HDP Sözcüsü Günay, Kılıçdaroğlu’nun ‘çözüm’ sözünü, ‘İktidar da çözüm süreci diye başladı ama geldiğimiz aşamada, düşman hukukundan öteye geçemedi. Pratik hamle gerekiyor” sözleri ile değerlendirdi
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin kurultayından sonra Kürt sorununda “çözüm sözü” vermesini, iktidarın Kürtlere yönelik yaklaşımlarına dair de ‘bir sözü’ olmalı ifadeleri ile değerlendirdi ve demokrasi ittifakına değindi. Günay, 1 Eylül Dünya Barış Günü hazırlıkları, partisinin “Demokrasi Yürüyüşü” programı ve CPT’nin İmralı raporuna dair soruları da yanıtladı.
HDP, 1 Haziran’da açıkladığı tutum ve strateji belgesiyle başlattığı “Demokratik Mücadele Programı” kapsamında önce Hakkari ve Edirne’den Ankara’ya “Darbeye karşı demokrasi yürüyüşü”, daha sonra da birçok kentte “Demokrasi buluşmaları” gerçekleştirdi.
Mezopotamya Ajansı’ndan Özgür Paksoy’un sorularını yanıtlayan Günay, Demokratik Mücadele Programı ile ilgili, “İktidarın muhalefeti bastırma gücü çok açık ortaya çıktı” yorumunu yaparken, 1 Haziran’da başlatılan sürecin aynı zamanda demokrasi ittifakı çağrılarını yinelemeye yönelik olduğunu belirtti.
‘İttifaka ihtiyaç var’
Günay, “Bir yandan muhalefeti inanılmaz baskılarla kırıp, döküp, parçalayıp, dağıtmaya çalışan bir iktidar gerçekliği var. Diğer yandan derdi bu ülkenin geleceği olan bir muhalefet var. Bu muhalefetin bir araya gelmesi gerektiğini düşünüyoruz. Demokrasi ittifakı etrafında bir araya gelerek, halkın sorunlarına çözüm bulacak, bu ülkede demokrasinin inşası için adımlar atacak bir ittifaka ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum” dedi.
1 Eylül Dünya Barış Günü programlarının da birkaç gün içerisinde netleşeceğini belirten Günay, şöyle devam etti: “Demokratik Mücadele Programımızı başlatırken, ‘demokrasi mücadelesi uzun soluklu bir mücadeledir’ dedik. Biz 3 aylık bir program açıkladık. 1 Haziran’dan 1 Eylül’e kadar gidecek süreç. Bizim demokrasi mücadelemiz, demokrasi yürüyüşümüz bu zaman aralığı ile kısıtlı bir şey değil. Bu 1 Eylül’e giderken de 1 Eylül’den sonra da devam edecek bir mücadele. 1 Eylül’e giderken de barış taleplerini dillendirmeye devam edeceğiz. 1 Eylül’den sonra da sokaklarda olmaya devam edeceğiz.”
‘İktidar İmralı’da hukukun işletilmediğini itiraf etti’
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit ile ilgili ‘Türkiye açısından hukukun işletilmemesi’ yorumunu yapan Günay, tecridin hiçbir hukuki dayanağının olmadığının altını çizdi. Tecride karşı başlatılan açlık grevleri sonrası hükümetin bir takım açıklamalarının olduğunu ve ‘hukukun işletileceğine dair sözler verdiğini’ hatırlatan Günay,
“O sözü verirken bile iktidar hukuku işletmediğini itiraf etti” dedi. Verilen sözlerin daha sonra tutulmadığını vurgulayan Günay, “İktidar hukuksuzluğunu devam ettiriyor. Çok doğrudan iktidarın savaş ve Kürt sorununa yaklaşımıyla ilgili bir durum. Kürt sorununa yaklaşımı, Kürde düşmanlığının somut yansımadır” dedi.
‘CPT hak ihlalini belgeliyor’
Günay CPT’nin açıkladığı İmralı raporuna dair de şu sözleri ifade etti: “CPT çok açık bir itirafta bulunuyor. ‘Sistem değişmeli’ diyor. İmralı Adası’nda kısmi avukat görüşmeleri yapılmış olsa da avukatların Haziran ayından sonra görüşme gerçekleştiremediğini, hak ihlalinin devam ettiğine dair CPT de durumu belgeliyor. İktidarı yeniden uluslararası sözleşmelere ve kendi iç hukukuna uymaya davet ediyor.”
