Süleymaniye’de katledilen Hüseyin Arasan’ın hem çocukluk hem mücadele arkadaşı olan Seyithan Gümüş, ‘Hüseyin nereye gittiyse, insanlarda bir iz bırakmıştır ,Hüseyin gibi arkadaşlarımıza çok şey borçluyuz’ dedi
Federe Kurdistan Bölgesi’nin Süleymaniye kentinde, üyesi olduğu Mezopotamya İşçiler Derneği önünde 9 Haziran’da suikasta uğrayan Hüseyin Arasan, ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. Mêrdin’nin Stewr (Savur) ilçesine bağlı Dengiza köyünde dünyaya gelen Arasan, emek ve mücadeleyle geçirdiği yaşamının 16 yılını siyasi faaliyetleri nedeniyle cezaevinde geçirdi.
Devlet baskıları nedeniyle 2019 yılında Federe Kurdistan Bölgesi’ne giden Arasan, Mezopotamya İşçiler Derneği çatısı altında mücadelesini sürdürdü. Uğradığı suikast sonucu katledilen Arasan, vasiyeti üzerine 11 Haziran’da Kandil’de bulunan ‘Mehmet Karasungur Şehitliği’nde defnedildi.
‘HEP gençliği içinde siyasi mücadeleye atıldılar’
Seyithan Gümüş, yaşamında büyük izler bırakan hem çocukluk hem mücadele arkadaşı Hüseyin Arasan’ı Mezopotamya Ajansı’ndan Tolga Güney’e anlattı.
İzmir’in Bayraklı ilçesi Nafiz Gürman Mahallesi’nde yaşayan Arasan ile 1984 yılında 6 yaşındayken tanışan Gümüş, çocukluk yıllarını da birlikte geçirdi. 1993 yılında Halkın Emek Partisi (HEP) gençliği içinde siyasi mücadeleye birlikte atıldıklarını anlatan Gümüş, o tarihten sonra arkadaşlığın yanı sıra yoldaşlık ilişkilerinin başladığını ve siyasi parti çalışmalarında aktif rol aldıklarını söyledi.
‘İnsanlara öncülük ediyordu’
“Hüseyin nereye gittiyse, insanlarda bir iz bırakmıştır” diyen Gümüş, “Çok mütevazi bir arkadaşımızdı. Önünde bir çalışma olduğu zaman günlerce yemek bile aklına gelmezdi. Mutlaka o işini bitirirdi. Parti çalışmaları dediğin zaman, akan sular dururdu. Pazarlarda, mahallelerde dolaşırdık. Aidiyet duygusu vardı. Mahalle toplantılarında toplantı düzenine çok önem verirdi. O zamanlarda arkadaşlarımıza disiplini aşılıyordu. İnsanlara öncülük yapıyordu” dedi.
‘Biz doğru bir şey yapıyoruz’
Arasan’ın 12-13 yaşlarında inisiyatif alarak mücadele ruhunu açığa çıkardığını dile getiren Gümüş, 1993 Newrozu ile ilgili anılarını şöyle anlattı: “1993’te Newroz kutlamaları yapılıyordu. O yılları bilen bilir, o dönem Newrozlara izin verilmezdi. Bayraklı Yamanlar’da bir yürüyüş yapılmıştı. Biz daha çocuktuk ama panzerlerden sular, gaz bombaları atılıyordu. Herkes panik oldu. Ama Hüseyin ‘Kimse bir yere gitmesin. Biz doğru bir şey yapıyoruz’ dedi. Daha sonra Newroz ateşini yakabildik. Oradaki toparlayıcı konumu benim hayatımda bir iz bıraktı. O yaşta böyle bir liderlik vasfı alması sayesinde biz başarılı olmuştuk. Devamlı gülerdi. Davaya olan inancı, kararlılığı, fedakarlığı onu farklı kılan etkenlerdi.”
