HTŞ’nin Halep operasyonu, NATO Genel Sekreteri Mark Rutte’nin Türkiye ziyareti ve İsrail-Lübnan arasındaki ateşkesin başlamasından hemen sonraki sürece denk geldi. Son gelişmeler savaşı yeniden başa sararken, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi kurucu unsur olmaya aday
Suriye’de 2011 yılında patlak veren savaş devam ediyor. “Çözüm” vaadiyle birçok uluslararası ve bölgesel gücün dahil olduğu savaşta bugüne kadar bir “iç istikrar” sağlanamadı. Türkiye’nin başını çektiği Heyet Tehrir el-Şam’ın (HTŞ) 8 yıl aradan sonra yeniden Halep’e girmesiyle savaş yeni bir aşamaya geçmiş oldu.
Gazze, Beyrut, Halep
Yıllardır süren çatışmalarda yüzbinlerce insan hayatını kaybetti, milyonlarca kişi de toprağını terk etmek zorunda kaldı. Suriye’nin neredeyse tümü yerle bir edildi. Bu çatışmalardan nasibini alan kentlerden biri de Ortadoğu’nun kadim kentlerinden biri olan Halep.
Suriye savaşının merkezinde yer alan Halep, ülkedeki savaşın kaderini değiştirebilecek bir öneme sahip. Ortadoğu’yu yeniden şekillendirmek isteyen ABD, İngiltere, İsrail ve NATO’ya bağlı güçler, Gazze ve Beyrut’tan sonra savaşın fitilini bu sefer Halep’te yaktı. Kent, yeni bir talan ile karşı karşıya.
Hedef İran’ın varlığı
Temel amaç ise, İran’ın Yemen’den başlayarak Akdeniz’e kadar ulaşan ve içerisine Irak, Suriye, Lübnan ve Filistin gibi yerleri alan siyasi ve askeri varlığını etkisiz hale getirmek. Olasılıklarda alt sıralarda yer alsa da bir diğer amaç ise Rusya’nın Ortadoğu’daki etki sahasını daraltmak hedefleniyor.
İran’ın Ortadoğu’daki askeri ve siyasi kazanımlarının başını, ABD tarafından 2020’de Bağdat’ta bir hava saldırısı sonucu öldürülen İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani çekiyordu. Süleymani’nin öldürülmesi, yeni dizaynın 4 yıl önce başladığına dair bir ipucu olarak öne çıkıyor.
El Nusra’dan HTŞ’ye
Savaşın başladığı yıllardan 2016’ya kadar Halep’te kalan El Nusra, birçok uluslararası gücün “terör örgütü” listesine girdi. El Nusra, daha sonra adını HTŞ olarak değiştirdi. 2016’da Rusya, İran ve Türkiye arasında varılan anlaşma ile Halep’ten İdlib’e kaydırılan HTŞ, yıllardır bu bölgede varlık gösteriyordu. HTŞ, daha sonra Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’de işgal ettiği Efrîn’den Girê Spî’ye kadar birçok yere de konumlandırıldı.
Operasyonun merkezi NATO mu?
Suriye’de cereyan eden yeni gelişmeler, NATO Genel Sekreteri Mark Rutte’nin 25 Kasım’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ziyaret etmesi ve 26 Kasım’da İsrail ve Lübnan arasındaki ateşkesin başlamasından sonra, yani 27 Kasım günü gerçekleşti. HTŞ, Lübnan’daki ateşkes başlar başlamaz harekete geçti. Söz konusu gelişmeler, Ortadoğu’da yeniden şekillendirilmek istenen planlardan bağımsız görünmüyor. Bu temelde operasyon merkezinin NATO olduğu ve sahadaki veriler ışığında Ankara’nın da dahil edildiği askeri gelişmelerin HTŞ’nin eli ile yürütüldüğü somutluk kazanıyor.
