Gündemi değerlendiren HDP Sözcüsü Ebru Günay, Pınar Gültekin cinayetini ‘Katleden erkek, gücünü kolluğun ve yargının erkek yanlısı tutumu ve kararlarından almaktadır” ifadeleri ile yorumladı
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, partisinin genel merkez binasında gerçekleştirdiği basın toplantısıyla gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.
Gündemdeki konuları başlık başlık ayıran Günay, son zamanlarda artan kadın cinayetlerine ilişkin “Kadınlar olarak öfkemiz büyüyor bunun örneğini metropollerde binlerce kadının alanları doldurması ile görüyoruz “dedi
HDP sözcüsü yaşanan cinayetlerde iktidarın suçu olduğunu belirterek “Pınar Gültekin’in katleden erkek, gücünü kolluğun ve yargının erkek yanlısı tutumu ve kararlarından almaktadır” ifadelerini kullandı.
Pınar Gültekin cinayeti
Kadına yönelik şiddetin “kurum boyutuna” vardığını ifade eden Günay, “Neredeyse her gün bir kadının erkekler tarafından gaddarca katledilmesine tanıklık oluyoruz. İktidar ve devlet kurumlarının cinsiyetçi söylem ve pratikleri kadına yönelik şiddeti beslemektedir. En son Pınar Gültekin katledildi. Kadın cinayetlerine karşı kadınlar olarak öfkemiz büyüyor. İstanbul başta olmak üzere birçok kentte binlerce kadın, artan kadın cinayetlerine ve erkek şiddetine karşı sokağa çıkarak erkek şiddetine karşı ‘susmuyoruz’ diye haykırdı. Ancak kadınlar iktidarın saldırısına uğradı, alanda şiddete maruz kaldı. Buradan, Pınar Gültekin’in ailesine ve bütün sevenlerine başsağlığı diliyorum. Bu gaddarca işlenen cinayetlerin hiçbiri istisna değildir. Pınar Gültekin’in katleden erkek, gücünü kolluğun ve yargının erkek yanlısı tutumu ve kararlarından almaktadır. Kadınlara şiddet uygulayan erkekler bu ülkede ‘tahrik indirimden’ yararlandığı için, infaz yasalarıyla serbest bırakıldıkları için bu kadar kolay şiddet uygulayabiliyorlar” dedi.
İstanbul Sözleşmesi
Kadına yönelik şiddet kadın kırım düzeyine çıkmışken iktidar bu katliamları nasıl durduracağını düşüneceğine, bu şiddetle etkin mücadele için oluşturulan İstanbul Sözleşmesini iptal etmenin peşine düşmüştür. Tekrar altını çizerek söylüyoruz ki; İktidar bu sözleşmeyi uygulamakla yükümlüdür, iptal etmekle değil.”
24 Temmuz Basın Bayramı
24 Temmuz’un Basın bayramı olduğuna değinen Günay tutuklu gazeteciler ve sansür nedeniyle ortada bayramlık bir şeyin kalmadığını ifade etti.
AKP’nin pek çok alanda olduğu gibi basın ve ifade özgürlüğünde de Türkiye’yi büyük bir karanlığa mahkum ettiğini dile getiren Günay, “AKP dünyada gazeteciliği suç, gazetecileri ‘terörist’ olarak tanımlayan tek iktidar olarak tarihe geçti. Türkiye’de en az 93 gazeteci ve medya çalışanı yaptıkları işten kaynaklı cezaevlerinde bulunuyor. 10 binden fazla gazeteci de maalesef işsiz. OHAL darbesiyle yüzlerce basın kurumuna el konuldu, iktidar gazete ve basın kuruluşu olarak ele geçirdiği her kurumun içeriğini boşalttı, bu mecralar iktidarın borazanlığı dışında herhangi bir işleve sahip değiller artık. Çoğu itibar suikasti yapıyor, muhalefete yönelik kara propaganda merkezleri gibi çalışıyor. Halk bu gazeteleri okumuyor, bu televizyonları izlemiyor o yüzden halkın haber alma kanalları haline getirilen Sosyal medya mecraları hedef haline getirildi” diye konuştu.
Günay, gündeme dair şunları söyledi:
“24 Temmuz 2015, Türkiye tarihinin dönüm noktalarından biridir. Bu tarih, eşi benzeri görülmemiş bir şiddet dalgasının, tasfiye planlamasının, kırım politikalarının başlangıcı oldu. Bu politikayla çözüm süreci inkâr edilerek rafa kaldırıldı ve dünyanın gözü önünde açıklanan tarihi Dolmabahçe Mutabakatı reddedildi. Özelde Kürt halkına, genelde de Türkiye halklarına ve demokratik kamuoyuna açıkça savaş ilan edildi. İmralı’da kurulan ve toplumun büyük bir umutla barış getirmesini beklediği diyalog ve müzakere masası hükümet tarafından ‘bize oy kazandırmıyor’ denilerek devrildi. 2013 Newroz deklarasyonuyla başlayan ve 3 yıl boyunca ölümleri durduran diyalog sürecinde ‘bize oy vermezseniz çözüm sürecinin ancak filmini çekersiniz’ tehditlerine dönüştü. AKP toplumun tümüne karşı saldırıya dönüşün bu kumpası adım adım ördü.”
