Gündemini tecrit ve açlık grevlerinin belirlediği HDK Kadın Konferansı’nda, kadınların bir araya gelerek örgütlenmesi gerektiği vurgusu yapıldı. Koçyiğit, ‘Bir kadın enternasyonalinin de mutlaka kurulması gerekiyor’ dedi
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Kadın Meclisleri, 9. Dönem Kadın Konferansı’nı gerçekleştirdi. Konferansa HDK Eşsözcüsü Gülistan Koçyiğit ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda kadın katıldı. Divanda yer alan HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, yaptığı konuşmada, HDK’nin bugün en çok ihtiyaç duyulan barış içinde insanca yaşanılacak bir Türkiye’yi kurmak üzere yola çıktığını belirterek, “Bugün ülkenin içinde bulunduğu şartlardan hiç memnun olmasak da, HDK siyaset açısından büyük etki yarattı. HDP fikrini kendi içinde yarattı. Barış mücadelesi devam ediyor. Bir gün çok daha geniş kitlelerle yolumuza devam edeceğiz” dedi. Açılış konuşmasını yapan HDK Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, tecridi protesto etmek için süresiz dönüşümsüz açlık grevinde olan DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’i selamladı.
Koçyiğit, “Faşizmin bütün bir ülkeyi boğmak istediği, insanlık, barış, demokrasi adına hiçbir şey bırakmadığı mutlak karanlığı dayattığı bugünlerde, Güven’in yaktığı özgürlük, barış meşalesi biz kadınların yolunu aydınlatıyor” diye konuştu. Koçyiğit konuşmasına şöyle devam etti: “Leyla Güven, her şeyin normalleştirilmeye çalıştığı bugünlerde direnilmesi gerektiğini, direnerek kazanacağımızı bize gösterdi. HDK Kadın Meclisleri olarak bu mücadeleyi sahipleniyoruz. Tecrit kaldırılmalı. Bu ülkede savaş süreci 5 Nisan 2015 yılında İmralı’da bulunan sayın Abdullah Öcalan’a yönelik mutlak tecrit ile başladı. O günden bugüne sadece 2016 yılında yapılan bir aile görüşü dışında haber alınamıyor. Bu ne demek? ‘Biz barış süreçlerinde kaybediyoruz onun için rotamız savaş’ diyorlar. Her birimizin bu politikalara boyun bükmesini bekliyorlar.
Biz nasıl AKP’nin kadın karşıtı politikalarına direniyorsak, 2015 yılından bu yana da faşizmin kurumsallaşmasına karşı direniyoruz. Leyla Güven eylemine başlarken ‘Ben hayatı uğruna ölecek kadar sevenlerin yoldaşım’ demişti. Onlardan biri de Sakine Cansız idi.” Koçyiğit, konuşmasına şöyle devam etti: “Ülkede ve bölgede savaşı dayatanlar Suriye’yi kan gölüne çevirenler, bütün savaşlarla bir yere varmak istiyorlar. Tekçi otoriter bir dünya düzeni. Bütün farklılıkların yok olduğu homojen bir dünya, 2011 yılından bu yana devam eden Suriye savaşı en başta kadın ve çocukları vurdu. Biz halen kaç bin insanın mülteci kamplarında kaldığı bilmiyoruz. Burada aslında kadın özgürlük mücadelesinin ne kadar önemli olduğu bir kez daha görüyoruz. Eğer biz kadınlar yan yana durursak, örgütlü bir güç olursak, en başta savaşları engelleyerek, bütün kadınların yanında olarak, dayanışarak, her birinin travmalara maruz kalmasını engelleyebiliriz.
Kadın gücünün iyileştirici etkisini çok iyi biliyoruz. Bu anlamda ülkemizdeki mülteci kadınların yasal statülerinin verilmesini bir kez daha söylemek istiyoruz.” Savaşın aynı zamanda ekonomik ve siyasi krizi de beraberinde getirdiğini dile getiren Koçyiğit, savaşın kadınların yoksulluğunu derinleştirirken ve faşizmi de yükselttiğini belirterek, “Savaş politikalarını bire bir bu krizin tetikleyicisi olduğunu biliyoruz. Bütçeden pay alamadık, bu yılda bizim payımızı yoksulluk, ötekileştirme düştü. Çocuklarımıza ve geleceğimize yine toplar, kurşunlar eklendi” diye konuştu. Kadınlar olarak yeni hedeflerle yürümek zorunda olduklarını dile getiren Koçyiğit, kadın meclislerini her yerde olmasını gerektiğinin altını çizdi. Koçyiğit, konuşmasını şöyle sonlandırdı: “Bugün bir görevimiz daha var; 5- 6 Ocak’ta kadınların buluştuğu birleşik mücadeleyi ilmek ilmek için örmek için daha fazla emek harcamamız gerekiyor. Bir kadın enternasyonalinin de mutlaka kurulması gerekiyor. Tüm dünyada kadınları birbirine bağlayan ve bundan güç eden kapitalist moderniteyi alaşağı edecek bir mücadeleyi tüm dünyada verebiliriz.”
