Yalan da olsa Sayın İnönü’nün 22 Haziran 1992 tarihli gazetelerde çıkan şu sözleri ne kadar güzel. Der ki:
“Irak’taki Kürtler, bizim vatandaşlarımız olan Kürtlerin akrabalarıdır. Onların başına gelecek felaketler karşısında biz kendimizi sorumlu hissediyoruz.”
Ya gördünüz mü? Demek çirkin politika içinde olanlar da bazen güzel sözler söyleyebilirler.
Sayın İnönü, peki ya Türkiye’deki “Kürt vatandaş”larının felaketler içinde yüzmeleri konusunda ne diyorsunuz? Kaldı ki, Türkiye Kürtlerinin başına gelen tüm felaketler en çok sizi alakadar eder. Zira bu felaketlerde rahmetli pederinizin geniş çapta tuzu vardır.
Eğer hakkaniyet varsa Sayın İnönü, bunun cevabını vermek zorundadır.
* * *
Peki Sayın İnönü, Irak’taki Kürtler sizin “Kürt vatandaş”larınızın akrabası da PKK’li gençler gavur mudur? Beyefendi, Irak Kürtleri birkaç kuşaktan akrabalarımızdır. Ama PKK’li gençler sizin pek severek bahsettiğiniz “Kürt vatandaş”larınızın çocuklarıdır. Tutarlı olmanız için onlara karşı sorumluluğunuzu da üslenmeniz lazım. Ama vermişsiniz satırı onun bunun eline; habire “Kürt vatandaş”larınızın çocuklarını doğruyorlar.
Olur mu İnönü?
Sizi uyutuyorlar Sayın İnönü. Eğer siz “Kürt vatandaşlarımıza” ve onların Irak Kürdistan’ındaki akrabalarına sahip çıkarsanız, bence sizin için en kıymetli hareket bu olur.
Bence Prof. İnönü’nün beyanatında bir eksiklik vardı. Diyor ki:
“Olağanüstü Hal ve Çekiç Güç’ün durumunu, biz hükümet olarak fikrimizi TBMM’ye sunacağız. Kabul edip etmemek onların bileceği şeydir. Karar onlarındır.”
Keşke böyle olsaydı Erdal Bey. Ya Milli Güvenlik Kurulu’nuz ne güne kalıyor?
Halk arasında şöyle bir inanç vardır. Derler ki:
“Allah’ın dediği olur.”
Biz de devlet idaremizde deriz ki:
“Paşalarımızın dediği olur.”
1 Temmuz 1992