Ekonominin kanunları var. Örneğin “maksimum tekel, maksimum kâr demektir”. Bir AKP’li “hıyar üreticisi” olsun. Ülkedeki yüz bin hıyar üreticisini iflas ettirsin ve memleket çapında bir “hıyar tekeli” kursun. Tek başına “hıyar” üretsin.
Ne olur? Vatandaş cacık yapacak, salata yapacak, hıyar yiyecek…
O AKP’li hıyarı maksimum kârla satar. Elbette onun da bir sınırı vardır. Bir emekli maaşının taş çatlasa belli bir miktarıyla hıyar satın alabilir. Bu AKP’li hıyar fiyatını o emeklinin alamayacağı düzeye çıkarttığında o emekliye “sıfır hıyar” satar.
O nedenle maksimum kâr, hıyar emeklinin satın alabileceği “maksimum fiyat”tan satıldığında elde edilir. Ama elde edilir. “Hıyar tekeli” vatandaşı hıyar yerine koyduğunda bal gibi o AKP’li maksimum kâr elde eder. Medya dediğimizin hıyar tekelinden ekonomik açıdan farkı yoktur.
Ama sosyal psikoloji açısından farkı vardır. Şöyle: Medyada “tam tekel”, aslında “tek gazete, tek dergi ve tek TV” demektir. Vatandaş ise farklı farklıdır. Kimisi AKP’lidir, kimisi CHP’li, bir başkası HDP’li, ötekisi MHP’li, bazıları da Perinçek’in partisindendir. Vatandaş türlü türlüdür. Türkü vardır, Kürdü vardır, bir başkası Ermeni, ötekisi Çerkes’dir, Boşnak’ı, Rum’u daha nicesi vardır.
Siz buna bir de Sünni ile Alevi’yi ekleyin. AKP’linin hıyar tekeli piyasaya fahiş fiyatla hıyar sürdüğünde, siz o hıyarın “AKP hıyarı” olduğunu elbette anlayamazsınız. Hıyarı her kim yiyorsa, o hıyardan aşağı yukarı aynı tadı alır.
Tüketici ile hıyar arasındaki münasebet (tazelik, lezzet, cins hesaba katılmazsa) hıyarın kendisiyle ilgili değildir. Hıyarın fiyatı ile ilgilidir. Vatandaş hıyarı “sevemediği” için değil, olsa olsa parası yetmediği için alamaz hale gelebilir. Ama medya böyle değildir.
Örneğin şu anda yayınlanan Cumhuriyet Gazetesi’ni Aydın Engin’e bedava verseniz almaz. Caydırıcılık fiyattan dolayı değildir.
Siz neden olduğunu sanırım artık anladınız. Şahin Alpay’a bir Aydınlık artı yüz cilt de Mao Zedung serisi verseniz, adamcağız cin çarpmışa döner. Ergun Babahan üste ekstra maaş verseler Sabah Gazetesi’ni satın almaz. Vatandaş da onlar gibidir. Vatandaş hıyarı canı çektiğinde alır. Ama gazeteyi gazete olduğu için değil, içinde ne var diye alır. O içindekini beğenmediğinde neden alsın? Şimdi önümüzdeki soru şudur: “Tek adam” vatandaş açısından “hıyar” gibi mi algılanır, yoksa “gazete” gibi mi? Türk gerçekliğinin temel sorusu budur.
Aslında hıyar da, gazete haberi de bir ihtiyaçtır. “Tek adam” ihtiyaç mıdır? Değildir. Neden derseniz? Ben size şöyle diyebilirim: Çünkü “tek adam” hıyar da değildir, haber de değildir. “Hıyar” olmadığı çok açıktır. Ayrıca izaha gerek yoktur.
Şimdi ben size örneğin “Tek Adam”ın “hıyar” olmadığını ispat etmeye kalkışsam, hıyar bir sebzedir, şu sıralar fiyatı fırlamıştır, tanzim satış tezgahında zararına satılmaktadır, rengi yeşildir, ufağı da vardır, irisi de vardır, kimi kabak tadındadır, içindeki çekirdekleri kurutup kavursanız, mis gibi kabak çekirdiğine benzer bir ürün bile elde edebilirsiniz, ama kimisinin de çiçeği burnundadır, çıtır çıtırdır, o nedenle “tek adamla” hıyarı “mukayese etmek mümkün değildir” desem, siz bana “delinin zoruna bak” dersiniz.
O halde konuyu kapatalım: Tek adam kesinlikle hıyar değildir. Nokta. İyi de “haber” midir? Şu sıralar hıyar haberdir, ama “tek adam” haber değildir. Daha doğrusu “artık haber” değildir. Nedeni açık. Her gün “konuşan” tek adamın “aaaa, yine konuştu” diye haber yapılması imkansızdır.
Tek adam asla hıyar olamaz, ama ne zaman haber olur? “Aaaaa, artık konuşamıyor” dediğiniz zaman. Neyse bir anımı anlatayım.
Moskova’dayız. SBKP MK üyesi Panamoryev’le görüşeceğiz. Adam kapıdan girdi. Ayakta karşıladık. Yanımda Sovyet tercüman. Kulağıma eğildi. Türkçe olarak “adam 90 yaşında ama hıyar gibi” deyiverdi. Neye uğradığımı şaşırdım. İçime şüphe düştü. “Acaba dedim, bu kerata KGB ajanı da, beni mi denemeye kalktı?” Bu şüpheyle “ağzını topla, terbiyeli ol” diye tercümanı tersledim. Adamcağız şaşırdı kaldı.
Sonra işin aslı ortaya çıktı. Türcüman “agurets” ile “agurçik” sözcüklerini karıştırmış, “agurets” bildiğimiz hıyar, ama bizde “çiçeği burnunda” anlamına gelen “agurçik”i, yani “taze hıyarcık” anlamına gelen sempatik kelimeyi bildiğimiz bayat “hıyar” diye dillendirmiş.
“Adam doksanında, ama hala çiçeği burnunda bir taze hıyar gibi” demek istemiş. Ben de zaten bu yazıda “hıyar” sözcüğünü herhangi kötü bir niyetle kullanmadım. Aslında bu yazıyı açlık grevindeki kardeşlerim okusunlar da gülsünler diye yazdım.