HDP Sözcüsü Ebru Günay, gündeme dair düzenlediği basın toplantısında Abdullah Öcalan ile görüşme talebiyle yapılan başvuruları yanıtsız bırakan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a, ‘Suça ortak oluyorsunuz’ diye seslendi
HDP Sözcüsü Ebru Günay, partisinin Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. Gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Günay, Roboski Katliamı’nın 11’inci yıldönümüne rağmen faillerin açığa çıkarılmadığını belirtti.
Günay, “Gerçek katiller ortaya çıkıp hesap verinceye kadar bizler mücadele etmeye devam edeceğiz. Çünkü bu ülkedeki gerçek demokrasi, Roboski Katliamı’nın gerçek faillerinin hesap vermesiyle olacağını hepimiz çok iyi biliyoruz. Bizler HDP olarak, acılı ailelerle birlikte mücadele yürütmeye, hesap sormaya devam edeceğiz” diye konuştu.
Gezi Davası
Gezi Davası’nda verilen kararın istinaf mahkemesince onanmasına değinen Günay, “Yılın son günlerindeyiz ve maalesef tekrardan iktidarın düşman politikalarıyla, hukuksuzlukları ile yılı bitiriyoruz. Dün Gezi Davası kararı istinaf mahkemesinde onaylandı. Osman Kavala’nın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile diğer tutuklulara verilen karar onaylandı. Bu bir kez daha iktidarın yargıyı sopaya dönüştürdüğünü, yargıyı intikam alma aracına dönüştürdüğünün açık göstergesidir. Baştan sona hukuksuz ve usulsüzlüklerle dolu bir yargılama. Yargıyı sopaya dönüştürenler bilsinler ki; Gezi bu halklara umut oldu, Gezi direnişini ve ruhunu asla zindanlara dolduramazsınız. Bizler Gezi direnişinin yanında durmaya ve Gezi ruhuyla mücadele etmeye devam edeceğiz” vurgusunda bulundu.
İmralı tecridi
Partisinin İmralı tecridine karşı başlattığı Adalet Nöbeti’nin 7’nci gününde sürdüğünü belirten Günay, “Bu ülkedeki savaş politikalarının en büyük etkenlerinden biri elbette iktidarın yürüttüğü tecrit politikalarıdır. Sayın Öcalan’ın avukatları, Asrın Hukuk Bürosu, Sayın Öcalan’ın CPT ile görüşmeye çıkmadığını duyurdu. Zaten 21 aydır avukat ve aile görüşmesinin gerçekleştirilmediği İmralı ile hiçbir fiziki temasın olmadığı kamuoyunun bilgisi dahilinde. Bizler İmralı tecrit sisteminin, bu ülkedeki hukuksuzlukların, adaletsizliğin, faşizan uygulamaların temelinde olduğunun farkındayız. AKP kendi faşizmini tecrit ile besleyip büyüten bir iktidar. Tek adam rejimine karşı durmak için en çok da iktidarın tecrit politikalarına karşı mücadele ediyoruz, bunda da ısrarlıyız” şeklinde konuştu.
‘Suça ortak olma’ çağrısı
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a seslenen Günay, “HDP olarak parlamento grubumuz Adalet Bakanlığı önünde hukuk uygulansın ve avukatlar görüşme gerçekleştirsin nöbet eylemi başlattı. Eylemimiz 1 haftadır devam ediyor, ne yazık ki Adalet Bakanlığı’ndan bu konuda henüz bir açıklama yapılmış değil, avukat ve aile görüşlerinin yapılması için herhangi bir adım atılmış değil. Daha da önemlisi bizlerin, Eş Genel Başkanlarımızın yaptığı başvuru, DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz’in yaptığı başvuru, DTK Eş Genel Başkanı Berdan Öztürk’ün ve vekillerimizin yaptığı başvurulara Adalet Bakanlığı henüz bir yanıt vermedi. Bir kez daha Adalet Bakanlığı’na şunu hatırlatmak isterim: Oturduğunuz koltuk, adaletin tesis edilmesi için var olan bir mekandır. Sorumluluğunuzdaki bir cezaevinde 21 aydır aile ve avukat görüşmeleri gerçekleştirilmiyorsa, tecrit politikalarında ısrar ediliyorsa, siz de hukuku ayaklar altına alıyorsunuz. Adalet Bakanı olarak bu suça ortak oluyorsunuz. Bizler Adalet Bakanını bu suça ortak olmamaya davet ediyoruz, çağrılarımıza ve taleplerimize cevap olmaya, demokratik kamuoyunun kaygılarını gidermek için en hızlı şekilde avukat ve aile görüşmesinin gerçekleşmesi talebimizi yineliyoruz” dedi.
DBP’ye yönelik tutuklamalar
Demokratik Bölgeler Partisi’ne (DBP) yönelik gözaltı ve tutuklama furyasına tepki gösteren Günay, “Bu iktidar kaybediyor, kaybederken de Kürt’ün örgütlü gücüne her alanda düşmanlık yapıyor. Kürt’ün örgütlü gücüne saldırarak, DBP Eş Genel Başkanını tutuklayarak seçim startını vermeyi amaçlıyor. Ama Kürt halkı kendisine yapılan zulmü, kendi iradesine, örgütlü gücüne yapılan baskı, tutuklama ve gözaltıları asla unutmaz, bunun cevabını da sandıkta mutlaka verecektir” ifadelerini kullandı.
