Alevilerin kutsal mekanlarından Munzur Gözelerinde dozerler ile süren çalışma hala devam ediyor. Munzur Çevre Derneği ise ‘Kayyumun kıldığı fetih namazı ile doğalarını tahrip etme mantığı aynı’ diyor
Dersim’in Ovacık ilçesinde bulunan ve Aleviler için kutsal olan Munzur Gözelerinde 5 Ağustos tarihinde “çevre düzenlemesi” adı altında başlatılan çalışmalar sürüyor. Bölge sakinleri, belediyeler ve sivil toplum örgütlerinin tepkilerine rağmen sürdürülen çalışmalarda, Tunceli Valiliği’nin açıklamalarının akside iş makineleri de kullanıldı.
MA’dan Ayşe Sürme’ye konuşan Munzur Çevre Derneği Dersim Temsilcisi Özkan Arslan, gözelerdeki çalışmaların durdurulmasını ve kutsal yerlerin yok edilmesinden vazgeçilmesini istedi.
İnanç merkezinden elinizi çekin
Peyzaj çalışmalarında gözelerin tahrip edildiğine dikkati çeken Arslan, “Gözelere hiçbir elin değmemesi gerekiyor. Eğer burası kutsal bir yerse, orada ne olacağına halkımızın karar vermesi gerekiyor. Devlet hiçbir kesimin inanç yerine gidip, ‘ben burayı ticarete açacağım, piknik yeri yapacağım’ demiyor. Fakat mesele Dersim toplumunun inancı olunca dokunma gereği duyuyor. Munzur Gözeleri sadece bizim inancımız açısından değil birçok inanç açısından kutsaldır. Piknik alanı yapılacak diye kutsal yerlerimiz yok edilmez” diye konuştu.
Doğasına uygun değil
“Kars Belediyesine kayyım olarak atanan valilinin kapı önünde fetih namazı kılmasıyla burada doğamıza yapılan tahribatın mantığı aynıdır” diyen Arslan, birçok alanın yok edildiğini ve ranta açıldığını kaydetti. Bir hafta önce gözelerde olduğunu ve burada bir takım gözlemlerde bulunduğunu aktaran Arslan, “Şu an peyzaj çalışmaları sürüyor. İki gözenin olduğu yerde iş makinaları çalıştırılmış. Tamamen gözelerin doğasına uymayan, alanın her tarafı tahta ve demirlerle doldurulmuş. Orada iş makinalarının çalıştırılma sonucunda akan suyun kuruma durumu var. Öyle bir peyzaj çalışması yapılmış altı ayda kışa dayanamaz. Tamamen bir rant projesi olduğu ortada” ifadelerini kullandı.
Hacı Bektaş’tan Dersime kuşatma
Buradaki çalışmaları kentteki doğa talanının bir başlangıcı olarak gördüklerini ifade eden Arslan, bu başlangıcın ise en kutsal yerden başlatıldığına dikkat çekti. Maden projelerinin de gündemde olduğunu söyleyen Arslan, “Devlet Hacı Bektaş’tan Karadeniz’e ve Dersim’e kadar birçok alana el atmış. Bunun karşısında köylüler yaşam alanına sahip çıkıyor. Herkes sokaklara dökülmüş doğasına sahip çıkıyor. Böyle bir mücadele gerçekliği de var. Bizler 1938’de sürüldüğümüzde tekrardan geri dönmüştük. Şimdi öyle bir zamana girdik ki doğamız da kuşatma altında. Belki bir daha dönemeyeceğimiz bir doğa var. Bunu ‘doğayı kuşatarak yok etme projesi’ olarak görüyoruz” diye konuştu.
HABER MERKEZİ