Hacıhüsrev’de yurttaşlar sokaklarda kalıyor: ‘AKP ve Polat İnşaat’ın rant ve talanı için evlerimiz yıkıldı. İki aydır sokakta yaşıyoruz. AKP, bizi değil zengini koruyor. Sonuna kadar mücadele edeceğiz’
Yadigar Aygün
6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile “Riskli alan” ilan edilen Beyoğlu’nda bulunan Hacıhüsrev Mahallesi, daha sonra Polat Holding Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Polat’ın “Piyalepaşa Projesi” için yıkılmaya başlandı. Mahalleli, hem bu kararı, hem de projenin imar planlarını yargıya taşıdı. Farklı mahkemelerden “Yürütmeyi durdurma kararı” olmasına rağmen 23 Ağustos 2022 tarihinde yurttaşlara tebligat gelmeden çevik kuvvet ve kaymakamlık ekipleri kapılara dayandı. Sabah saatlerinde bölgeye giden polis, mahalleyi abluka altına alırken ekipler, yurttaşların yaşadığı binaların bir saat içerisinde boşaltılmasını istedi. Evlerine mühür vurulan yurttaşların çoğu, eşyalarını depolara kaldırarak, gidecek yerleri olmadığı için komşularına yerleşmişti. Bazı yurttaşlar ise sokakta yaşamaya başlamıştı. Yurttaşların tüm itirazlarına rağmen birçok ev yıkılırken, yıkım hala sürüyor.
Sokakta kaldılar
Sivas’tan 30 yıl önce yaşadığı ekonomik sıkıntılar nedeniyle İstanbul’a gelen mahalle sakini Yurdagül Kılıç, evsiz kaldığını gözleri dolarak anlattı. İki aydır çok zor şartlar altında yaşadığının altını çizen Kılıç, AKP’nin yoksul yurttaşların yanında olmak yerine zenginlerin yanında olduğunu söyledi. Kılıç, yaşadıkları zorlukları şu sözlerle anlattı: “Görümcemin evinde kalıyoruz. 12 kişi aynı evde yaşıyoruz. Eşyalarım 5 ayrı yerde parça parça bıraktık. Çocuklarımın psikolojileri bozuldu. 3 Ağustos’tan beri sokaktayız. Evimiz mühürlenerek bizi dışarı attılar. Sokakta kaldık. Komşularımız yardım etti. Şu an çok kötü durumdayız.” Haksızlığa uğradıklarını belirten Kılıç, “Bizim zaten durumumuz olsa burada durmayız. Biz burada yıllarca farelerle, inşaatların arasında yaşadık. Yeri geldi yılan bile gördük. Zar zor yaşamaya çalışıyorduk ama bizi burada yaşatmadılar. 30 senedir bu mahalledeyiz. Köyde iş olmadığı için buraya geldik. Kendi imkanlarımız ile bu evleri yaptık. Hakkımız gasp edildi. Şu an çok perişanız. 2 aydır doğru düzgün hiç uyumadık. Yeri geldi haftada bir kez banyo yaptık. Yeri geldi sokakta ateş yakıp oturduk. Bizim yanımızda kimse olmadı. AKP bizi değil zengini koruyor. Asgari ücretle geçiniyoruz. Kiraya gitsek 5 bin TL. Bu kirayı nasıl ödeyelim” dedi.
Tedavileri yarım kaldı
Kanser hastası Buket Kılıçkaya da, zorla evinden çıkarıldığını belirterek, Polat İnşaat ve hükümet yetkililerin hiçbir şekilde kendilerine bilgi vermediğini söyledi. Kanser hastası olan Kılıçkaya, iki aydır tedavilerinin aksadığına dikkati çekerek, “İki aydır sokaktayız. Çocuklarımız iki aydır okula gitmiyor. İki çocuğumla sokakta yaşamaya çalışıyorum. Bizi sokağa attılar. Hiçbir imza atmadık. İmzalamadan kepçeyi evimize dayadılar. Yıkım kararı gelmeden evimizi yıktılar. Eşim asgari ücret ile çalışıyor. Bir göz odayı bana çok gördüler. Benim eşim şeker hastası. Ben kanser hastasıyım. Tedavi görüyorum. Tedavilerim yarıda kaldı. Ayakta zar zor duruyorum. Şimdi görümcemin evine sığındım. Asgari ücret geçindiğimiz için kiraya da gidemiyorum. Adnan Polat, evlerimize el koydu. Bize hiçbir cevap vermediler. Bizi yanıltamaya çalıştılar” diye konuştu.
