Bölgeyi yakından tanıyan Meral Çiçek, bölge ekonomisinin ağırlıkta petrol satışlarına dayandığını belirterek koronavirüs ve Bağdat’la yaşanan sorunlar nedeniyle ciddi bir ekonomik krizin gelmekte olduğunu söylüyor
Hüseyin Kalkan
Kürt Kadın Dış İlişkiler Merkezi (REPAK)’ın yönetim kurulu üyesi Meral Çiçek, uzun yıllardır Kürdistan Federe Bölgesi’nde bulunuyor. Bu nedenle bölgeyi çok iyi tanıyor, siyasi partiler arası çatışma ve çekişmelerin nedenine vakıf. Ayrıca bölgeyi kültürel ve ekonomik bakımda da iyi tanıyor. Çiçek ile bölgedeki ekonomik, siyasi ve toplumsal durumu konuştuk. Federe Kürdistan’daki gelişmeleri etraflıca ele alan bu dosyamız iki gün sürecek. İlgiyle okumanız dileğiyle…
- Söyleşimize Federe Kürdistan Bölgesi’nin genel bir manzarasını çizerek başlayabiliriz.
Uzunca bir dönem krizli-kaoslu Ortadoğu’da istikrar adası olarak isimlendirilen, nispeten güvenli bir bölge oluşturan, uluslararası yatırımcıların ilgisini çekip maddi durumu hali vaktinde olan Federe Kürdistan Bölgesi’ndeki tablo 2014 yazı ile birlikte aniden değişti. DAİŞ’in saldırıları, yoğun göç, ekonomik ve siyasi kriz ile başlayan olumsuz gidişat, 2017 sonbaharında bağımsızlık referandumu ardından ‘tartışmalı bölge’ statüsünde olan, yani aslında Kürt şehri olup idari olarak Irak merkez hükümetine bağlı yerlerin Bağdat’ın kontrolüne geçmesi ile yeni bir boyut kazandı. Tam işler düzeliyor derken ekonomi yeniden kriz eşiğine geldi, Bağdat bütçeyi kesmekle tehdit ediyor, ABD ile İran arasındaki hegemonya savaşı boyutlanıyor, DAİŞ’in saldırıları artıyor. Aylardır maaşını alamayan halk sokaklara dökülmeye başladı yeniden ve Zînî Wertê’de, halkta acı birakujî hatıraları canlandıran gelişmeler yaşanıyor. Pek iç açıcı değil.
- Bölge ekonomisinin durumu nedir?
Başûr toplumu geleneksel olarak tarım ve hayvancılıkla geçimini sağlayan bir toplumdur. Ancak özellikle 1980’li yıllarda Baas rejiminin Enfal saldırılarında 6 bin Kürt köyü boşaltıldı, bunun sonucu yoğun göçler yaşandı. Günümüze gelindiğinde artık şehirde yaşayan nüfus köy nüfusunu geçmiştir. Bunun ise doğrudan ekonomi üzerinde etkileri olmuştur. Tarım ve hayvancılık hala var ancak kıyaslandığında oldukça sınırlı bir düzeyde. Onun dışında da kayda değer bir üretim söz konusu değil. Başûr ekonomisi ağırlıkta petrol satışlarına ve ticarete dayanıyor ancak petrol sektörü çalışanları, bölgedeki işçi-memurun sadece yüzde 2’sini oluşturuyor. Yaklaşık 6 milyonluk nüfusu bulunan Kürdistan Bölgesi’nde, 1.4 milyon insan doğrudan hükümetten maaş alıyor. Bunun yarısını memurlar ve pêşmergeler oluştururken, diğer yarısında Enfal mağdurları, gaziler veya emekliler yer alıyor.
2014’ün ikinci yarısında, DAİŞ’in Başûr’a yönelik yoğun saldırılar düzenlediği süreçte petrol fiyatları ciddi bir düşüş kaydetti. Petrolün varili o dönem 110 dolardan 60 dolara düştü, neredeyse yarı yarıya değer kaybetti yani. Bununla birlikte aynı süreçte Irak merkezi hükümeti, bağımsız petrol satışı yürüttüğü gerekçesiyle Kürdistan Bölgesi’nin bütçesini kesti. Başûr’u ciddi anlamda etkiledi bu durum, hatta mali kriz yaşandı. Özellikle DAİŞ saldırılarının yol açtığı güvenlik açığı nedeniyle uluslararası yatırımlar geriledi, kimi şirketler iflas etti, projeler yarıda kaldı. Memurlar dört yıl boyu düzenli maaş alamadı, bazı aylarda hiç maaş alamazken ücretlerinde kesintilere gidildi.
