Kobanê Davası’nın durdurulması gerektiğini dile getiren Gültan Kışanak: “Temiz olduğunu düşünen bir an önce kendisini bu dosyadan kurtarır. Bahtiyar Çolak’ın kabul ettiği iddianame ile bu dava yürüyemez. Kobanê IŞİD tarafından işgal edilirken, insani ve vicdani olarak sokağa çıkarak bir iki söz kuran insanlara dava açıldı. O dönem derin devlet tarafından provoke edildi
IŞİD’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eşbaşkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 22’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 11’inci duruşması altıncı gününde 5 nisan’da Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görüldü.
Verilen aranın ardından söz isteyen Av. Çiğdem Kozan, “Dün bir tanık ifadesi almanıza tanıklık ettik. Tanığa teşhis yaptırdınız kişilerin ismini söyleyerek. Tanığın ifadesinde yer almayan kişileri bile tanığa teşhis ettirmeye çalıştınız. Tanığın ifade vermediği kişiler için teşhis yaptırmamanızı, bu hataya düşmemenizi talep ediyorum. Tanık dinlemeniz bu aşamada hukuka uygun değil. Tanığı usule uygun bir şekilde dinlemenizi talep ediyorum” dedi.
Ardından söz alan Av. Cenk Yiğiter, “Biz TEM’in çıkarılmasını isterken, tanığın tehdit altında olduğunu söylediniz. Tehdit altında olan kişi baskı altında olduğunu söyleyemez. Siz ‘Kimler tehdit altında biliyoruz’ gibi bir ifade kullandınız. SEGBİS kayıtlarında vardır bu ama eğer böyle söylediyseniz bu ihsası rey anlamına gelir. Bunu açıklamanızı istiyorum” diye belirtti.
Av. Cihan Aydın da tanığın arkasından duruşma salonuna gelen birkaç sivil giyimli kişinin kimlik teşhisinin yapılmasını talep etti. Tanık hakkında herhangi bir koruma kararının olup, olmadığını soran Aydın, “Varsa da kararı yoksa tanığa eşlik eden kişiler hakkında kimlik tespiti yapılmasını talep ediyoruz” dedi.
Aydın’ın talebine dair ara karar kuran mahkeme başkanı, “Tanığın zorla hazır edilmesi için müzekkere yazıldığı, bu sırada kolluk görevlilerinin tanığa salonda eşlik ettiği, duruşma salonunda taraflar, vekilleri dışında izleyicilerin de bulunduğu, aleni bir yargılama yapıldığı, duruşma salonu müsait olduğu sürece isteyenlerin duruşma salonuna girebileceğinden talebin reddine karar verildi” şeklinde konuştu.
‘Tehdit mi ediyorlar, şantaj mı yapılıyor’
Kandıra Cezaevi’nden duruşmaya SEGBİS ile bağlanan yerine kayyum atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Gültan Kışanak, “Günümüz Türkiye’sinde sanırım en zor meslek hukuk. Sizin durumunuzdan biliyoruz ki siyasi baskı ve angajmanlar içinde yargı sistemi kaybolmuş halde. Savunma yapanlar açısından da görüyoruz ki görevlerini yaptırmamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Arkadaşlarımız en ağır koşullarda, yaptıkları işin adaletin tecelli etmesi konusunda bir sonuç alınacağından inançları kalmayarak bu mesleği sürdürüyorlar” şeklinde konuştu.
“En büyük saygısızlığı siz kendinize yapıyorsunuz” diyen Kışanak, sabah duruşmada yaşanan gerginliğe ve hukuksuzluğa dikkat çekti. Bu işin böyle yürüyemeyeceğinin altını çizen Kışanak, “Ne yapmak istediğinizi gerçekten anlamıyorum. Bizi duruşmaları protesto etmeye mi teşvik ediyorsunuz? Hayatın olağan akışı diye bir şey var. Burası F Tipi bir hücre. Her birimiz odamızdan geliyoruz ve üçümüzü buraya getirmeleri en az yarım saati alır. Ama siz bunu anlamak istemiyorsunuz. Hani derler ya ‘Onu bunu anlamam bugün 5 ton portakal toplanacak’ size bunu diyen bir patron varsa ancak böyle çalışılır. Sizi tehdit mi ediyorlar, şantaj mı yapılıyor bilmiyorum. Nedir telaşınız” diye sordu.
Konuşmalarını sürdüren Kışanak, şöyle devam etti: “Kimin elinin kimin cebinde olduğu belli olmayan kumpas bir dava var. Böyle mi sürdüreceksiniz duruşmayı? Ölsem kalsam bu SEGBİS’te beklemek zorunda mıyım? Aile görüşüne çıkamaz mıyım? Böyle bir yargılama olur mu? Sizden iyi niyet beklemiyoruz. Sizin de söylediğiniz yazılı hukuk kurallarına uymanızı istiyoruz. Ben yokken tanık dinleyemezsiniz. Biz duruşmada ne olup ne bittiğini bulmaca çözer gibi çözmeye çalışıyoruz. Dosyaya giren evraklar bize gelmiyor. Bunların tasnif edilip, tarafımıza gönderin artık.