Faşizm kurumsallaşamayacak
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eşbaşkanı Canan Yüce, başta Leyla Güven olmak üzere, cezaevlerinde açlık grevinde olan tutukluları selamladı. Silopi ve Paris katliamlarında yaşamını yitiren kadınları anan Yüce, “Bu cinayetlerin altında erkek egemenliği kadınların isyanlarına olan tahammülsüzlüğü yatıyor. Mücadelemizi sürdürmeye ve daha çok yükseltmeye devam ediyoruz” dedi. Yüce, AKP hükümetinin 16 yıldır, kadınların kazanımlarını aldığını almak istediğini belirterek, kadınların itaat etmeyeceğini söyledi. Yüce, “Kadın hareketi olarak kapitalizme, faşizme, ataerkilliğe karşı durduk. İnanıyorum ki bizler burada oldukça kadın ve feminist hareket oldukça faşizm kurumsallaşamayacak” dedi.
Kadınlar en güzel yanıtı verdi
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Eşsözcüsü Eylem Tuncaelli, “Bu iktidara en güzel yanıtlı biz kadınlar verdik. Bundan sonra da biz kadınlar vereceğiz” dedi. Kadınların hak taleplerinin artırmasıyla cezaevlerine konulduğunu belirten Tuncaelli, “Gördük ve gösterdik ki hiçbir cezaevi bizim irademizi ve taleplerimizi görünmez ve duyulmaz kılamaz” diye konuştu.
Bu platformlar önemli
TJA aktivisti Bedia Akkaya, açlık grevini eylemlerini selamladı. Saldırılar karşısında direniş gücü de olduğunu belirten Akkaya, kadın mücadelesinin bütünlüğünü ve birleşik bir mücadelenin gücüne işaret etti. Akkaya, “Birlikte çok daha güçlü olduğumuz bu tarz platformlar önümüzü görmemiz açısından çok önemli” diye belirtti.
Mücadeleyi birleştirmek görevimiz
KESK Kadın Sekteri Gülistan Atasoy, her yerde büyüyen bir kadın mücadelesi olduğunu söyledi. “Bize düşen bu mücadeleleri birleştirmektir” diyen Atasoy, “Bu ülkede AKP-MHP faşizmine karşı buluşmaktır. KESK’li kadınlar adına bu mücadelede yol yürümek istediğimizi, bütün kadınlarla birlikte, güzel bir dünya umudunu büyütmek için söz veriyoruz” dedi.
Ortak hassas noktamız tecrittir
Konferansta konuşan HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan, tecride karşı başlatılan açlık grevlerine değindi. Güven’in toplumsal bir soruna dikkat çektiğini ifade eden Buldan, “Sayın Öcalan’dan haber alınamayan bir süreci yaşıyoruz. Sayın Öcalan’ın üç yıl önce başlattığı süreç, bu ülkenin geleceğine, barışına dair demokrasi ve eşitlik mücadelesine dair görüşleri ve düşünceleri o kadar kıymetliydi ki son 3 yılda bu ülkede yaşananlar hepimize bunu bir kez daha gösterdi” diye belirtti. Herkesin buluşması gereken ortak hassas noktaların olduğun belirten Buldan, “Bunu başında tecrit meselesi geliyor. Biz kadınlar tecridin kalkması için ortak mücadele yürütmezsek, Leyla Güven’in çığlığına çığlık olamazsak, elimizi Leyla Güven’in eline ulaştıramazsak, bu karanlık günlerin devam ettiği demokratik siyasetin tasfiye edileceği yeni süreçlerle karşılaşacağız” diye konuştu. Yerel seçimlere dair de konuşan Buldan, “Elbetteki yerel seçimlerin de Türkiye’nin geleceği açısından ve Kürt halkı başta olmak üzere Türkiye’de de ezilen, sömürülen kesimlerin başta olduğu, toplumun geleceğini belirleyecek yerel seçimlere kadınlar olarak damga vurmak zorundayız. Kadın adaylarımızla, kadınların il genel meclisi başta olmak üzere eşit temsiliyetin sağladığı bir hazırlık yapmak zorundayız. Yerel seçimlerden sonra AKP’nin geriletildiği, kayyumların tekrar geri alındığı, bununla birlikte HDP’nin güçlü temsiliyeti olduğu yeni süreci kadınların duruşuyla başaracağımıza yürükten inanıyorum” dedi.
ANKARA