Metin Yeğin
İktidar; sadece karikatür demokrasilerde seçilmişler, babadan kalma kelepir imparatorluk, eş dolayısıyla krallık, kraliçelik veya bir şekilde oturulmuş koltukta, küçük kıç darbeleri ile genişletilmiş kalça izlerinden ibaret değil. İktidar, nesne olan her şeyin buharlaşıp, her yerde, zerre zerre var olması hali. Yani katmerleşmiş kurumların birbirinin sırtına çıkmasıyla ortaya çıkan devlet değil sadece sözünü ettiğimiz. Bu yüzden irili ufaklı, sere serpe iktidarlar arasında dolaşacağız, çünkü her şey bir yana, bu yazı dizisinin konusu günlük devrim ihtiyacı…
Günlük iktidar hali sinsidir. Küçük ayrıntılarda gizlidir ve ne yazık ki şeytan da değildir ayrıntılarda gizli olan. Mas edici hegemonya, birden tepeden inme, aleni, darbeli bir vuruştan çok, saman altından iktidar yürüterek ilerler. Basit, sıradan ama günlük, ‘lanet olası’ ısrar edicidir. Bizi sadece büyük iktidarın toplu tüfekli, görkemli ve komik törenselliği, küstah ve müstehzi nezaketi ile zapturapt altına almazlar. Açık ya da gizli dırdırı ile onun dediğine uymamızı sağlarlar. Bu yüzden başında ve sonunda 4-5 haneli numaralarla okunan sıkıyönetim bildirileri, 8 sütuna manşet etkisinde, köşe bucak resmî gazete ilanları, kararnameler, genelgeler filan gibi kağıt kürek, günlük sıradan hegemonya için pek etkili değildir.
Yani tahakkümün katı değil gaz hali ancak günlük hegemonyayı yeniden, her gün bıkmadan yeniden inşa eder.
Bu hegemonyanın basitliğini ve sıradanlığını anlatmak için, günlük hayatımıza dönelim. Mesela bugünün ‘İslami vitrinli’ teoliberal iktidarı, kendi meşruiyetini yaygın halde tutmak için, en kolay bir yol olarak alkollü içkiye sarılmıştır. Bu iktidar -size garip gelecek ama- alkoliktir. Sürekli alkol yasağını, alkolü kullanır. Buna ihtiyacı vardır ve genel günlük deyimle müpteladır.
Bu yüzden eskiden, resmi ve tek televizyon ekranında bile, konuşmacıların yudumladıkları rakılar, şampanya görünümünde köpüklü şarap ikram edilen programlar vardı. Sadece televizyon kanallarında değil, neredeyse bütün Türkiye’de, bayramlar sırasında insanların kendi evlerinde yaptıkları likörler ikram ediliyordu ya da içki içilmeyen düğün pek düğünden sayılmazdı. Bu dikkat bile çekmeyen günlük-sıradan yaşam hali, yerini önce gazete kağıdına sarılan rakı şişeleri, sonra mutlaka siyah poşete konulan bira şişeleri, kutu bira ya da bir 35’lik ile mutlaka saklanan, gizlenen oldu. Artık, içkiyi, siyah poşete koymayan bir tekel bayi yoktu.
Günlük sıradan hegemonya, bununla da kalmadı. Şimdi bir sürü yerde, elde siyah poşet taşıyan birinin, içki satın aldığı kanaati üzerine, birçok tekel bayi, önce siyah poşete koyduktan sonra, siyah poşet taşıdığı belli olmasın diye, onu da beyaz poşet içine koymaya başladılar…
Bu iki renkli naylon poşet, günlük sıradan hegemonyayı ve günlük ikiyüzlü halimizi çok iyi anlatmıyor mu?
Günlük devrim ihtiyacının aciliyeti burada. Fakat bu, içilen birada ya da rakıda değil tabii ki. Egemenin başımıza çifte naylon poşet geçirme halinin özeti can yakıcı olan ve iktidarların günlük hayatımızın en küçük kıvrımlarına kadar işgal etmesi bizi her gün terbiye eden…
Sonrası haftaya…