Diyarbakır’lı kadınlar güvenilir bir kent istiyor.Temel taleplerinin gece ve gündüz rahat bir şekilde sokağa çıkmak olduğunu söyleyen kadınlar, ‘Taciz edilmeden yaşayacağımız bir kent kadın dostu bir kenttir’ dedi
Tarihi ve kültürel yapısıyla en önemli kentlerden biri olan Diyarbakır, aynı zamanda geçmişinde yüzlerce direnişe, savaşa ve çatışmaya tanıklık etmiş bir bölge. Bölgenin en büyük şehirlerinden olan Diyarbakır, TÜİK verilerine göre, 2018 sonu itibarıyla 1 milyon 732 bin 396 kişilik nüfusa sahip. Coğrafik özelliklerinden kaynaklı olarak verimliliğiyle de konuşulan Diyarbakır’da, 31 Mart yerel seçimlerinde Halkların Demokratik Partisi’nden (HDP) aday eşbaşkanlar yüksek oy ile Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na seçildi. Kentte büyük bir sevinç ortamı oluşurken, bunun en büyük nedenlerinden biri ise 2016 yılında halkın iradesiyle seçilen eşbaşkanların gözaltına alınarak tutuklanması ve yerlerine kayyum atanmasıydı.
‘Güvenilir bir Sur istiyoruz’
Sur’da 1 yıldır esnaflık yapan Arya Çelik “nasıl bir kentte yaşamak istiyorsunuz?” sorusuna, “Benim aslında en büyük beklentim Sur gibi tarihi bir yere ulaşımın daha kolay hale getirilmesidir. Sur diplerinde ışıklandırma yok, geç saatte yalnız başımıza yürüyemiyoruz. Sur sokakları temiz değil. Uyuşturucu ve hırsızlık olayları çok fazla” diyerek öncelikle bunların önüne geçmek gerektiğine işaret ediyor.
Gelecek kaygısı
Mardin Artuklu Üniversitesi Resim bölümünden bu yıl mezun olan Ebru Metin, aslen Diyarbakırlı. İleriye dönük kaygılar taşıdığını dile getiren Metin, “Arkadaşlarım mezun olduktan sonra ne yapacaklarını bilmiyor. Özellikle genç kadınlara sosyolojik alanlar oluşturulmalı ve eğitimler verilmeli. Birçok genç kadın taciz ve tecavüz olayıyla karşılaştığında nasıl bir yol izlemesi gerektiğini bilmiyor. Kadınların rolü ve misyonu çok daha önemli. Kadınlara ekonomi, anneçocuk ilişkisi ve sağlığı, kültür ve sanat, jineoloji konularında kurslar ve atölyeler verilmelidir” sözlerine yer veriyor.
Yeşil bir kent
2 çocuk annesi Sara Erdem, ise sorumuzu şu şekilde yanıtlıyor: “Diyarbakır çok kötü süreçlerden geçti ve yıllardır bu süreçler peş peşe geliyor. Bu nedenle kent bir türlü kendini toparlayamadı. Ben çocuklarımı sokağa gönderirken tedirginlik yaşamak istemiyorum. Kendi kimliğimizle özgürce yaşayabilmek istiyoruz. Kimliğimizi saklamak zorunda kalmak istemiyoruz. Barışın olduğu bir ortam yaratılsın istiyoruz. Yaşlılar ve çocuklar için yeşil alan çok önemli. Kültürel faaliyetler olmadığı için gençlerimiz kafelere ve televizyon programlarına yoğunlaşıyor. Toplumun bir bütünen güvende olduğu bir kent istiyoruz. Çocuğuyla, yaşlısıyla güvende hissetmiyoruz kendimizi.”
‘Halkın olana dokunulmasın’
Dicle Amed Kadın Platformu (DAKAP) üyesi Ceylan Aslan da, toplumsal eşitsizliğin olmadığı kentlerde yaşamak istediklerini vurguluyor. Aslan, “Kadınların, çocukların ve yaşlıların işçi olmak zorunda kalmadığı bir kent istiyoruz. Farklılıklarımız ve özgünlüklerimizle ortak bir yaşam sürdürebilmeliyiz, bunun için çalışmalar yürütülmeli. Kentin ortak alanları halka sorulmadan satılmamalı, halkın önerileri doğrultusunda dönüştürülmeli. Rant istenmiyor. Özellikle kadınlar buna karşı yerel yönetimlerde yerini alacak” ifadelerini kullanıyor. 2015 ile 2018 yılları arasında Sur’dan göç eden insanların mağdur edildiğini belirten Sur Belediye Eşbaşkanı Filiz Buluttekin, 31 Mart seçimlerinin ardından çok sayıda ailenin evlerine dönmek istediğini söyleyen Buluttekin, şunları dile getiriyor: “Kayyum sürecinde aileler oldukça fazla mağdur edildi ve ailelere evlerinin karşılığı olan paraların çok altında paralar ödendi. Amaçları Sur’u rant alanına açmaktı. O aileler bize geldiklerinde yetki sahibi olmadığımızı söylediğimizde yaşadıkları o hayal kırıklığını görebiliyoruz ve bu bizim de canımızı çok yakıyor. Mahalledeki son durumu öğrenmek için dilekçe yazdık ama herhangi bir dönüş yapılmış değil. Sur’un doğasına ve dokusuna uygun olmayan yapılar yapılmış durumda.” Kadınların güvenilir kentler istediğini belirten Buluttekin, sözlerini şöyle sonlandırıyor: “Kadınlar kendilerini içinde görebildikleri bir yerel istiyor. Boşaltılan Sur’da en fazla mağduriyeti kadınlar yaşadı. Her savaşın en büyük mağduru kadınlar oluyor. Çocukların ve kadınların yaşadığı travmalar daha fazla. Bu nedenle önceliğimiz kadınlar ve çocuklar için güvenilir, yaşanabilir kentler yaratmak olmalı.”
Kadınların ihtiyaçları gözetilmeli
Kayyumdan önce Büyükşehir Belediyesi Kadın Politikaları Daire Başkanlığı yapan Yüksel Aslan Acer, “Kadınların kendini özgürce ifade edebildiği, güvende hissedebildiği bir kent söz konusuysa bu sorunları aşmış oluruz. Bir imar planında kadınların ihtiyaçlarının gözetilmesinin kadın dostu kentler için önemli bir detay olduğunu kaydeden Acer, “Kentin alt yapısından üst yapısına, park bahçesinden, kültür sanatına kadar kadınlar esas alınmalıdır. Sadece kadınlar da değil tabii, çocuklar, gençler, yaşlılar, engelliler için de yaşanabilir bir kent yaratılmalı. Kadınlar gece ve gündüz güven içinde sokağa çıkabiliyorsa, güvenlikleri sağlanabiliyorsa bu kent kadın dostu bir kenttir. Biz kadınlar olarak öncelikle kendimizi güvende hissetmek istiyoruz. Sokakta, iş yerinde tacize ve şiddete uğramak istemiyoruz. Bunlar biz kadınların temel talepleridir. Yerel yönetimlerin de bu başlıklarla kurumsallaşacak projeler üretmesi gerekir” diye anlatıyor. K
DİYARBAKIR/JINNEWS