‘Yaralarım Aşktandır’ girişte ifade edildiği gibi kendi zamanının politik, toplumsal, aktüel olanıyla dolmuş taşmış (bu taşkınlık seyirciye de bulaşmaktadır) bir oyun
Arjin Yıldız
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, Amed Şehir Tiyatrosu, KASED ve İva Kültür Sanat’ın organize ettiği 1. Amed Kadın Tiyatro Günleri’nin üçüncü gün oyunu Nazan Kesal tarafından oynanan (tek kişilik oyun) “Yaralarım Aşktandır” oyunuydu. Oyun bir Füruğ Ferruhzad uyarlaması. Zamanının politik, toplumsal ve aktüel durumuyla tıka basa dolu bir oyun. Oyunun içeriğinden bahsedeceğiz. Ama önce başlıktaki ayrıma ya da kalana bakalım.
Kant için estetiğin, sanatın ya da yargı gücünün konusu güzeldir. Güzel aynı zamanda ahlaki iyinin temsilidir, ahlak da doğrudan özgürlükle ilgilidir. Öyleyse güzel olan özgürlükle ilgilidir. Kant için güzellik sorunu “raslantsal içeriğin alanından zorunlu biçimin alanına aktarım” sorunudur. Güzel evrensel, zorunlu ve çıkarsızdır. Kant güzelin tarifini pekiştirmek için onu hoşlukla karşılaştırır. Hoş olan güzel olanın aksine mizaca ve çıkara bağlıdır. Buradaki çıkar terimi zorunlu olarak olumsuz bir anlam yüküne bağlı değildir; ezilen halkların çıkarı, kadın mücadelesinin çıkarı gibi…Buradaki kavramlarla doğrudan ilişkili olan beğeni ise “(…) duyunun büyüsünden alışkanlığa dayalı moral ilgiye geçişi çok şiddetli bir sıçrama yapmadan mümkün kılan” öğedir. Güzel ve hoş arasındaki ayrım şimdi belirgin haldedir. İlki çıkarsız, evrensel ve zorunludur. İkincisi mizaca ve çıkara bağlıdır. Çıkar inatla olumsuz değildir fakat Kantçı anlamda güzel çıkarın alanında bulunmaz.
“Yaralarım Aşktandır” girişte ifade edildiği gibi kendi zamanının politik, toplumsal, aktüel olanıyla dolmuş taşmış (bu taşkınlık seyirciye de bulaşmaktadır) bir oyun. Oyuna aydınlanmış nahif-lirizm egemendir. Oyun sayılan öğelerle o kadar tıka basa doludur ki güzel’in ortaya çıkmasını sağlayacak yegane unsur boşluk ya da mesafeye yer yoktur; çivi gibi çakılmıştır. Adorno ifade etmişti; sanat eseri toplumdan ve insandan ne kadar uzak kalırsa onlara o kadar sadık kalır. Bu tür bir mesafesizliğe Füruğ’un şiirlerinde de rastlanıldığına işaret edilmiş, şiirler çoğunlukla cılız ve nahif bulunmuştur. Nazan Kesal’ın iyiliği -ve oyunun buna bağlı hoşluğu- şiirlerde ve metinlerde tespit edilmiş bu mesafesizliği tam ona benzeyerek sahnelemesi, performe etmesidir. Oyun sayesinde şairin düşünce ve direniş ufku, estetik ilgisinin sınırları sınanabilir, kuşatılabilir olmaktadır. Elbette bu nahiflikten de öğrenilecek kimi şeyler vardır.
Molla rejimi İran’da kadınlar için bir cehennemdir. Oyun bu cehennemi ahlakla, çelişkilerle, zıtlıklarla ve böylece daha çok da acıyla sahneler. Füruğ’un acı çeken kadını son derece cismanidir (oto-biyografik unsur çok fazladır); omuzlara çökmüş acının -demek bir bütün kültürün- hırıltılı, kesik, ağlamaklı sesi çokça duyulur.
Şimdi burada başka bir tuhaflık da baş gösteriyor. Bu denli cismani, bedensel, som olan ve bu iyice saptanmış acı kuşlarla bir analoji içinde de sunuluyor. Meşhur ifade şudur; kuş ölümlüdür, sen uçuşu anımsa. Bu ifade, oyunu, serçenin düşüp ölmesiyle en yoğun duygu düzeyine ulaştırır. Burası artık çekilen bütün acıların en kristalize en yoğun biçimidir. Bu yoğun durumla beraber eserin iç örgütlenmesinde bir aksaklık bulunduğuna, metnin kendi tutarlılık biçim/üslup ilkesini yine kendisinin tasfiye ettiğine de şahitlik ediyoruz. Çünkü uçuş kuşla kaimdir, kuş ölürse uçuşun kendisi de ölür ve böylece telafisi imkansız kayıp peyda olur. Metin ve oyun bütünüyle cismani olan acının en yoğun anında özneyi (kuş/belki kadın) terk etmiş ve aldatıcı rasyonalizasyonun (Apollonik ilke), fiilin ya da bir tür metafiziğin alanına geçmiştir. Sanat eseri aynı zamanda görünüşün aldatıcılığına da işaret etmeliyse eğer telafisizce peyda olmuş kaybın alanında kalmalıdır.
Bu alan başta sözü edilen ve güzelin ortaya çıkmasını sağlayacak olan mesafelenmenin de alanı olabilir. Cismani olanı, acıyı terk eden bu aldatıcı rasyonalizasyonun alanında bir de çocuksu bir soru gelir takılır; kuşlar gibi savaş uçakları da uçmaz mı? Acının terk edildiği bu aldatıcı rasyonalizasyon anında uçmak fiili kuşları, savaş uçaklarını ve diğer uçucu her şeyi eşitler, sanat eserinin iddiası olan özgürlük bir bulamacın içinde görünmez olur.