‘Darbe ve savaş AKP’nin varlık sebebi’
Darbe mekaniğinin hareket geçirildiğine dikkati çeken Günay, “Darbe girişimi ardından OHAL darbesi gerçekleştirildi. Binlerce insan işinden aşından edildi. On binlerce muhalif tutuklandı. 4 Kasım’da ve sonrasında sistematik olarak halk iradesine karşı darbe gerçekleştirildi. Emekçiler, işçiler bu ülkenin üretenleri ekmeğe muhtaç hale getirildi. 24 Temmuz’da Kürtlere karşı ilan edilen ancak bütün topluma karşı yürütülen savaş politikaları AKP’nin varlık sebebi haline geldi” dedi.
Yozgat’ta Kürt işçilere saldırı
Günay, Yozgat’ta Kürt işçilerden “ayakbastı parası” istenmesi ve saldırıya uğramalarına dair ise şunları söyledi:
“İşçiler ‘can güvenliğinizi sağlayamayız’ denilerek, polis eşliğinde ilçeden çıkarıldı. Kürtler için tehlike yaratan bu iktidarın politikalarıdır. ‘Bu ülkede Kürtlerin can güvenliği bırakmadık’ itirafıdır.”
Dış politikada kriz
AKP’nin dış politikasını “siyasal, diplomatik ve kültürel açıdan Kürtsüz bir dünya” olarak özetlenebileceğini söyleyen Günay, sınır ötesi operasyonlara da tepki göstererek, “Sivillerin zarar gördüğü bombardımanlar gerçekleştiriyor. Bu operasyonlar sonucunda kadın ve çocuk demeden onlarca sivil yaşamını yitirdi. İktidarın ‘biz sivilleri hedef almıyoruz’ açıklamaları gerçeği yansıtmıyor. Uluslararası bir örgütün yayınladığı rapora göre, 2015’ten bu yana Türk jetleri, SİHA’ların bombardımanı sonucu Irak Kürdistan’ında en az 85 sivil katledildi, 95’ten fazla sivil saldırılar sonucu yaralandı. 85 kişiden sadece 15’i bu yılın ilk 6 ayında katledildi. Aynı raporda, saldırılar sonucu sivillere ait yüzlerce ev kullanılamaz hale gelmiştir” bilgilerini paylaştı.
İhvancılık Libya’yı da böldü
Libya’da yaşanan gelişmeleri de değerlendiren Günay, AKP’nin ihvancılar lehine Libya’yı bölmeye ve kardeş kavgasını körükleme çalıştığını kaydetti. Günay, “Mısır’ın Libya’ya askeri müdahalede bulunmasına yönelik tezkereyi onaylaması Türkiye için yakın ve ciddi bir tehdittir. 2 gün önce Rusya’yla varılan anlaşma da bölünmeyi ve stratejik başarısızlığı gizleme çabasıdır. Yol yakınken iktidarı bu yanlıştan bu savaş sevdasından vaz geçmeye çağırıyoruz, halklarımızı bu savaş siyaseti karşısında yer almaya davet ediyoruz” diye konuştu.
Parti içinde kadına şiddete affımız yok
Günay, partilerinde son dönemlerde yaşanan gelişmelere de değindi. Günay, konuşa ilişkin şu açıklamalarda bulundu: “Kadına yönelik erkek şiddeti ne yazık ki her yerde açığa çıkıyor. Bütün siyasi partiler ve devletin işi bu şiddetle mücadele etmektir. Biz kendi içimizde yaşanan bu tür olayların hiçbirine karşı müsamaha göstermiyoruz, bu konuda eyvallahımız yok, affımız yok, amamız, fakatımız, lakinimiz yoktur. Mücadelesinin merkezinde kadın özgürlüğü ve eşitliği yer alan ve yüz binlerce kadının emeğini kadın kazanımlarına dönüştüren bir kadın partisi olarak HDP’nin bu vakalarla gündeme gelmiş olması üzerinde hassasiyetle durduğumuz bir konudur. Ancak ne yazık ki, toplumsal bir kırıma dönüşen kadına yönelik şiddet her yerde karşımıza çıkmaktadır. Kadın iradesini ve kadın özgürlüğünü esas alan bütün yapıların, nerede gerçekleşirse gerçekleşsin, kadına yönelik şiddet karşısında amasız-fakatsız durması gerekmektedir. Kadın Meclisiyle, Eşbaşkanlık Sistemiyle, binlerce kadının siyasete katılımıyla kadın iradesinin kurumsallaştığı bir parti olarak HDP’nin de yaptığı budur. Biz kadına yönelik saldırının her türüne karşı durduk ve durmaya devam edeceğiz. Bu ilke bizim için esastır.”
Tuma Çelik olayı
Hiçbir olayın üzerini örtmeye çalışmadıklarını vurgulayan Günay, “Tuma Çelik meselesi bize intikal ettiği andan itibaren kadın beyanını esas aldık. Kadından yana tavır alıp, beyanları doğrultusunda araştırma yapmaya başladık ve araştırmanın selameti için adı geçen vekilin parti adına faaliyetlerini Mardin’de durdurduk. Olayın cinsel saldırı şeklinde yargıya intikal ettiği an, Kadın Meclisimizin başvurusu üzerine Tuma Çelik partimizin disiplin kuruluna sevk edilmiştir. Disiplin kurulumuz Çelik’i ihraç etmiştir. Bu karar kadın meclisimizin erkek şiddeti karşısındaki tavizsiz tavrını ve kadınların gücünü ortaya koymaktadır” bilgilerini paylaştı.
Günay, kadına karşı suç işleyen veya kadına yanlış yaklaşan hiçbir erkeğin HDP’de siyaset yapamayacağını vurguladı.
HABER MERKEZİ