Son aylarda ise petrol fiyatları yeniden düşüşe geçti. Varili 60’tan 30 doların altına düştü. Nisan ayında ise Irak hükümetinin Kürdistan Bölgesi’nin bütçesini kesmeye niyetli olduğu yansıdı. Merkezi Irak hükümeti ile Kürdistan Bölge Hükümeti arasında geçen yıl sağlanan bütçe anlaşması, 1 Ocak itibariyle bütçe karşılığında Kürdistan Bölgesi’nden Bağdat’a günlük 250 bin varil petrolün teslim edilmesini öngörüyor. Ancak Irak hükümeti, Kürdistan Bölgesi’nin petrolü göndermediği gerekçesiyle aylık 328 milyon dolar bütçeyi kesmeyi gündeme aldı. Bunun üzerine geçen hafta Kürdistan Bölge Hükümeti’nden bir heyet Bağdat’a gitti. Yeniden Irak hükümetiyle konuyla ilgili görüşmelere başlandı. Şimdiye kadar olumlu bir sonuç henüz yansımadı.
Petrol fiyatındaki düşüş kendi başına Başûr ekonomisini ciddi anlamda zorlayan bir durum iken, Bağdat’ın bütçeyi kesme tehdidi Hewlêr için büyük sorun. Ki son beş ayda çok sayıda kişi maaşını alamadı. Bundan ötürü geçtiğimiz günlerde sağlık emekçileri Süleymaniye’de greve gitti. Dolayısıyla şu anda 2014 krizine benzer bir durumla karşı karşıyayız. Hatta koronavirüsün küresel ekonomide ve piyasalarda yarattığı etki göz önünde bulundurulduğunda 2014’ten daha vahim bir mali kriz maalesef mümkündür.
- Bölge ekonomik olarak kendine yetecek durumda mı?
Aslında yeraltı ve yerüstü kaynaklarına bakıldığında Başûr ekonomik olarak kendine yetecek duruma gelebilirdi. Fakat bana göre kelimenin anlamı itibariyle çok da ekonomiden söz etmek mümkün değil, ticaret daha ağır basıyor. Bu ise bölgenin ekonomik durumunu kırılgan kılıyor. İthal oranı çok yüksektir. Özellikle de Türkiye ve İran’dan. 20-30 yıl kadar kısa bir süre içinde imalat sektörünün pek geliştirilemeyişi olması anlaşılır bir durumdur belki. Ama en azından tarım ürünleri ve genel olarak gıda alanında bu düzeyde Türkiye ve İran’dan ithal edecek bir noktada olmamalı Başûr. Burada da yetişen ürünlerin komşu ülkelerden ithal edilmesi en çok da yerli üreticiyi zorluyor. Örneğin İran’dan ithal edilen domatesin kilosu o kadar ucuz ki yerli üretici malını aynı fiyata sattığında zarar ediyor. Dolayısıyla malı elinde kalıyor. Zaman zaman bu durum protestolara yol açıyor ve bunun sonucu olarak geçen yıl kısmi bazı ithal sınırlamalara da gidildi. Ancak bu genel bir politikaya dönüştürülmedi. Zaten esas sorun ekonomi alanındaki politikasızlık durumudur. O nedenle Başur, ekonomik olarak kendine yetebilecek durumdayken komşu devletlerin ekonomisi açısından pazar işlevini görüyor. Bunun değişmesi için öncelikle yerli üretimin güçlendirilmesi ve desteklenmesi gerekiyor. Yaşadığımız süreç Başûr’un sadece veya büyük ölçüde petrol satışlarına dayalı olarak ekonomik varlığını sağlayamayacağını net bir şekilde gösterdi. O nedenle ticarete dayalı değil üretime dayalı ekonomik bir model acilen gereklidir.
Bunlar madalyanın bir tarafını oluştururken, diğer tarafta yolsuzluk Başûr’un ekonomisini kemiren temel büyük sorundur. Sonuç olarak bu kadar yeraltı-yerüstü kaynağa rağmen Başûr kendine ekonomik olarak yetecek konumda değil ne yazık ki.
- Ekonomik sıkıntılar karşısında halkın tavrı veya tepkisi nasıl?
