Oğlu Agit İpek’in cenazesi bir kutu içinde verilen ve Nisan ayından beri tutsak olan Halise Aksoy, ‘Benden çocuklarımın intikamı alınıyor’ dedi
HPG’li oğlu Agit İpek’in kemiklerinin bir kutu içerisinde kargoyla kendisine teslim edilmesiyle gündeme gelen ve Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında 28 Nisan’da tutuklanan Halise Aksoy, 6 Ekim’de görülen ilk duruşmada tahliye edilmedi.
Müvekkilini ziyarete giden avukat Zeynep Karayılan, Aksoy’un anlatımlarını aktardı.
Duruşma tarihini uzak verdiler
Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Eylem Akdağ‘a bilgi veren Karayılan, Aksoy hakkında tutukluluğa devam kararı verilmesinin “Kopyala yapıştır” gerekçelerle sürdürüldüğünü dile getirerek, “Normalde tutuklu dosyalarda bir buçuk ay sonrasına verilen duruşmalar, Halise anne de 12 Ocak’a ertelendi. Yani 3 ay sonrasına ertelendi. Bu kararın hiçbir hukuki dayanağı bulunmamaktadır” dedi.
‘Çocuklarımın intikamı alınıyor’
Yargılamanın başından bu yana “öç alma” duygusuyla gerçekleştiğinin altını çizen Karayılan, Aksoy’a oğlunun kemiklerinin kargoyla gönderilmesi sonrasında kamuoyunda tanındığını ve birçok kesimin de kendisine dayanışma ziyaretinde bulunduğunu hatırlattı. Aksoy’un da kendinden intikam alındığını düşündüğünü ifade eden Karayılan, “Dosya hakkında ne düşünüyorsun diye sorduğumda ‘Ben hiçbir şey yapmamışım, benden çocuklarımın intikamı alınıyor’ dedi. Yargılamanın başından itibaren ve hala da bunu söylüyor. İddia makamı iddianamesinde oğlunun durumundan bahsederek, aslında Halise anneye bu durumu gerekçe olarak göstermiş. ‘Oğlu da dağda öldürülmüş’ diyerek iltisaklı olduğunu iddia ediyor. Bu durum hiçbir şekilde hukuki çerçevede değerlendirilemez” diye konuştu.
Kürt olunca delile gerek yok!
Son zamanlarda gizli ve açık tanık beyanlarıyla birçok kişinin tutuklandığını hatırlatan Karayılan, “Tutuklama için somut delillerin olması gerekirken; konu Kürt olunca tamamen siyasi saiklerle ilk akla gelip, uygulanan koruma tedbiridir. Mahkemelerde buna katalog suç gibi kılıflar uydurarak, kararlar vermektedir. Müvekkilim ile birlikte birçok kişi bir tanığın beyanıyla tutuklandı. Bu tanık 3 gün boyunca ifade ve teşhis işleminde bulunduğunu söylüyor. 600 kişiyi 3 güne bölsek bu kişinin yemeden, içmeden, uyumadan saatte 8 kişi hakkında ifade ve teşhis işleminde bulunması gerekiyor. Bu da ceza hukuku tabiriyle hayatın olağan akışına ne kadar uygun ya da bu tanığın beyanları ne kadar güvenilir? Bu beyanlar da soruşturma makamları tarafından sanki çok mühim bir şeymiş gibi dosyalara sunuluyor” ifadelerini kullandı.
Alzheimer hastalığının başlangıcı olabilir
Aksoy’un sağlık durumunun gittikçe kötüye gittiğini söyleyen Karayılan, “6 aylık cezaevi sürecinde 5’den fazla revire çıkmış, 15 kez hastaneye çıkmış. Yine bir kere kalp rahatsızlığı ve nefes zorluğundan dolayı acile kaldırılmış. Bu raporların hepsini mahkemeye sunduk ancak dikkate alınmadı. Halise annenin bir beyin tomografisi çekilmiş. Bu beyin tomografisinde Halise annenin beyin hücrelerinin öldüğü görülüyor. Bu da aslında Alzheimer hastalığının başlangıcının bir belirtisidir” şeklinde konuştu.
Af yetkisi ayrımsız kullanılmalı
Hasta tutuksakların derhal bırakılması gerektiğini vurgulayan Karayılan, şunları söyledi: “Hasta olarak tutsak olması başlı başına bir işkence ve kötü muameleyken, hastaneye çıkarken çıplak aramaya, ağız içi aramalara maruz bırakılmaları, yine Halise anne gibi kelepçeyle muayene, aslında işkence ve kötü muamelenin yanında hasta tutsakların sağlığa erişim hakkını da engellemektedir. Adım atılmadığı sürece cezaevlerinde yaşamını yitirmeler artarak devam edecek. ATK raporlarının tek başına belirleyici bir kurum olmaktan çıkarılmalı. Cumhurbaşkanlığı ağır hasta tutuklulara yönelik af yetkisini ayrım gözetmeksizin kullanmalı yine uluslararası kurumlar hasta tutsaklarla ilgili gereken sorumlulukları yerine getirmelidir.”
Karayılan, Aksoy’un tutukluluk devam kararına da sağlık raporlarıyla birlikte itiraz ettiklerini de söyledi. Aksoy’un bir sonraki duruşması 12 Ocak 2024 tarihinde görülecek.
AMED