Yüzlerce işçi, Kıbrıs-Güzelyurt’ta aç, susuz ve insanlık dışı koşullar altında tutuluyor. Pasaportlarına el konan işçiler, adeta köle pazarında satılıyor
Kıbrıs Güzelyurt’taki milyon euroların döndüğü bu kölelik sektörü, acentelerin savaş alanı haline gelmiş durumda. Herhangi bir yasa yok. Çalışma Bakanlığı’nın bu işin neresinde olduğu bilinmiyor.
Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı’na bağlı Cypfruvex adına, Ticaret Odası üzerinden Çalışma Bakanlığı onayıyla ve “Danışmanlık” adı altında hizmet veren acenteler aracılığıyla getirilen yüzlerce işçi, Kıbrıs-Güzelyurt’ta aç, susuz ve insanlık dışı koşullar altında tutuluyor.
Özgür Gazetekıbrıs’tan Pınar Barut’un haberinde şunlar kaydedildi: “Hepsi, suyun, elektriğin, hijyenin, tuvalet ve banyonun olmadığı bir köle kampında, pislik içinde, işsiz, parasız hayatta kalmaya çalışıyor. Aylardır kimse yanlarına uğramıyor… Para yok, iş yok! Güzelyurt’ta karşılaştığımız manzara bizi dehşete düşürdü. Konuştuğumuz işçiler ise aylardır bu koşullarda yaşadıklarını belirtiyor.”
Tuvalet ve banyo yok
İşçiler mikrofonlara şunları söylüyorlar. “Ben 2 ay 10 gün önce geldim ve sadece bir ay çalıştım. Burada kendi paramızla pirinç ve tavuk alıp yiyoruz”
Bir diğer işçi ise buraya getirilme amaçlarını da söylüyor: “5 aydır buradayız, Cypfruvex için portakal toplama geldik. 3 ay çalıştık, 2 maaş aldık, son maaşımızı almadık, son 2 aydır da çalışmıyoruz. Burada 60 kişi var…” Bir işçi, iş için geldiklerini kaydediyor: “Hepimizin su, tuvalet, çevresel ve diğer problemleri geldiğimiz günden beri var. Hijyen yok, yemek yok, buraya kimse uğramıyor aylardır. Biz 700 kişilik bir grup olarak farklı tarihlerde geldik. Bu kampta da 42 kişiyiz…”
Haberde “İş Yasası’na göre Çalışma Bakanlığı dışında hiç kimsenin, kurum ve kuruluşun işçi getirmeye yetkisi ve hakkı yok. Ancak bu kölelik düzeni tam da Bakanlık ve devlet eliyle kuruldu! Çalışma Bakanlığı bu kölelik sisteminin baş aktörü! Danışmanlık adı altında ülkeye işçi getiren acenteler arasında da müthiş bir çıkar savaşı var. Milyon euroların döndüğü bu kölelik sektörü, acentelerin savaş alanı gibi. Herhangi bir yasaları yok. Siyaset ve hükümet kanadıyla bağlantıları da sağlam! Adeta çeteleşmiş ve mafyalaşmış bir ağ ve bu çetenin içinde hükümetten, Bakanlıklardan, polisten, Muhacaret’ten de birçok kişi var. Yani bu milyon eurolar birkaç paydaş tarafından bölüşülüyor” deniyor.
Pasaportları alınıyor
İşçiler “Pasaportlarımız aracılarda ve Cyprfruvex’de” diyor. İşçilerden biri şöyle anlatıyor, isim veriyor: “Bizi Bangladeş’ten Mustafa ve Cihangir getirdi. 8 bin euro verdim gelmek için. Buradaki herkes aynı parayı verdi. Biz bu ülkeye gelmek için toplamda neredeyse 500 milyon TL verdik. Buraya geldik ancak şu anda birçok problemimiz var. Hiç kimseden hiçbir haber yok. Ben iki ay maaş alabildim, toplam 5 aydır buradayım. İlk ay 24 bin TL maaş verdiler, ikinci ay sadece 7 bin TL verdiler. Sadece ilk ay maaş aldık. Hepimiz burada çok acı çekiyoruz. Hepimizin su, tuvalet çevresel ve diğer problemleri geldiğimiz günden beri var.”
Şu sorular soruldu: “Cevaplanması gereken birçok soru var; Hangi acente adına çalışıyorlar? Cypfruvex sezon bittiği halde 176 işçiyi neden getirtti? Tarım Bakanlığı Cypfruvex’i denetlemiyor mu? Çalışma Bakanlığı buna nasıl izin verdi? Neden Ticaret Odası üzerinden izin alındı? Bu köle kampı kime ait? Ne zaman yapıldı? Bu çetenin içinde polis, muhaceret ve siyasiler var mı?
LEFKOŞA