‘Amaca ulaşmak için her yol mubahtır’ anlayışındaki kirli siyaset, kendine yarar sağlayacak her alanı kullanır. Bu anlamıyla pragmatiktir. Her boşluğu doldurmaya çalışır, sıkıştığında kitlenin dikkatini başka alanlara çekerek kusur ve yanlışlarını örtmeye çalışır. Gündem değiştirmek, yapay gündemler oluşturmak da bu yöntemlerin olmazsa olmazıdır. Seçim süreçlerinde bu tür yöntemler ivme kazanır.
Medya da bir anlamıyla yönetime katılır. Yönetime seçimden seçime değil de her gün katılmanın tek aracı medyadır. Çünkü medya yönetilenler ve yönetenler arasındaki bir iletişim kanalıdır. Bugün Türkiye’de medya tarafsızlığını yitirmiş ve algı yönetiminin bir aracı haline getirilmiştir.
Gerçek bilgileri yalanlarla karıştırmak veya gerçek bilginin sadece bir kısmını vererek yanlış yorumlarla bilgiyi kendine göre yorumlayıp çarpıtmak yaygın dezenformasyon taktiklerinden oldu hep. Eğer hedef kitle bu tip kontrolden etkilenebilecekse uygulanan diğer bir teknik, gerçeklerin gizlenmesi veya sansürlemedir.
Kokuşmuş politikaların yalan ve çarpıtma üzerine kurulduğu bu kuşatma düzenine karşı gerçekleri yazmaya çalışan demokrat basının sesini kısmaya çalışan yine bu anlayıştır.
Son dönemlerde internet üzerinden sosyal medyada bunu trollerini de kullanarak uyguluyor.
Troller, mantık ve kural dışı argümanlarıyla piyasaya çıkar her türden nefreti makamında, ırkçı, ayırımcı, cinsiyetçi ve benzeri argümanlarla ağız dalaşına girer, gündemi saptırırlar. Bir grup ya da kişiyi hedef alıp, her türden toplum kuralının ve nezaketin dışında hakaret ve küfre dayalı kullandıkları jargon kullanıcılarda karşılık buldukça keyiflenir ve enerji toplarlar.
Olmayan bir şeyi gerçek gibiymiş gibi yaymak, gerçek gündemin karşısında yapay gündemler oluşturmak temel özellikleridir.
Siyasetin gündem değiştirme yöntemleri çeşitlidir. Oluşturulmaya çalışılacak sahte gündem öncelikle medyada yer alan yandaşa servis edilir, manşetler buna uygun oluşturulur, troller buna göre mevzi alır ve atış başlatılır. Oluşturulan ve devreye sokulan bu yapay gündem tuzağına kapılacak bir kitle her dem bulunur. İktidar bu süreçten sonra kendini sanki bu olayın dışındaymış gibi göstererek kalemşorlarını, sözcülerini, trollerini cepheye sürer.
Bu sayede toplum gerçek sorunlardan uzaklaştırılıp yapay konularla meşgul olup düşünmeye, sorgulamaya vakit bulamaz.
‘Dezenformasyon’ yapanlara ses çıkarılmazken gerçeği bulmaya ve ortaya çıkarmaya çalışanların kaynakları kapatılıyor. Okuduğumuz gazeteye, dergiye, izlediğimiz TV’ye, dinlediğimiz radyoya, tıkladığımız internet sayfalarına eleştirel gözle bakabilmeliyiz. Eğer buralardaki bilgileri mutlak doğru kabul edersek fikir altyapımızı sağlam ve sağlıklı inşa edemeyiz.
Ezberlerimizin çoğu, gerçeği araştırmadan kulaktan dolma, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olma ya da medyanın dezenformasyonuna uğramış bilgilendirmelere dayalıdır. Bu sonuncusu çok daha etkilidir. Çünkü medya artık öyle bir güç haline gelmiştir ki insanların düşünce ve davranışlarını denetleme, toplumun yapısını, kurulu düzenini ve bireyler arasında cereyan eden toplumsal ilişkileri yeniden yaratma, yeniden şekillendirme, yeniden üretme ve yorumlama gücüne ve yeteneğine sahiptir.
Demokratik bir toplum yapısı oluşturma konusunda inisiyatif almak şöyle dursun, bu tür yaklaşımlara düşmanca bakan, her türlü ırkçılığı ve şovenliği zihinlerde canlı tutmayı milliyetçilik sayanların varacakları huzurlu bir yapı yoktur.
Hayatın tıkandığı böyle anlarda vicdan ve yürek sesine kulak kabartıp, hayatı harekete geçirecek ve sürükleyecek erdemli eylem ve söylemlerimizle, var olduğumuzu, var kalacağımızı tüm benliğimizle göstermeliyiz.
Geçmişin değerleri ve metotlar yetersiz kaldığında, yeni değerler yaratmak, yeni yöntemler geliştirmek gerekir. Görünen o ki bugün artık hayat bizden yeni tanımlar, anlamlar, yeni roller ve hamleler bekliyor.