Halk yıllardır gendelî denen yolsuzluğa karşı tepkisini ortaya koyuyor. Yine maaşların ödenmeyişi karşısında bazı meslek grupları, örneğin öğretmenler ve son olarak sağlıkçılar, protesto eylemleri örgütlüyor. Geçenlerde Süleymaniye’de binlerce kişinin katılımıyla bir protesto gösterisi oldu. Yani Başûr’da belki de en fazla protesto gösterilerinin düzenlendiği sorun, maaşların ödenmemesi ve buna bağlı olarak yolsuzluk. 2014’te baş gösteren mali kriz döneminde çok ciddi gösteriler düzenlendi. Siyasal iktidar o dönem DAİŞ’in saldırılarını ve bunun sonucu gelişen göç dalgasını hep gerekçe gösterdi, 1 milyondan fazla mülteciye ev sahipliği yaptığını hep tekrarladı. Oysa o dönem çeşitli devletler ve uluslararası kuruluşlar ciddi miktarda yardım sundular. Dolayısıyla esas sorun yolsuzluk ve üretim ile sürdürülebilirliğe dayalı bir ekonomi politikanın geliştirilmemiş olmasıdır.
Partiler ve siyasi duruşları
Denilebilir ki Federe Kürdistan Bölgesi’nde faaliyet gösteren siyasi partilerin anası KDP’dır. Önce KDP bölünmüş ve YNK ortaya çıkmıştır. YNK’nin bölünmesi ile Goran hareketi doğmuştur. Bölgedeki siyasi partiler ve güçleri şöyle:
KDP: Güney Kürdistan’daki partilerini kökeni Mahabat Kürt Cumhuriyeti’ne dayanır, KDP Mahabat’ta 1946 yılında Molla Mustafa Barzani başkanlığında kuruldu.
Mahabat Cumhuriyeti’nin yıkılması ve Barzani’nin önce Sovyetlere Birliği’ne göçüp 1958 yılında Güneye Kürdistan’a dönmesi ile birlikte de güçlenmeye başladı. Bir dönem Irak’la iktidarı da paylaştı. Parti için tartışmalarda demokratik bir çizginin izlenmemesi, parti içinde bölünmelere yola açtı.
YNK: 1975 yılında Şam’da Celal Talabani önderliğinde YNK (Yekitiyi Niştimani Kurdistan) kuruldu. KDP içindeki sol eğilimli yapıların neredeyse tamamı YNK’ye geçti.
Bir anda YNK bölgenin en güçlü partisi haline geldi, başta Süleymaniye olmak üzere tüm illerde kısa sürede önemli güç topladı. Bir süre sonra iç çekişmelerden YNK de nasibini aldı ve orada da ayrışmalar yaşandı.
GORAN: Mam Celal’in yaşlandığı ve sağlığının bozulmaya başladığı dönemde, ‘kendisinden sonraki isim’ sayılan aydın, entelektüel, siyasetçi Noşirwan Mustafa, YNK’den ayrılarak Goran Hareketi’ni kurdu. (Değişim Hareketi)
Onun da sağlığı iyi değildi, yaşlı ve hastaydı.
Başlangıçta çok kısa sürede büyümeye başlayan hareket, Noşirwan Mustafa’nın ölümüyle birlikte sıkıntı yaşamaya başladı. Ancak gene de özellikle Süleymaniye bölgesinde azımsanmayacak bir güce sahip. Bölgede iki İslamcı parti var.
KOMALAİ İSLAM: İlki, her türden İslamcı yapıyı bünyesinde bulunduran Komalai İslami. Meclis’te temsil ediliyor.
YEKGIRTU: Diğeri Yekgırtu, İhvan eğilimli. AKP ve Erdoğan ile gayet iyi ilişki içinde. Dönem dönem temsilcilerinin Türkiye’de AKP ve devlet yetkilileri ile görüşme ve toplantılar yaptığı biliniyor.
TEWGERA AZADİ: Genellikle 4 parça Kürdistan’ın sorunlarıyla ilgilenen, bölgedeki diğer partilerden oldukça farklı bir yapı. Yurtsever kimliğiyle öne çıkıyor. PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın düşüncelerinden etkilendiği biliniyor.
Nevei Nwi (Yeni Nesil): Genç ve zengin bir lideri var. Katıldığı ilk seçimde Meclis’te temsil şansı buldu. Bölge’de kimi etkin eylemler yaptı. KDP’nin şimşeklerini üzerine çekti. Yolsuzluk konusunda yoğun bir muhalefet yapıyor. Geleceğinin ne olacağı meçhul.
Bunun dışında komünist, sosyalist, zehmetkeşan (emekçiler) partileri bölgede çok varlık gösteremiyorlar. Bu partilerin dışında Kerkük’te faaliyet gösteren, Türkiye destekli, Türkmen Cephesi var.
YARIN: Demokratik bir sistem kurulamadı