Cenazesi bir torbada babasına teslim edilen Hakan Arslan’ı çizen İtalyan karikatürist Gianluca Constantini konuştu: Adeta yaşayan bir fotoğraftı. Son derece hareketli, trajik ama aynı zamanda şiddetliydi
Diyarbakır’ın Sur ilçesinde 2 Aralık 2015’te ilan edilen sokağa çıkma yasağı sürecinde yaşanan çatışmalarda yaşamını yitiren Hakan Arslan’ın kemikleri çatışmalardan 7 yıl aradan sonra 29 Ağustos’ta babası Ali Rıza Arslan’a bir torba içerisinde teslim edildi. Arslan’ın cenazesi Erzurum’a götürülerek Karayazı ilçesine bağlı Çavuş köyünde defnedildi. İtalyan aktivist ve karikatürist Gianluca Costantini, Arslan’ın babasını ve Arslan’ın kemiklerinin içinde yer aldığı torbayı kendisine gönderilen İstanbul’dan bir sokak fotoğrafının üzerine dijital olarak çizdi.
Costantini, karikatürünü sosyal medyada, “Türkiye’nin güneydoğusundaki Diyarbakır ilindeki bir mahkeme, Hakan Arslan’ın kentte askeri operasyon sırasında hayatını kaybetmesinden yaklaşık yedi yıl sonra cenazesini plastik bir torba içinde ailesine törensiz bir şekilde iade etti” notuyla paylaştı.
MA’dan Gözde Çağrı Özköse’ye konuşan İtalyan karikatürist ve aktivist Gianluca Constantini, “O adamın elinde oğlunun kemikleri vardı! O adamın elindeki torbada oğlu vardı” ifadelerini kullandı.
Sokak eylemleri ve sanat
Yaklaşık 15 yıl önce işinden ayrılıp sanata yönelen Constantini, kendisini bu yola iten hikayesini şu şekilde ifade anlattı: “Bir noktada gerçeklerle etkileşime giren bir sanat yapmam gerektiğini hissettim. Gerçeğe ses verecek türde bir sanat. Bu kararın ardından Arap Baharı, Occupy Wall Street, Hong Kong protestoları gibi büyük sokak olaylarını ele almaya başladım. Bu süreçte Gezi eylemleri ve 2015 sonrasında sokağa çıkma yasakları sürecinde yaşanan hak ihlallerini de çizdim. Buradan yol beni bireysel hikayelere ve ifade özgürlüğü ihlallerine götürdü.”
Türkiye’ye 2015 yılından sonra belirli aralıklarla gelip gittiğini ve bu süreçte Kürtleri tanıdığını ve Kürt sorununu araştırdığını dile getiren Constantini, “Bu tanışıklık üzerine Avrupa’da Kürt sorunu üzerine çalışan çeşitli kurumlarla iş birliği içinde çalıştım. Kürt sanatçı ve gazeteci Zehra Doğan’ın serbest bırakılmasına yönelik çağrı anlamında çizimler yaptım. Cizre’de 2016 yılında yaşanan katliamlardan sonra ise bu konu üzerine odağım iyice yoğunlaştı” ifadelerini kullandı.
Türkiye tarafından sansürlendi
Kürt sorununa yoğunlaşmasının artması üzerine Türkiye tarafından “terör” ile suçlandığını ve ülkeye girişinin yasaklandığını sözlerine ekleyen Constantini, “Türkiye’de 2016 yılında yaşanan darbe girişiminin birkaç gün sonrasında web sayfam Türkiye tarafından sansürlendi. Buna sebep gösterilen çizimim Erdoğan’ın yüzünde kanlı bir Türk bayrağı resmedilmiş olan bir portresiydi. Ama gerçek sebep Gezi eylemleri ve Kürt sorunu üzerine çalışmış olmam ve çalışmalarımın Twitter üzerinden geniş kitlelere yayılmış olmasıydı. Cizre’ye o dönemde kendim gitmemiş olsam da oradan pek çok aktivist bana bilgi ve fotoğraf gönderiyordu ve bu da orada yaşanan vahşeti ve şiddeti son derece çıplak bir şekilde görmeye yetiyordu. O zaman orada yaşanan şeyler korkunçtu” belirlemesinde bulundu.
‘Trajik ama aynı zamanda şiddetliydi’
Hakan Arslan’ın babasının elindeki çuvalla oğlunun kemiklerini taşıdığı fotoğrafı görür görmez bu konu hakkında bir şey yapması gerektiğini düşündüğünü ifade eden Constantini, “Adeta yaşayan bir fotoğraftı. Son derece hareketli, trajik ama aynı zamanda şiddetliydi. O adamın elinde oğlunun kemikleri vardı! O adamın elindeki torbada oğlu vardı” dedi.
İtalya’da Türkiye’de olan bitene dair bilgi sahibi olunması adına çalışan çok sayıda kuruluş ve aktivist olduğunu, ama bu kurumlar ve kişiler tarafından duyurulmaya çalışılan hak ihlallerinin ana akım medyaya yansımadığını ifade eden Constantini, sözlerini şu şekilde tamamladı: “Türk hükümetinin tüm temel insan haklarını ihlal ettiğini ve demokrasiye değil diktatörlüğe doğru evrildiğini düşünüyorum. Türkiye’de yaşananlardan ve iktidarın tutumundan dolayı endişeliyim.”