDP’ye ve HDP seçmeninin iradesine bir saldırısı olarak okundu. CHP yönetimi sadece Enis Berberoğlu’nun adını anıp HDP’li milletvekillerini yok sayarak bu okumaya kolaylık sağlamış oldu. Bu okumadaki temel eksiklik, iktidarın saldırısının arkasında yatan bütünsel planı okuyamamaktır. Bu çeşit saldırıların HDP tabanını yıldıramayacağını en fazla iktidarın kendisi bilmektedir. Bu ve benzeri saldırıları salt Kürt halkına karşı bir hamle gibi görmek ve onunla sınırlamak, saldırı karşısında HDP ile dayanışma temelinde yan yana gelmek büyük eksiklik olacaktır. İktidar uzun bir süreden beridir HDP’yi hedef alan saldırılarla HDP üzerinden ülkeyi dizayn etmek istemektedir. Saldırı altına alınan HDP değil ülke halklarının geleceğidir. Dayanışma değil ortak mücadele esas alınmalıdır. HDP’yi sahiplenmek, halkların geleceğini sahiplenmektir.
18 yıllık iktidarında meşruiyetini, sürekli yinelenen ve sonuncularını hile ile kazandığı seçimlere dayandıran iktidar, son seçimlerde bunun artık mümkün olmadığını görmüş bulunmaktadır. Son yayımlanan anketler, iktidar için seçimin artık kazanılması nerdeyse imkânsız hale geldiğini göstermektedir. Saray, kazanacağı bir seçimi garantiye almak, olmuyorsa seçime ihtiyaç duymadan ayakta kalabilmek adına ülke siyasetinin kilit partisine saldırmaktadır. Bu yöntemle HDP’yi yalnızlaştırmaktan ötesini hedeflemekte, HDP ile yan yana gelecek güçleri ondan uzaklaştırarak kendi karşısındaki muhalefeti parçalamakta ve yalnızlaştırmaktadır. Aynı zamanda HDP’ye yönelen saldırılar karşında muhalefetin sessiz kalarak verdiği kısmi onaya yaslanarak tüm ülkeyi hedef alan baskı yasalarını devreye koymakta, kendi kalıcılığını garanti altına almak istemektedir. Bunun en somut örneği, HDP’li belediyelere kayyum atanmasının Türkiye’deki karşılığı olarak CHP belediyelerinin neredeyse temel yetilerinin ortadan kaldırılması, bu belediyelerin salgın sırasında bile ekmek dağıtamaz hale getirilmiş olmasıdır. CHP, HDP’den uzak durarak kendi ayağına sıkmakta, kendisine yönelecek saldırılara kapı aralamaktadır. Kürt halkına karşı düşmanlık, Türkiye yakasında işçi sınıfına düşmanlık kimliğine bürünmekte, işçilerin kazanılmış haklarının ortadan kaldırılması, tüm direniş hareketlerinin devlet zoruyla engellenmesi olarak ortaya çıkmaktadır. HDP’yi bu saldırı karşısında yalnız bırakmak, halkları ve işçi sınıfını iktidar karşısında çaresiz bırakmaktır.
HDP’ye saldırı üzerinden ülkenin şekillendirmek istenmesi, doğallığında iktidarın saldırıları altındaki emek ve demokrasi güçlerine HDP ile yan yana gelmeyi dayatmaktadır. İktidarın ülke halklarına sunduğu tek gelecek; savaş, ağır baskı, artan yoksulluk, büyüyen işsizlik ve sefalettir. Bu karanlık sürecin bir şekilde sona ereceği naifliğine girip Saray rejiminin kendiliğinden yıkılmasını beklemek sadece daha beterine davetiye çıkarmak anlamına gelecektir. Seyirci kalmak, teslim olmaktır. Kör gidişe son vermek, halkların geleceğine sahip çıkmak için HDP savunulmalıdır. HDP’yi savunmak halkı savunmaktır.