Metin Yeğin
Bu yazı dizisinde değindiğimiz nedenlerden dolayı, bir kolektif macera her zaman en azından denenmeye değerdir. Bundan öncekiler olamamış, bugün var olanlar dertli ya da denenecek olanlar muhtemel sürdürülebilir olmayabilir ama var olan yalnızlaştırıcı ve bütün insanlığı imha edici günlük hayatın hiç şansı yoktur. Kahredici ve çarkların arasında, duyulabilecek çığlıklar bile atamıyor olmamız bile çok dehşetli bir çaresizlik değil midir?
Her şey bir yana bu çaresizlik bile, hayatı başka türlü örgütlememizin zorunlu nedeni ve değişim dinamiğidir.
Bu yüzden mesela ayrı ayrı bodrum katlarda, güneşsiz yaşayan arkadaşlar-aileler birleşip aynı evde yaşadıklarında avantajları bir yana, bir kolektif ya da en azından dayanışma bir günlük yaşam macerasının parçaları olacaklardır. Buna ‘devrim’ demem karşısında belki dudak bükebilirsiniz ama bunu yaşama geçirdiğinizde, gerçekten başka türlü bir günlük yaşam örgütlediğinizde, sanki bir zirvenin tepesine çıkıp bakan insanlar gibi hissedeceksiniz. O zamana kadar sadece, basit ve sıradan adım atmışınızdır ama bütün bunların hepsi sizi zirveye taşımıştır ve kat ettiğiniz yol muhteşemdir.
Bunu yani birlikte yaşamayı kırda gerçekleştirmek, son zamanlarda birçok insanın hayalidir. Bunun kolay yönü, bir yeni ve temiz bir başlangıç olması ve kırsalın özellikle uzatan görünen panoramik halidir ama aynı zamanda bir kent alışkanlığını değiştirmek ve hayatı bütün olarak farklılaştırmak da bunun zor yönüdür. Bu yüzden genellikle içki sofrasında başlayan ve sonra en yakın arkadaşlıklarla küsmeye varan boşa çabalar bile önemlidir. Bu kolektif yaşamı ya da dayanışmacı halin gerekliliğini ortadan kaldırmaz, sadece bir başka denemenin, her durumda yararlı geçmişidir.
Yine benden buna ilişkin, öneriler ve formüller bekleyen okurdan özür dileyerek şunu söylemeliyim ki her zamanki gibi yola düşmekten ve farklı pratiğe geçirmekten başka çare yoktur. Ancak MST-Topraksız işçi hareketinin bu konudaki deneyimleri çok önemlidir.
MST- Topraksızlar* kitabımızda anlattıklarımızın en önemli temel esası, herkesin özne olmasından başka bir şey değildir. Bu yüzden, bütün kolektif deneyimler ya da dayanışmacı örgütlenmelerin yolu öznelerin özgür iradesinden geçer.
Her birimizin özne olduğu bir günlük hayata dönüştürerek yürümekten başka bir çare yoktur ve bu birliktelik zaten kendisine yolu açacaktır. (Sürecek)