Vazgeçmeyecekler
Tek mal varlığının evi olduğunu vurgulayan Kılıçkaya, davasının devam ettiğini söyledi. Evinin yıkılmasına karşı sonuna kadar direneceğini vurgulayan Kılıçkaya, “AKP, yoksuldan garibandan evlerini alıp zengine vermek istiyor. Zaten garibanların yaşadığı bir yer bu mahalle. Param olsa burada benim ne işim var? Tozun toprağın içinde iki aydır yaşıyoruz. Yasalar da hep zenginlerin yanında. Garibanın arkasında duran mı var? İki aydır sokakta yatıyoruz. Bakanların biri gelip bana dedi mi ne yedin ne içtin diye sordu mu? Oy toplamaya gelince mahalleye geliyorlar. Bir anda bizi kapı dışarı attılar. Elimizden tutan yok. Yetkili makamlara gidiyoruz kapılar bize duvar oluyor. Kış geliyor biz ne yapacağız? Tek varlığım bu evdi. Gelip, 5 dakika da yıktılar. Bizi böyle mağdur ettiler. Yardım istiyoruz. Sonuna kadar direneceğim” dedi.
Yıkım kararı yok
Yıkılan evinin üzerinde dururken karşılaştığımız Çetin Kurt da, evlerinden zorla çıkarıldığını söyledi. Yıkım kararı olmamasına rağmen evininin yıkıldığını belirten Kurt, “22 Ağustos’ta tahliye edildik. Polis zoruyla buradaki evlerin hepsi mühürlendi. O zamandan beri hiçbir kamu kuruluşundan yetkili olan Polat İnşaattan hiçbir şekilde randevu alıp görüşemedik. Tamamen, alakasız konuşmalar ve fiyatlar aldık. Hiçbir yıkım izni ve yıkım belgesi olmadan evimiz yıkıldı. Mağduruz. Şu an yıkılan evimin üzerindeyim. Çocukluğum geçtiği ev. Bu büyük bir acı. Babamdan kalan ata evimizdi. Yıkılan evime öylece bakıyorum. Biz buradan tahliye ediliyorsak birer tane ev konut gösterilmesini istedik ama burada bize o yardım yapılmadı. Burası Kentsel Dönüşüm olsa burada evimin bir karşılığının olması lazım bize bu sunulmadı. Riskli binaysa güvenli binaya geçmemizin sunulması lazımdı o da sunulmadı. Bize hiçbir şekilde alternatif sunulmadı. Alternatifsiz bir şekilde evlerimiz mühürlendi. Zorla çıkarıldık. Kiraya gitmeye çalıştık ama İstanbul şartlarında çok zorlanıyoruz” dedi.
AKP rant peşinde
Hacıhüsrev Mahallesi’nde dava süreci devam etmesine rağmen evi zorla yıkılan Ferhat Çeliker ise AKP’nin seçimlerden önce rant ve talan projelerini gerçekleştirmek istediğini söyledi. Rant ve talan politikalarına karşı sonuna kadar mücadele edeceklerini vurgulayan Çeliker, “Bizi evlerimizden zorla tahliye ettiler. 20 haneye 7 otobüs çevik kuvvet getirdiler. Evlerimizden olduk. Bugün geldiğimiz noktada artık acımasızlığın son halini görüyoruz. Ellerinde herhangi, bir yıkım kararı olmadan sözde görevliler polis eşliğinde mahalleye dalarak bütün evleri yıkmaya başladılar. Seçimi kaybetme ihmali birilerini korkuttu. Birileri düğmeye bastı ve seçim öncesi ne kazanırsak diyerek İstanbul’un dört bir yanında yıkımlar başladı. Davalar olmasına rağmen bunlar gelişti dava sürecinde beklenmediğimiz bir yıkımla karşılaştık yıkılan evlerin davaları hala devam ediyor. Sonuna kadar mücadele edeceğiz” diye konuştu.
Her yerde Polat var!
İki aydır sokakta yaşadığının altını çizen Fatma Eren de, evinin yıkıldığını söyledi. AKP’nin ve yetkililerin mahalle sakinlerinin değil Polat İnşaat’ın yanında olduğunu söyleyen kanser hastası Eren, bu süreçte psikolojisinin bozulduğunu belirtti. Yetkililere seslenen Eren, “Bizim çocuklarımız korkuyor. Nereye gittiysek Polat, hakkınızı verecek dediler Polat hakkımızı vermedi. Polat bizi içeriye bile almıyor. Muhatap almıyor. Şu an geldi yıkımı yaptırdı. Bizi dışarıda kaldık. Yetkililere sesleniyorum, Cumhurbaşkanına sesleniyorum, halimizi gelin görün. Milletvekilleri oturuyor Meclis’te. İki aydır biz burada perişanız gelip bizim durumumuzu görün. İnsanlar, ekmeksiz, susuz kaldı. Çocuklar okula gidemedi. Biz de Türkiye yurttaşıyız. Biz yabancı değiliz. Kanser hastasıyım. Sokakta kaldım. Bizi kandırdılar. Kış geldi çadırda yok. Biz nerede kalacağız. Bir çadır olsa çadırda kalacağım. Evimi Polat’a verdiler. Ben vermedim. Kim evimi verdi bilmiyorum. Polat’ın parası çok bizim paramız yok. Devlet, Polat’ın arkasında. Bize bir ev parası versin. Polat efendi 1+1 evi 10 trilyona satıyor. Biz fazla bir şey istemiyoruz hakkımız olanı istiyoruz” diye belirtti.