TMSF’ye devredilen Gün Matbaacılık’ın sahibi Kasım Zengin’in de aralarında olduğu 8’i tutuklu 21 çalışan hakkında açılan davada savcılığın mahkemeye sunduğu mütalaaya tepki gösteren Avukat Serhat Çakmak, ”Düşman hukukunun bir yansıması var” yorumunda bulundu.
Mahkeme kararıyla Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) devredilen Gün Matbaacılık’ın sahibi Kasım Zengin’in de aralarında olduğu 21 ismin yargılandığı davanın üçüncü duruşmasında savcı esas hakkındaki mütalaasını mahkemeye sundu. Haklarında hazırlanan iddianamede “örgüt propagandası yapmak” ve “örgütün yayınların basmak ve yayınlamak” suçlamasında bulunulan matbaa çalışanlarına dönük suçlamalar sunulan mütalaada değişti. Savcı, sanıkların “örgüt üyesi olmak” ve “örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” iddiasıyla cezalandırılmasını istedi.
Yöneltilen bu suç isnatlarına dayanak olarak ise, matbaada basımı yapılan yayınlar gösterildi. Bunlardan en önemlisi KHK ile kapatılan Özgürlükçü Demokrasi gazetesinin 20 Ocak 2018 tarihinde başlayan Afrin operasyonu sonrası yaptığı haberler oldu.
Dava dosyasına bakan İstanbul 26’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde 11 Şubat’ta görülecek duruşmada karar çıkması bekleniyor.
Bayrak milliyetçilik tahliye gerekçesi oldu
Davanın 18 Eylül’de görülen ilk duruşmasında mahkeme heyeti, tutuklu matbaa çalışanlarından 8’inin “sosyal medya paylaşımlarından anlaşıldığı üzere sanığın üzerine isnat edilen örgütün karşı görüşünde olarak bayrak ve milliyetçilikle ilgili paylaşımlar yapmış olduğu…” değerlendirmeleriyle tahliyesine karar vermişti.
Davanın avukatlarından Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP) İstanbul Eşsözcüsü Serhat Çakmak, davanın geldiği aşamayı, savcının esas hakkındaki mütalaasını ve mahkeme heyetinin tutumunu değerlendirdi. Av. Çakmak, Gün Matbaacılık davasında başından beri hukuki delillendirme problemi yaşandığını dile getirdi.
‘Amaç gözdağı vermek’
Matbaanın yaklaşık 18 yıldır faaliyet yürüttüğünü belirten Çakmak, bu güne kadar basımı yapılan birçok eser hakkında toplatma kararı verildiğini bildiklerini, ancak bir matbaaya kayyum atanarak kapatılmasının hukuk problemi teşkil ettiğini kaydetti. İlk defa böyle bir durum ile karşılaştıklarını söyleyen Çakmak, matbaa çalışanlarının hepsi hakkında dava açıldığını hatırlatarak, “Bu durum ceza yargılamalarındaki cezanın şahsiliği ilkesine aykırılığı teşkil etmektedir. Matbaada çalışan kırım ustası, basımı yapan ustalar ya da çaycı, kapıcı hakkında dava açılması bizi hukukun ötesine götürüyor. Burada yapılmak istenen muhalif basının kitaplarının, dergilerinin, gazetelerinin çıkarılmasının önüne geçmek ve diğer matbaalara da gözdağı vermek” dedi.
‘Mütalaa hukuk normlarından yoksun’
Savcıdan özgürlükçü bir mütalaa zaten beklemediklerini ifade eden Çakmak, şu ifadeleri kullandı: “Hukuk standartlarında bir savcının hazırlayacağı mütalaada herbir kişiye ait suç tanımının yapılması gerekirdi. Biz cezanın şahsiliği ilkesi diyorsak, suç isnadının da kişilere özgü, teker teker şahsi olması gerekiyor. Ama mütalaa bu çerçeveden yoksun, hukuk normlarından uzak bir mütalaa. ‘Siz orada çalışıyorsanız ne iş yaptığınız önemli değil, hukuken sorumlu olup olmadığınız önemli değil, orada bulunuyorsanız bu işten sorumlusunuz’ demeye getiriyorlar. Kişilerin suç işleyip işlemediğine bakılmaksızın hazırlanan bir mütalaa. Matbaada çalışıyorsa, çaycı olsa bile suçlu görülüyor”
‘Mahkeme etnik kimliği dikkate aldı’
Av. Çakmak, dosyada yargılananların Kürt, Türk, Ermeni olmasının bir ayrıcalık olmadığını, hepsinin mağdur olduğunu da vuguladı. Çakmak, bu konuda şunları söyledi: “Burada sanıklardan bir kısmı, özellikle Kürt olmayanlar ‘Bunlar ne de olsa Kürtleri yargılıyor, bizler Kürt değiliz’ dediler. İlk duruşmada da bunu dile getirdiler. ‘15 Temmuz’da darbeye karşı durduk’ dediler ve mahkeme de bunu dikkate alarak tahliye kararı verdi. Bu şekilde ayrımcılık yasağı ve eşitlik ilkesi ihlal edilmiş oldu. Bu insanlar sözüm ona hazırlanan iddianamede Kürt ya da Türk oldukları için değil, örgüt ile ilişkilendirilerek değerlendirme yapıldı ve bu suç isnadı ile karşı karşıya kaldıkları için yargılandılar. Yargılama yapılan dosya bir FETÖ dosyası ya da darbe dosyası değil ki, tahliye kararında darbe karşıtlığı yaptığı vurgulansın. Orada yargılanıp, Kürt olanlar da darbe karşıtı insanlar.”
‘Düşman hukukunun yansıması var’
Türkiye’de yargının Kürtlere mesafeli durduğunu ifade eden Çakmak, “Burada düşman hukukunun bir yansıması var. ‘Siz bu ülkede varsınız ama mahkemeler karşısında eşitlik durumunuz yok’ diyor bu kararda. Bunu ara karara geçirmesi hukuk adına kırıcı, zedeleyici bir durumdur. Son celsede tutuklu sanıklar ‘Suç işleyip işlemediğimiz için değil, Kürt olduğumuz için bizi tahliye etmediniz. Tahliye ettiklerinizi de Kürt olmadığı için tahliye ettiniz’ dediler. Bir mahkeme heyeti sanıklara, hukukçulara güven vermiyorsa orada adalet beklemek hayal olur” diye konuştu.
Kaynak: MA / Yasin Kobulan