Türkiye’nin dış politikada militarize bir şekilde sert söylemler kullandığını belirten Prof. Dr. Serhat Güvenç, Türkiye’nin AB sürecinin etkisiz hale geldiğini vurguladı
Doğu Akdeniz’deki gerilim devam ediyor. Fransa ise Akdeniz meselesini ve Türkiye’ye yönelik yaptırımları konuşmak için Akdeniz’e kıyısı olan 6 AB ülkesi (Fransa, İtalya, İspanya, Portekiz, Malta, Güney Kıbrıs, Yunanistan) Korsika’da bir araya geldi. 24- 25 Eylül’de düzenlenecek Avrupa Konseyi toplantısına da Korsika’da bir araya gelen AB üyesi ülkeler buraya ortak bir tutumla katılmayı amaçlıyor. Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Prof. Dr. Serhat Güvenç, Türkiye’deki siyasetin daha milliyetçi bir çizgiye yönelmesiyle birlikte Ege ve Akdeniz’deki meselelerin ağırlık kazanmaya başladığını söyledi.
AB ile ilişki kalmadı
Mezopotamya Ajansı’ndan Ferhat Çelik’e konuşan Güvenç, Türkiye’nin AB sürecinin tamamen etkisiz hale geldiğini vurgulayarak, “Türkiye’nin AB ile sadece iki konuda ilişkisi kalmış. Bunlardan biri kökleri Soğuk Savaş’la atılmış bir gümrük birliği anlaşması, diğeri ise Almanya öncülüğünde mutabakata varılan mülteci anlaşmasıdır. Bu iki konu dışında Türkiye AB ilişkilerinde bir kurumsallıktan bahsetmek mümkün değil. Dolayısıyla da Yunanistan’da eski siyaseti temsil eden Kriakos Miçotakis’in iş başına gelmesiyle Türkiye’ye bakışın da eskisi gibi devam etmeyeceğini gösterdi. Bu yaşadığımız krize giren adımlar tam da bu yeni hükümetin iktidara gelir gelmez İyon denizinde karasuları 12 mile çıkaracağı hatta Girit’te de bunu uygulayacağı haberlerinin Türk medyasına düşmesiyle oldu” diye konuştu.
Çağrının nedenleri
Deniz Yetki Alanları’nın ihlal edilmesiyle birlikte aktörlerin de seslerini yükseltmesine neden olduğunu ifade eden Güvenç, AB’ye üye ülkelerin “Türkiye’ye yaptırım uygulanması gerekir” şeklindeki açıklamalarını ise “AB ülkelerinin çağrısının birkaç nedeni var. Bunlardan bir tanesi Yunanistan’ın 1981 yıllından beri AB üyesi olmasıdır. İkincisi üye ülkeler dayanışma gösterme gibi bir taahhüdü var. Üçüncüsü de bu ülkeler BM Deniz Hukuku (1982) sözleşmesinin imzacıları. Türkiye burada imzacı değil. Dolayısıyla bütün bunları alt alta topladığınızda ilkesel olarak bu ülkelerin Yunanistan’ı destekliyor olmaları ya da Yunanistan ile dayanışmada olmaları şaşırtıcı değil” sözleri ile açıkladı.
Militarize bir dış politika
Güvenç, Doğu Akdeniz’de yaşananların en can alıcı noktasının, Yunanistan’ın Türkiye kıyılarına yakın olan Milos Adası’na istinaden Doğu Akdeniz’e doğru 40 bin kilometrelik münhasır ekonomik bölge veya kıta sahanlığı ilan etme olasılığı olduğunu söyledi.
Yunanistan’ın bu konuda istediği desteği bulamadığının altını çizen Güvenç, “Ama Milos Adası Türkiye’nin de Doğu Akdeniz’deki yetki alanlarını çok sınırlayacak biçimde Yunanistan’ın çıkmasına imkan veriyor. AB ülkeleri iş oraya geldiği zaman Yunanistan’ın arkasında o kadar durmuyorlar. Zaten komisyon da bu haritanın AB’nin resmi pozisyonunu yansıtmadığını belirtmiş oldu. Ama asıl sorun şu; Türkiye’nin dış politikası da militarize olmuş durumda. Türkiye çok sert söylemlerde ve tehditlerde bulunuyor. Tabii bu tehdit lafta kalmıyor donanmayı da seferber ediyor. AB açısından bu kadar militarize olmuş bir dış politika izleyen Türkiye’ye bir şey denmesi kanaati doğrudur. Bana sorarsanız gösterebildikleri tepki çok zayıf kalıyor. Herhalde AB’nin Türkiye üzerinde etkili olabilecek araçlarının olmadığından kaynaklanıyor” diye konuştu.
HABER MERKEZİ