Tarım ve hayvancılığın bitirildiği, işsizliğin ve yoksulluğun en yüksek olduğu Hakkari ve coğrafyası madencilerin tehdidi altında. Şirketler, çinko için Hakkari’nin dağlarına çökmüş durumda
Dağlık alanları ve yeşil bitki örtüsüyle bilinen Hakkari ve çevresi maden rezervleri bakımından da oldukça zengin. Bu potansiyel hakkında şimdiye kadar bütünlüklü bir tespit çalışması yapılmış değil ancak 40 milyon ton ile dünyanın en büyük çinko yataklarından birinin Hakkari’de bulunduğu tahmin ediliyor. Bu yüzden son yıllarda özel şirket eliyle çinko ve kurşun üretimi faaliyetleri oldukça artmış durumda. Son verilere göre ülke genelinde 900 bin ton çinko üretiliyor ve bunun 100 bin tonu kentten çıkarılıyor.
Yeşil Gazete’den Şenol Balı’nın haberine göre kentin bu potansiyeli son yıllarda İranlı ve batılı şirketlerin ilgisini çekiyor. Birçok yabancı yatırımcı bölgeden ortaklar edinerek ya faaliyet yürütüyor ya da faaliyetlere başlamak için resmi prosedürü tamamlamak için çalışıyor.
100’ün üzerinde maden şirketi
Şu an kentte 110 maden şirketi bulunuyor ve bunların bir kısmı aktif olarak faaliyet yürütüyor. Kentte çıkarılan çinkonun neredeyse tamamının uzun süre Mersin Limanı üzerinden Çin’e gönderilirken, şimdilerde ulaşım maliyetlerinin artmasından dolayı karayoluyla İran’a satılıyor. Ham halinin tonunun 100-150 dolara ihraç edilen çinkonun işlenmiş hali ise 4000-5000 dolar dolaylarında satın alınıyor.
Çinko Hakkari’yi esir aldı
Hakkari’den 100 bin ton olmak toplam yılda ortalama %20 tenörlü yaklaşık 200 bin ton karbonatlı çinko cevheri üretiliyor. Bunun yanında 10 bin ton sülfürlü kurşun cevheri de bu yataklardan elde ediliyor. Ayrıca Hakkari çevresinde çinko ve kurşun gibi madenlerin yanı sıra, kükürtlü bileşikler ve jeotermal kaynaklar da bulunuyor.
Her dağda bir şirket
Hakkari için hazırlanan MTA raporlarında; yoğun krom, kurşun, çinko, bakır, titanyum, altın gibi madenler bulunduğu belirtiliyor. Kentte; 2020 Ağustos ayında 7 bin 186 hektar, geçen yıl Haziran’da 1817 hektar, bu yıl Mart ayında 1993,50 hektar, geçtiğimiz günlerde ise 2 bin 826 hektar doğal alan maden şirketlerine ihale edildi.
Hakkari’nin birçok dağında bir tesis kurulmuş durumda. Kurulan tesisler için alınan yoğun güvenlik önlemleri ise dikkati çekiyor, çoğunun yakında birer güvenlik noktası kurulu. Maden faaliyetlerinin yapıldığı birçok vadi de ‘güvenlik’ gerekçesiyle yasaklı bölge olarak ilan edilmiş durumda ya da sıkı bir kontrole tabii. Bu yüzden basın mensuplarının tesise girmek bir yana, uzaktan görüntü almaları bile engelleniyor.
Bitki örtüsü yok olmak üzere
Maden sahalarının faaliyetleri neticesinde bölgedeki bitki örtüsü ve su kaynakları büyük zarar görüyor. Faaliyetler sonucu ayrıştırılan ağır metaller toprağa, havaya ve suya karışıyor, bulunduğu yerlerde bitkisel üretimlerin ve meraların da kirlenmesine yol açıyor. Yine faaliyetler esnasında dere yatakları tahrip ediliyor, ulaşımı sağlamak uğruna çoğu ormanlık olan alanlarda yol açma çalışması yapılıyor; yüzlerce ağaç ve endemik bitki türleri yok ediliyor. Bu durum, orada yaşayan hayvanların da bölgeyi terk etmesine neden oluyor. Firmaların önemli bölümünün ise Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporu yok, buna gerek görülmemiş.
Dağlar talan ediliyor
Kentte bulunan ocakların en büyüklerinden olan Sedex Resources Şirketi tarafından Kavaklı Köyü’nde yapılan kazı çalışmaları; çalışma alanının dışına çıktığı ve doğal ortamı tahrip ettiği gerekçesiyle dava konusu olmuştu. Köylüler 2021 yılında şirketin faaliyetlerinin durdurulması için yargı yoluna gitti.
Köylüler adına davayı yürüten avukat Sefer Kurt, maden şirketleri dağlarda gelişigüzel kazılar yaptığını belirterek, köylülerin artık hayvancılıkla uğraşamaz bir duruma geldiklerine dikkat çekti.
Kurt, “Maden şirketleri, gelişigüzel bir şekilde dağların tamamını telef ediyor. Irmakla yol arasında bir sürü yaşı yüzyılı geçmiş ceviz ağaçları ve üzüm bağları vardı yakın geçmişe kadar. Şirkete ait araçlar oradan daha rahat geçsin diye o ağaçlar ve bağlar yok edilerek dümdüz bir yola çevrildi. ”
İran’a ihraç ediliyor
Hakkari’den çıkarılan madenler asıl olarak İran’a ihraç ediliyor. Bu ülkede işlendikten sonra da yine Türkiye’ye satılıyor. Yani ucuza satılan hammadde o ülkeye artı değer ve maddi kazanç sağlıyor. İran’a tonu 100-140 dolardan hammadde ihraç edildikten sonra, mamul madde 3500-4000 dolara ithal ediliyor.
HABER MERKEZİ