PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle 8 Kasım 2018’de cezaevinde başlattığı süresiz dönüşümsüz açlık grevi tüm cezaevlerine yayılan ve avukatlarıyla görüşen Öcalan’ın çağrısıyla eylemi sonlandıran DTK Eşbaşkanı Leyla Güven, siyasal süreci değerlendirdi. 200 günlük direnişinin ardından tedavi sonrası taburcu edilen Güven, halen tam olarak sağlığına kavuşamasa da hızlı biçimde çalışmalarına döndü. Geçen hafta vekili olduğu Hakkari’de halkla buluşan Güven, şimdi Diyarbakır’da kayyumlara karşı başlatılan Demokrasi Nöbeti eyleminde.
Eylemleriyle Öcalan’ın sesini dışarı ulaştırmaya çalıştıklarını dile getiren Güven, konu hakkında şunları söyledi: “Çünkü Ortadoğu’da bir kriz ve kaos yaşanıyordu. Yine Türkiye’de de aynı atmosfer vardı. Birçok kesimin yönetilemediği bir durum ortadaydı. Buna dair de bir şeyler yapmak gerekiyordu. Toplumları iyi tanıyan, tanımlayan, inceleyen ve toplumlar tarihi üzerinde iyi çalışmaları olan insanlar tarihin akışını değiştirebilir. İşte Sayın Öcalan onlardan biridir. Kendisi hem Ortadoğu’ya hakim hem de Türkiye siyaset gerçekliğini bilen bir insandır. Kendisinin de ifadesiyle 1993’ten beri kalıcı ve onurlu bir barış için çabalıyor.”
‘Hepimiz haklı çıktık’
Türkiye’de savaştan beslenen kesimler karşısında barışı, demokrasiyi, insan haklarını ve evrensel değerleri savunan bir kesimin de olduğunu kaydeden Güven, “Bizim eylemimiz de 200. gününde başarıya ulaşarak İmralı kapısının aralanmasını sağladı. Hepimiz haklı çıktık. Sayın Öcalan, daha ilk görüşmede çok önemli şeyler ifade etti avukatlarına. Türkiye siyasetinin nefes alacağı çözüm önerileriyle katkı sundu. Biz o zaman da Sayın Öcalan konuşursa önemli gelişmelerin olacağını söylüyorduk. Şimdi de aynı noktaya çekilmek isteniyoruz. Yine bir kaos ortamının yaşandığını görüyoruz. Her gün Rojava’ya müdahale olacağı sinyalleri veriliyor, cenazeler geliyor ve çatışmalar oluyor. Yine her gün siyasi soykırım operasyonları oluyor ve yüzlerce insan tutuklanıyor. HDP’nin üç büyükşehir belediyesine darbe yapılarak kayyumlar atandı. Şimdi yine hem Sayın Öcalan ile düzenli olarak görüşmeler yaptırılmıyor hem de bir kaos örgütleniyor” dedi.
‘Sesimiz gür çıkmalı’ Kuzey Suriye’ye dönük tehditlerin, HDP Diyarbakır il binası önündeki oturma eyleminin ve kayyumların birbiriyle bağlantılı olduğuna işaret eden Güven, şu değerlendirmeyi yaptı: “İşte tam da bu süreçte bizim sesimizin daha gür çıkması gerekiyor. Yine bu sorunları birlikte çözmek için güçlü bir irade ortaya koymak gerekiyor. Her şeye rağmen doğruya ‘doğru’ demek gerekiyor. Bunları söylediğimiz zaman hedef haline geliriz, müdahale yeriz ama olanların adını doğru koymak bizim tarihsel sorumluluğumuzdur. Bunu yapmak zorundayız. Devrimciler, demokratlar, sosyalistler, insan hakları savunucuları ve Türkiye’nin büyümesini isteyen her kesimin bu konuda söz söylemesi ve seslerini gür çıkarmaları gerekiyor. Tam da öyle bir süreçteyiz.”
‘Darbe mekaniği’ uyarısı
Öcalan’ın avukatları ile yaptığı görüşmeler sırasında değindiği yeni anayasa sürecinin Kürtler açısından kapsayıcı olması gerektiğine de vurgu yapan Güven, şunları ifade etti: “Doğrusu Türkiye’nin gidişatının iyi olmadığını görüyoruz. Eğer böyle devam ederse Sayın Öcalan’ın belirttiği darbe mekaniği tekrar devreye girebilir. Türkiye asla Avrupa Birliği’ne giremeyecek ve demokratik bir ülke olamayacaktır. Dolayısıyla köklü bir değişime ihtiyaç var. Bunun en önemli yolu yeni bir anayasadır. Yıllardır iktidara gelen her siyasi parti yeni bir anayasa yapılması gerektiğini söyler ama bunun çalışmalarını yürütmezler
DİYARBAKIR