Paris katliamı
Kürt düşmanlığının Paris’te katliamlarla sürdüğünü dile getiren Günay, “Her alanda saldırılar sürerken, Paris Katliamının 10’uncu yılında ikinci bir Paris katliamı gerçekleşti. Kadın mücadelesinin öncü isimlerinden Emine Kara, sanatçı Mir Perwer, Abdurrahman Kızıl katledildi. Hayatını kaybedenlerin ailesine başsağlığı diliyorum. Birinci Paris katliamının arkasındaki karanlık güçler açığa çıksaydı bugün ikinci Paris katliamı açığa çıkmayacaktı. İktidarın her yerde içeride dışarıda Kürdün nefes aldığı her yerde Kürdün kazanımlarında, Kürt halkına dönük düşman politikalarında bu saldırılarda etkilidir. Buradan Fransız yetkililerine bir kez daha çağrıda bulunuyoruz; bu katliama aydınlatmak, bu cinayetin arkasındaki karanlık güçleri açığa çıkarmak sizlerin sorumlu” diye konuştu.
Deniz Poyraz davası
Deniz Poyraz’ın katledilmesiyle ilgili açılan dava verilen kararı hatırlatan Günay, şunları söyledi: “Bu duruşma şunu gösterdi, orada bir yargılama gerçekleşmedi. Dava süresince bir katilin arkasındaki karanlık güçlerin nasıl aklandığının filmini izledik. Delillerin karartıldığı, araştırılmadığı, katillerin her koşulda korunduğu, mağdurların daha da mağdur edildiği bir yargılama sürecine tanık olduk. Bir yargılama süreci düşünün ki duruşma salonunda katilin çıkardığı provokasyonlar sonucu gaz sıkıldı, müştekilerin ve mağdurların avukatları, Eş Genel Başkanımızın salona alınmadığı bir yargılama yapıldı. Bu bir yargılama değil, siyasi bir cinayetin üzerinin örtülmesidir. Türkiye’nin önemli kent merkezlerinden biri ve 3’üncü büyük siyasi partisine yönelik gerçekleştirilen bir saldırı. Bu katil bunu tek başına organize etmiş olamaz. Mahkeme olayı basit bir cinayet olarak ele aldı. Tetikçiye tasarlayarak cinayetten ceza vermesini kabul etmiyoruz. Bu bir siyasi cinayettir, tetikçi asla bunu tek başına gerçekleştiremez. Katil tek başına değil, arkasındaki bütün güçlerden mücadele ile hesap soracağız.”
2022 yılı
Günay, konuşmasından diğer bazı başlıklar şöyle:
“2022 yılını artan saldırılarla, derinleşen krizlerle geride bırakıyoruz. Toplumun büyük kesiminin umut ve beklentilerle karşıladığı 2022 yılı, AKP ve MHP iktidarının politik tercihleri nedeniyle ne yazık ki koyu bir karanlığa, kara bir kışa döndü. Bütün toplumsal kesimler iktidarın saldırı politikalarının hedefi haline geldi. 2022’de iyice açığa çıktı ki; iktidarın yönetme biçimine dönüşen tecrit artık ülkeye yayılmış ve sistematikleşmiş durumdadır. Bunun sonucunda cezaevlerinin tamamında ağır hak ihlalleri yaşanmış, cenazeler çıkmış, hasta tutsaklar tedavi edilmemiş, her türlü hak ihlali, infaz yakma, saldırı, işkence ve kötü muamele yaşanmıştır. Kuşkusuz 2022’de iktidarın düşmanlıklarını, demokratik siyasete tahammülsüzlüğünü anlatmaya günler yetmez. Yılın son birkaç gününde yaşanılanlar bile 2022 özeti açığa çıkar. Yine de yıl boyunca mücadelemizi bütün engellemelere ve saldırılara rağmen sürdürdük. İttifaklarımızı geliştirdik, yeni mücadele yolları açtık. Emek ve Özgürlük İttifakıyla da halklara umut olduk. Hala sokaktayız, hala mücadeledeyiz, hala direnişteyiz. HDP her koşulda mücadele etmeye yeni yılda da halklara umut olmaya devam edecektir.
Seçim hazırlıkları
Bu koyu karanlığı dağıtmanın vakti geldi, işte 2023 yılını böyle karşılıyoruz. 2023 ülke tarihinin en kritik seçimlerinden birinin yapılacağı bir yıl olacak. Seçimlere olağanüstü koşullarda gireceğimizin farkındayız. Partimizin tarihsel mücadele geleneği ve büyük birikimi bu kritik süreci de başarıyla atlatacağımızın en büyük kanıtıdır. Buna bağlı olarak seçim çalışmaları kapsamında hem merkezi hem de yerel düzeyde hazırlıklarımızı başlatarak merkezi ve yerel koordinasyonlarımızı büyük oranda oluşturduk. Seçimde mevcut iktidara kaybettirmek, parlamentoda en üst düzeyde temsil gücüne ulaşmak ve ülkenin demokratik geleceğini demokratik ittifaklar temelinde inşa etmek en temel stratejimizdir. Emek ve Özgürlük İttifakı başta olmak üzere toplumun bütün demokratik muhalefetini kapsayacak daha geniş bir demokrasi ittifakını kurmak, en temel hedeflerimizden biridir.
2023 yılı bizler için hem seçim çalışmalarının hem eylem ve etkinliklerin hem de örgütlenme alanımızı büyütüp geliştirmenin yılı olacaktır. Yeni yıla girerken, bütün dünya haklarının ve Türkiye halklarının yeni yılını kutluyorum.”
ANKARA