DTK Eşbaşkanı Leyla Güven ve Sebahat Tuncel ÖHD paneleline gönderdiği mesjda Kürt halkının ve siyasi tutsakların direnmeye devam ettiğini belirterek, tecridi kabul etmediklerini belirtti
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), İstanbul’da bulunan Taksim Elit World Otel’de “Tecrit Siyasetine Karşı Barış ve Özgürlük Mücadelesi” başlıklı konferansı devam ediyor. Konferansın üçüncü oturumundan önce Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven ile Kürt siyasetçi Sebahat Tuncel’in mesajları okundu.
‘Direnmeye devam edeceğiz’
Leyla Güven’in gönderdiği mesaj şöyle: “ÖHD organizesindeki bu çalışma için teşekkür ediyor, başarılar diliyoruz. Sayın Öcalan uluslararası bir komployla Türkiye’ye getirildiği günden bu yana İmralı’da sağlığı ve güvenliğine yönelik büyük bir tehlike içindedir. Sn. Öcalan ‘hukuk, devlet ve iktidara ilişkin bir sözleşmeler yığını olup hiç bir zaman canlı ahlakın yerini tutamaz’ demişti. Günümüzde muhaliflerin tam da hukuk eliyle tasfiye ediliyor olması bu tespitin haklılığını gösteriyor. Güzel insan Mandela’yı anmamak mümkün değil: ‘Bir zamanlar mülkleştirmenin, ayrımcılığın, ırkçılığın ve devlet destekli şiddetin acı meyvelerini tatmış bir halk olarak tarihin doğru tarafında duracağımız konusunda netiz’ demişti. Sayın Öcalan üzerindeki ağır tecridin nedeni de çok güçlü bir demokratik ulus ve özgür yaşam perspektifine sahip olmasıdır. Sonuç olarak bizler bu komployu ve tecridi kabul etmedik, etmeyeceğiz. Kürt halkı, kurumları ve politik tutsaklar olarak direnmeye devam edeceğiz. Herkese selam ve sevgiler”
Tuncel: Özgürlüğü barışın yolunu açacak
Tuncel de mesajında şu ifadelere yer verdi: “Barış ve özgürlük umudunu gerçekleştirmek için zindanlarda ‘Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm’, talebiyle açlık grevine giren Kürt siyasi tutsakların sesini duyurmak ve kendi barış ve özgürlük taleplerini toplumsallaştırmak için adalet nöbeti tutan anneler, Van ve Kars’tan Amara’ya yürüyenler ve halk olarak İmralı işkence sisteminin aşılmasının mümkün olduğunu biliyoruz ve bunun için mücadele ediyoruz. İmralı’da uygulanan mutlak tecrit esas Türkiye Kürdistan halklarının barışını engelleme, ikinci Cumhuriyeti Kürtsüz inşa etme, Kürdün ve kadının olmadığı, milliyetçi, cinsiyetçi, tekçi bir anayasa yapma politikasının parçasıdır. Hakların direnişi ve mücadelesi bu politikayı başarısız kılmış olsa da egemenler niyetlerinden vazgeçmiş değiller. İmralı işkence sisteminin aşılması ve Sayın Öcalan’ın özgürlüğünün sağlanması, halkların eşitliği ve barışın, demokratik ve ekolojik bir sistemin inşasının yolunu da açacaktır. Konferansınız İmralı işkence sistemi ve yarattığı sonuçları kapsamlı olarak ele alacak, barış ve özgürlük mücadelesine büyük bir katkı sunacaktır. Başarı dileklerimizle şimdiden kadın katılımcıların şahsında 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününü kutluyoruz.”
HABER MERKEZİ