Rusya ve İran
İdlib’in güneyinde kimi kırsal yerleri alan HTŞ, daha sonra hiçbir direnç ile karşılaşmadan Halep kent merkezine kadar ilerledi. Bu durum, daha önce Suriye rejim güçleri ile birlikte hareket eden İran’a bağlı kimi güçler ve Rusya’nın da kenti terk ettiğini gösteriyor. Rusya’nın sessizliği dahil, tüm emareler Moskova’nın da yeni planlara “anlaşmalı” olarak hareket ettiğine işaret ediyor. Söz konusu anlaşma ve savaş ilişkileri, Rusya-NATO arasında Suriye’den başlayarak, Ukrayna’dan Libya’daki savaşa kadar birçok yere uzanıyor. Ayrıca HTŞ’nin hakim olduğu bir Halep, Rusya, İran ve Türkiye arasında varılan Astana, Soçi ve 2016’da yapılan Halep-İdlib değiş tokuşuna dair tüm anlaşmaları da ortadan kaldırdı.
Suriye’nin güneyine sıçrama olasılığı
Hegemon güçlerin arasındaki yeni güç dengesinin sınırlarının ne olacağı, yeni Suriye şekillenmesinin nereye evirileceği tartışılan konular arasında. Halep’teki yeni değişimin Suriye’nin güneyi dahil birçok yeri etkilemesi bekleniyor. Söz konusu gelişmeler, Suriye’nin parçalanmasından yeni güç dengelerinin oluşmasına kadar bölgeyi kökten değiştirecek gelişmelere gebe. Nitekim HTŞ’nin sadece Halep ile sınırlı kalmayacağı düşünülürken, İran’ın Suriye’de Halep dışında çekileceği yerlerde de büyük boşlukların oluşacağı öngörülüyor. Sahadaki gelişmeler doğrultusunda Hama ve Humus gibi yerlerinde hareketlenebileceği değerlendiriliyor.
Şêxmeqsûd
Son gelişmeler savaşı yeniden başa sarmasına neden olabilir. Bu durum Kürtler açısından da önemli. Kürtlerin Suriye’nin diğer dinamikleri ile birlikte yıllardır Kuzey ve Doğu Suriye’de oluşturduğu özerk yapı, uluslararası ve bölgesel güçlere entegre olmadığı için bugüne kadar hep tehlikelerle karşı karşıya kaldı. İlk nüveleri Halep’in Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê mahalleleri olan söz konusu özerk örgütlenme, ilk yıllarda olduğu gibi şimdi de radikal İslamcı grupların Halep’e girmesi ile sığınacak tek liman haline geldi. Her iki mahalleye de günlerdir on binlerce insan göç ediyor.
Yeni dengede HTŞ’nin Halep halkına yönelmesi halinde çatışma riski yüksek. Ancak Halep merkez ve çevresinde bulunan halk savunma güçlerinin, halkı savunmak temelinde bölgedeki varlığı Suriye halkına güvence veriyor. HTŞ’nin DAİŞ’i aratmayan uygulamaları devreye koyması ve halkı yerinden etmesi halinde, Suriye’deki savaşın farklı bir aşamaya geçeceği varsayılıyor.
Özerk yönetim ne yapar?
Halep’te ortaya çıkan durum, tüm bölgeyi büyük bir savaşın içine çekme olasılığı taşıyor. Kürtlerin her türlü saldırıya karşı varlıklarını koruması, hem askeri hem de siyasi anlamda aktör olarak görülmesine engel olamadı. Aksine güvenli yaşam alanları oluşturmak için bölgede DAİŞ ve türevi olan her türlü yapılanma ile mücadele eden özerk yönetim, yeni durumda da Suriye halklarına kapılarını açmış durumda. Demokratik bir Suriye’nin kurulması için stratejik bir siyaset ve halk ile birlikte saha hakimiyeti kurarak, ülkenin savaş ve kaostan kurtarılması için siyasi, askeri ve diplomatik hamleler geliştiriyor. Bu temelde Suriye’nin kurucu unsuru olmaya aday.
Haber: Nazım Daştan / MA