Bayburt Grup Gümüşhane ve Giresun’da depolamalı GES kuracağını bildirildi. Her iki GES için 631 bin 548 adet güneş paneli kullanılarak, 433 hektar tarım ve mera alanı işgal edecek
Tarım arazilerini ve meraları yok ederek oluşturulan güneş tarlalarının ekolojik yaşama ve tarıma büyük zararlar verdiği bilinirken, enerji ihtiyacı var ve temiz enerji iddilarıyla desteklenmeye devam ediliyor. Bu işgal süreci Karadeniz coğrafyasına da taşındı. Gümüşhane’nin Köse ilçesi sınırları içinde 150 MW’lık Köse Depolamalı GES kapsamında 225 hektarlık tarım ve meralık alan üzerine toplam 315 bin 744 adet monokristal güneş paneli, toplam 88 adet 1,7 MWh lityum akülü depolama sistemi oluşturulacak.
2 köy adeta yok ediliyor
Aynı şirket tarafından aynı güçte bir tesisi ise Giresun’un Şebinkarahisar ilçesi sınırları içinde yer alacak. Şebinkarahisar ilçesi, Yaycı ve Diler Köyü sınırları içerisinde 150 MW kurulu gücünde Şebinkarahisar Güneş Enerjisi Santrali (GES) ve 150 MWh kapasiteli Elektrik Depolama Tesisi (EDT) kurulması ve işletilmesi için girişim başlatıldı. Şebinkarahisar’ın 2 köyün 208 hektarlık tarım ve mera alanında toplam 315 bin 744 adet monokristal güneş paneli , toplam 88 adet depolama ünitesi ile 1,7 MWh lityum akülü depolama sistemi oluşturulacak.
Enerji ihtiyacı bir yalan
Termik santrallere ve bu santraller için kömür üretimleri için ormanların yok edilmesine yol veren iktidar, ‘yenilenebilir’ iddiasıyla güneş tarlalarının tarım ve meraları işgal etmesine Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığının azaltılacağını söylüyor. Ancak şu an Türkiye’de enerji üretim kapasitesinin sadece ¼’ün kullanılıyor olma gerçeği iddiayı anlamsız kılıyor. 105 bin MW enerji üretim kapasitesini aşan enerji üretiminin sadece 23 bin ila 30 bin MW arası bir gücün kullanılıyor olması ‘enerji ihtiyacı var’ iddiasını yalanlıyor. Ortaya çıkan arz fazlası nedeniyle kapasite mekanizması adı altında şirketlerin üretmedikleri ya da hiç çalıştırmadıkları santrallere gücü oranında her ay 300-400 milyon lira para ödeniyor.
‘Yenilenebilir’ yalanı!
Almanya, Japonya, ABD, Çin gibi emperyalist-kapitalist ülkelerin sermaye büyümesi sürecinde yaşadıkları daralmaya bir yol bulma planları ‘küresel ısınma’ gerçeğini kullanarak sürdürülüyor. Kapitalizmin yarattığı ekolojik krizin bir parçası olan ‘Küresel ısınmayı’ yaratanlar, ‘yenilenebilir enerji’ iddiasıyla büyük bir yağma süreci işletiliyor. Rüzgar enerjisi için ormanların, meraların, deniz ekosisteminin yıkımına yol açılırken, güneş enerjisi için tarımsal araziler ve meralar işgal edilerek, ekolojik yıkım çok boyutlu olarak sürdürülüyor.
Tarım bitiyor, açlık büyüyor
Dünya üzerinde 2 milyarı aşkın isanın açlık çektiği ve temiz suya erişemediği günümüzde açlığın en büyük nedeninin susuzluk ve tarım arazilerinin giderek daralması olduğu biliniyor. Yaşanan süreçte tarım arazileri ile meraların işgal edilerek ‘güneş tarlaları’ oluşturulması, yaşanan ekolojik krize ve dolayısıyla açlığa çözüm bulunabileceği iddiası yalan bir iddia olmaktan öteye geçemiyor. Diğer yandan 2005 yılından 2018 yılına kadar 3.5 milyon hektarlık arazisini ekmekten vazgeçen çiftçilerin bu durumu ‘yenilenebilir’ enerji programını uygulanabilir kılarken, Türkiye gibi ülkelerde tarımsal üretimlerin darbelenme nedeni olarak şirketlerin beslendiği açığa çıkıyor.
EKOLOJİ SERVİSİ