Halkevleri, 6 Şubat depremlerinin 200. gününde Hatay’daki genel duruma ilişkin bir rapor yayınladı. Raporda ‘Sağlık hizmetleri tam kapasite verilemediği gibi yıkım ve yeniden inşa süreci halk sağlığı hiçe sayarak yürütülüyor’ denildi
Halkevleri, 6 Şubat depremlerinin 200. gününde Hatay’daki genel durumu, resmî açıklamalar, eylem planları ve uygulamalar karşısında kent halkının yaşadığı sorunlar ve acil ihtiyaçları ortaya koyan bir rapor yayımladı.
Rapor, Hatay’ın Defne ilçesine bağlı Aşağıokçular Mahallesi’nde kurulan Yaşam Merkezi’nde, Yaşam Meclisi üyelerinin katıldığı bir basın açıklaması ile kamuoyu ile paylaşıldı.
Açıklamayı okuyan Halkevleri Genel Başkan Yardımcısı Evrim Çakır “Kentin yeniden inşası ve yaşamın sürdürülmesi için ortak geleceğimize karar veren, kamu kaynaklarını kullanma ve gerektiğinde özel mülkleri kamulaştırma yetkisini elinden bulunduran, ve kamusal hizmetlerin sunumunu düzenleyen hükümet, mülki amirlikler ve belediyeler, kent halkının somut olarak ne halde olduğuna ilişkin yeterli bilgi sahibi olmadığı gibi bu bilgi eksikliğini gidermek üzere bir çaba içinde de değildir” dedi.
Çakır, bu raporun, kentin gerçekliğini, halkın yaşadığı sorunları ve acil ihtiyaçları kent halkının 200 gündür süren yaşamı yeniden inşa etme mücadelesi içinde açığa çıkan verilere dayanarak en dolaysız haliyle ortaya koymayı amaçladığını söyledi.
Raporda öne çıkan sorunlar şöyle:
- Kentin yeniden inşasına dair belirsizlikler ve maliyet kaygısı halkı ağır hasarlılar dahil depremde zarar gören binaları kendi imkânlarıyla onarıp eski evlerine taşınmaya yöneltiyor.
- Devlet kontrolündeki çadır ve konteynır kentlerde sosyalleşme ihtiyacı yok sayılıyor. İmkanlar halkın (kalabalık aile, engelli, yaşlı ve bakıma muhtaç kişiler gibi) özel ihtiyaçlarını gözeten bir planlama ile paylaştırılmıyor.
- Yönetmelikler ve halk sağlığı hiçe sayılarak hızlandırılan yıkım ve enkaz kaldırma çalışmaları nedeniyle sık sık kazalar yaşanıyor, asbest dahil zararlı kimyasallar içeren toz ve moloz kentte ciddi bir hava, toprak ve su kirliliği yaratarak halk sağlığını tehdit ediyor.
- Kentte altyapı sorunları sürüyor, sık sık su ve elektrik kesintileri yaşanıyor.
- Sağlık hizmetleri tam kapasite verilemediği gibi yıkım ve yeniden inşa süreci halk sağlığı hiçe sayarak yürütülüyor.
- Öğrenciler pandemi ve depremle birlikte üç yılın önemli bir bölümünü okuldan uzak geçirdi ancak okullarda telafi eğitimine yönelik gerekli hazırlıklar yapılmadı. 200 günlük süreçte okulların fiziki onarımı için adım atılmadı.
- Kadınlar deprem sürecinde ağır bir bakım emeği yüküyle karşılaştıkları gibi kadını koruyan mekanizmalar, sosyalleşme ve istihdam olanakları ortadan kalktı.
- Çocuklar çadırlara ve konteynırlara kapatıldı. Çocukların sağaltımına yönelik psikososyal destek çalışmaları ve sosyalleşme ortamlarının yaratılması için adım atılmadı.
Çakır, “Raporun ikinci temel amacı da deprem sonrası büyük toplumsal dayanışma seferberliği içinde açığa çıkan Yaşam Meclisleri deneyimine yaslanarak, kentteki temel sorunların tespiti, çözüme kavuşturulması ve kentin yeniden inşasında halkın söz, yetki ve karar sahibi olduğu bir pratiğin mümkün, etkili ve gerekli olduğunu ortaya koyan verileri kamuoyu ile paylaşmaktır” diye konuştu.
Rapor, depremin ilk gününden itibaren kentte sürdürülen dayanışma faaliyetlerine katılan, şubat ayında Sevgi Parkı’nda gönüllü çalışmaların organize edildiği Halkevleri Dayanışma ve Koordinasyon Noktası ve sonrasında parkta kalan depremzedeler tarafından kurulan Yaşam Meclisi çalışmalarını yürüten, daha sonra bu pratiği mahallelere taşıyarak Defne’nin Aşağıokçular, Yeşilpınar ve Harbiye mahallelerinde Yaşam Merkezleri kuran; Antakya, Defne, Samandağ, Altınözü, Yayladağı ve Belen’de yaklaşık 30 mahallede çalışma yürüten gönüllülerin 200 günlük gözlem, deneyim ve araştırmaları sonucu hazırlandı.
Barınma, sağlık, eğitim, çocuk ve kadın alanlarına yoğunlaşan raporu hazırlayan Halkevleri yönetici ve üyeleri, sağlık emekçileri, eğitim emekçileri, öğreticiler bu 200 günlük süreci halkla sürekli birebir temas halinde ve onlarla aynı yaşam koşullarını paylaşarak geçirdi.
Raporun sonuç bölümünde şu talep ve tespitlere yer veriliyor:
Geçim ve yaşam koşulları tahrip olmuş kent halkının barınma, sağlık, eğitim, ulaşım, elektrik, temiz kullanma ve içme suyu, sağlık beslenme, psikososyal destek gibi temel ihtiyaçları devlet tarafından nitelikli, parasız ve sürekliliği olan bir biçimde, kamusal bir hak olarak sağlanmalıdır.
Halk belirsizlik içinde kaderine terk edilmemeli, devlet kurumları tarafından sağlıklı ve eksiksiz biçimde bilgilendirilmeli, ihtiyaç ve sorunların tespitinde, yeniden inşa sürecinin yürütülmesi ve denetlenmesinde söz, yetki, karar sahibi olduğu mekanizmalar kurulmalıdır.
Hatay’ın sosyal, kültürel, ekolojik dokusunu tahrip eden politikalardan vazgeçilmeli, demografik yapıyı değiştirmeye; kültürel ve doğal mirası, yaşam ve tarım alanlarını rant projeleriyle ve siyasi hesaplarla tahrip etmeye yönelik adımlar durdurulmalıdır.
Hatay halkının sorunları 200. günde bütün yakıcılığı ile sürmekte, bu sorunlar çözülmeyi beklemekte, halk iradesinin sorunun ve çözümün belirlenmesinde ve yeniden inşa sürecinin yönetiminde en sağlıklı ve en gerçekçi adres olduğu görülmektedir.
Bu rapor görünmez kılınan ancak 200 gündür varlığını sürdüren hayati sorunların ve bunun nasıl çözülebileceğinin, yaşamın içinden somut verilerini sunarak hakikatin ortaya konması amacıyla hazırlanmıştır. Hakikat resmi söylemin değil halkın ve yaşamın hakikatidir!
HATAY