‘Kürt sorunu savaşla çözülmez’
“Tecrit, bu ülkenin barışına, özgürlüğüne, demokrasisine hizmet etmediği çok net” diyen Günay, “2013’te, 2014’te Sayın Öcalan ile görüşmelerin olduğu dönemde dışarıdaki atmosferin yarattığı, ölümlerin azaldığı, daha barışçıl ortamın olması doğrudan bununla bağlantılı. Çünkü Sayın Öcalan’ın çözüme dair projeleri çok esaslı bir politikadır. Dolayısıyla onunla görüşülmeye başlandığı andan itibaren, düşünce ve görüşlerinin dışarıya yansıdığı andan itibaren, bunun ülkede etkisi görülmeye başlıyor. Ortadoğu’da da etkisi görülmeye başlıyor. Çok net anlaşılması gereken bir şey var ki; Kürt sorunu savaşla çözülmez. Kürt sorunu demokratik barışçıl yöntemlerle, diyalog ve müzakere ile çözülür. Bunun adresi de bellidir. Sayın Öcalan ile bu süreci başlatmak ve devam ettirmektir.”
CHP ve Kürt raporu
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, partisinin kurultayından sonra Kürt sorununda “çözüm sözü” vermesi ve “Kürt raporu” hazırladığının gündeme gelmesi ile ilgili de Günay, şöyle konuştu;
“Bu ülkede siyaset yapıyorsanız, Kürt sorununun çözümüne ve Kürtlerin kolektif haklarına dair bir sözünüz olmalı. Bu anlamıyla önemli ama iktidar tarafından Kürt kazanımlarına dönük ciddi bir saldırı hali var. Kürde çözümsüzlüğü, katliamı ve ölümü dayatan çok ciddi bir iktidar politikası var. Bunu söylerken, bir de iktidarın öncülük ettiği Kürt düşmanlığına dair de bir sözünün olması gerekiyor. Yoksa bu ülkede iktidarın kendisi de çözüm süreci diye başladı, Kürtlere dair bir sürü olumlu söz de söyledi ama geldiğimiz aşamada Kürtlere korkunç saldırı, Kürde karşı düşman hukukunu uygulamaktan öteye geçemedi. Bu konuda pratik hamleler olması gerekiyor. Samimiyetin ve toplum nezdinde ikna edici olabilmesi için pratik adımların olması gerekiyor.
CHP bir Kürt raporundan bahsediyor. Ama raporla beraber CHP Kürt sorununun çözüm yolunu da açıklamalı. İktidarın Kürde yönelik düşman politikalarına bir karşı duruşu, bir tavrı olmalı. Bunlarla birleşince bir anlam ifade edecektir.”
‘Üçüncü yolun iktidara nasıl kaybettiğini gördük’
“Biz üçüncü yol siyasetinin olduğunu ve demokrasi güçlerinin, iktidarın bize dayattığı siyasi geleneklerine mahkum olmadığını anlatmaya çalışıyoruz. Son birkaç yıldır kritik kimi eşiklerde, HDP’nin yaptığı kimi hamlelerle bu biraz ortaya çıktı. İşte 31 Mart seçimlerindeki süreç böyle bir süreçti. Yine 23 Haziran İstanbul seçimlerindeki süreç böyle bir süreçti. Bu ittifakın iktidara nasıl kaybettirdiğini birlikte gördük.”
“Üçüncü Yol ile gelişecek Demokrasi İttifakı; tam da yeniden halklar ittifakına, bu toplumun temel dinamiklerinin, Türkiye toplumunu renklendiren, güçlendiren, büyüten demokratik hamlelere zemin hazırlayan, yine demokrasiyi güçlendiren bütün kesimlerin bir araya gelip, ortak tavrına dönüştürülmesine ihtiyaç var. Üçüncü Yol, Demokrasi İttifakı dediğimiz böyle bir şey.”
“Bir mücadele hattını birlikte oluşturmak gerekiyor. Muhalefetin demokrasi mücadelesi konusunda bir tutumunun olması gerekiyor. Mücadele hattında bir araya gelip, demokrasi mücadelesi oluşturacak mı? Bunun netleşmesi gerekiyor. Yoksa iktidara sadece söylemde muhalefet etmek, bu ülkeye maalesef demokrasi getirmiyor. Muhalefetin esas olan pratikte iktidarı zayıflatacak demokratik mücadele programları oluşturmaya ihtiyacı var.”
HABER MERKEZİ