‘Azadiya Welat Gazetesi dağıtımını yaptı’
Arasan’ın bir dönem Azadiya Welat Gazetesi’nin dağıtımını da yaptığını kaydeden Gümüş, saatlerce pazarlarda, mahallelerde emek verdiğini dile getirdi. Bazı arkadaşlarının “O kadar emek veriyorsun. Biraz dinlensen” demesine rağmen Arasan’ın dinlenmek bilmediğini ifade eden Gümüş, “Yine parası olmayanlara kendi cebinden parasını verip gazeteyi verirdi. ‘Burada o kadar güzel bilgiler var ki en büyük zenginlik bu’ derdi. Doğru haber okumak anlamında insanların yararlanmasını sağlardı. Bizden sonraki nesil belki çok rahatlayacak ama biz o özgürlükleri yakaladığımız zaman bazı taraflarımız yarım kalacak. Hüseyin gibi arkadaşlarımız bir daha geri gelmeyecek. Onun dediği gibi; doğru bir işi kararlılıkla yaptığın zaman sonuca ulaşırsın” diye belirtti.
‘Emeği tarih yazacak’
Arasan’ın cezaevinde de insanları çok etkilediğini belirten Gümüş, şöyle devam etti: “Amcamla aynı cezaevinde kalıyordu. Cezaevinde amcamın görüşüne gittiğimde onunla da yaptığımız sohbetler beni hep etkiledi. Hiçbir zamanda geri adım atmadı. Cezaevinde 20-25 sene yatan insanlar bile ‘Hüseyin’in genç yaşında büyük sorumluluk altına girmesi takdir edilesi’ derlerdi. Tahliye olduktan sonra tekrar görüştük. Ailesi evlenmesini istedi. Fakat kafasında hep parti çalışmaları vardı. Başka bir şeyi önüne hedef olarak koymadı. Hüseyin’i anlatmaya kelimeler yetmez. Mutlaka bir tarafı eksik kalır. Onu tanımak lazımdı. Onu tanıdığım için kendimi çok şanslı hissediyorum. Onun için Hüseyin gibi arkadaşlarımıza çok şey borçluyuz. Onların emeği tarih yazacak.”
‘Söylediği ağıtta kendini anlatıyor’
Arasan ile katledilmesinden bir ay önce telefonla görüştüklerini ve yaşamını yitiren annesinin cenazesine katılamaması nedeniyle acılı olduğunu dile getiren Gümüş, “En son arkadaşı ile ilgili bir ağıt söylüyor. Aslında o ağıtta kendini anlatıyor, başına gelecekleri biliyormuş gibiydi. İlk olarak televizyonda ağır yaralı olduğunu öğrendim. Anlam veremedik. Sonuçta sivil bir insandı. Düşünsenize genç yaşınızda 16 yıl tutuklu kalıp tahliye oluyorsunuz. Ama daha sonra hakkınızda tekrar davalar açılıyor. Ondan dolayı ülkeyi terk etmek zorunda kalıyorsun. Gittiğin yerde katlediliyorsun. Hüseyin için Avrupa da bir seçenekti. Ama o hiçbir zaman Avrupa’ya gitmeyi düşünmedi. Her zaman halkımızın yoğun olduğu yerlerde çalışma yapmak isterdi. Her zaman kalbimizde yaşayacak ve anısına bağlı kalacağız” dedi.
‘Dünya kamuoyuna duyurulması lazım’
“Hüseyin’i unutmak mümkün değil” diyen Gümüş, “Bu şekilde bir suikastla katledilmesi çok üzücü. Bir sene içinde 6’ncı arkadaşımız böyle öldürüldü. Ancak bir tane tutuklama bile yapılmadı. Bu konunun böyle kapanmaması lazım. Bu olayların dünya kamuoyuna duyurulması lazım. Bu suikastların önüne geçilmezse, daha büyük sonuçları olacaktır. Meclis’te de bunun gündeme getirilmesi gerekiyor” diye konuştu.
İZMİR