Biz çocuk falan değiliz biz bu ülkeyi yönetmeye aday siyasetçileriz. Bu kadar otoriterliğin, zorbalığın, hukuksuzluğun olduğu bir yerde siyaset yapmaya cesaret etmiş kişileriz. Topluma ve insanlara karşı sorumluluğumuz var. Bu ülke, insanlar, halkımız daha iyisini hak ediyor. ‘Daha iyisi de şöyle olabilir’ deyip siyaset yapmak için sahneye çıkmış ve yıllarca siyaset yapmış insanlarız. Biz neyin ne olduğunu, hukuk ve toplumsal sistemin ne demek olduğunu iyi biliyoruz. Hukuksuzluğu yaşaya yaşaya ve buna karşı mücadele ede ede öğrenen insanlarız. Savunma hakkını hakkıyla kullanabilmem için duruşmaya eklenen her evrakı görmem gerek. Bunları bana ve tüm arkadaşlarıma tebliğ edeceksiniz.
Sabah Bahtiyar Çolak’ın sağlık sorunuyla ilgili bir rapor okudunuz. Birilerinin hayatı magazin olabilir ama bizim değil. O evrakın elime gelmesi lazım. O evrak fiziki olarak elime gelecek ki bize söylenen ile asıl olanı öğrenelim. Sabah okuduğunuz belgeye dair şunu net söylüyorum. Bu bir düstur olmuş; bunu hem siyasette hem de hukukta yapıyorlar, ‘Atı alan Üsküdar’ı geçti’ diyemezsiniz. Bir mahkemenin hakimi şerh koyarsa geri kalan üyeler bir şey yapabilir mi? Hakimin imzası iddianamenin kabulüdür.” Mahkeme başkanı, “Bu iddianızın yasal dayanağı varsa ispatlayın’ dedi.
Sözlerini sürdüren siyasetçi Kışanak, şöyle konuştu: “Aksinin yasal dayanağı varsa siz bana ispatlayın. Bana Türkiye yargı tarihinde bir tane örnek gösterin. İçtihat var değil mi hukukta. Bir tane örnek gösterin, içtihat kabul edelim. CMK’nin falanca maddesi diyemem ama hayatım hukuksuzluklarla geçmiş insan olarak hukukun mantığını biliyorum. O nedenle bu davanın durması lazım. Bahtiyar Çolak’ın kabul ettiği iddianame ile bu dava yürüyemez. Bahtiyar Çolak’ın kendisinin de itiraflarında olduğu üzere çete faaliyetlerinde yer almış, bir kişidir. Basından çıkanlardan hariç olarak söylüyorum; bu tür çete örgütleri siyasi iktidardan güç almadan ilerleyemez. Siyasi iktidarla karşılıklı menfaat yürütmüşler. Karşılıklı uzlaşır ve olurlar çete, organize iş. Bahtiyar Çolak bunun böyle olduğunu çok iyi biliyordu. Onun önüne bu kumpas dava getirildi ve dedi ki ‘Ben buna bu kadara bakarım’ Peki siz niye bu kumpasın parçasısınız? Akıldan mantıktan uzak bir yargılama pratiği olabilir mi? Bunlar bir pazarlık sonucudur ve açığa çıkacak. Bütün bu kumpas sürecinin açığa çıkması lazım.
Bahtiyar Çolak’ın içinde bulunduğu ilişkiler
Bahtiyar Çolak’ın içinde bulunduğu ilişkilere işaret eden Kışanak şu ifadelere yer verdi: “Kobanê IŞİD tarafından işgal edilirken, insani ve vicdani olarak sokağa çıkarak bir iki söz kuran insanlara dava açıldı. O dönem derin devlet tarafından provoke edildi ve üstelik o dönemin müsebbi olanlar bize bu davayı açtı. Biz biliyoruz ki bunlar tarih önünde sanık sandalyesine oturacaklar. Kobanê sürecinde ortaya çıkan derin devlet bu dosyanın açılması sürecinde de ortaya çıktı. Kobanê olaylarının nasıl olduğunu açığa çıkarmak istiyorsak; kumpasın nasıl kurulduğunu anlamak gerek. Kim kiminle ne üzerine anlaştı, nasıl bölüştü? Bunu açığa çıkaracak olan da Bahtiyar Çolak’tır. Bahtiyar Çolak’ın neden HTS kayıtlarını, görüşmelerini çıkarmıyorsunuz? Bu duruşmayı durdurup, önce Bahtiyar Çolak’ı araştıracaksınız. Bu kumpasın nasıl olduğunu teşhir edeceğiz. Sizde Bahtiyar Çolak ile aynı yoldan yürüyorsanız o da sizin bileceğiniz bir şey. Tarihi adalet tecelli eder. Hiçbir şey gizli kalmamıştır, çıkacak bir gün. Bahtiyar Çolak’ın içinde bulunduğu ilişkilerle biz bir doğal yargıç ilkesiyle mahkeme karşısına çıkmadık, özel heyetin karşısına çıkarıldık. Neden özel olarak 22. Ağır Ceza Mahkemesi seçildi, neden başka davalardan azade edildi? Doğal değil atanmış bir yargıçtı. Çünkü bu kadar kirli bir dosyayı ancak kirli ilişkiler ağına sahip ele teslim edebilirlerdi. Birazcık vicdani, adaletle, hukukla bağı olan birisi böyle bir iddianameyi kabul etmezdi. Tencere yuvarlanıp, kapağını buldu. Çeteler birbirini bulup, kumpası bizim üzerimizden yürütüyor. Bu dosya kirli. Temiz olduğunu düşünen bir an önce kendisini bu dosyadan kurtarır.
Bu yargılamanın durması lazım. Hukuksuzluk üstüne hukuksuzluk. Bahtiyar Çolak’ın yaptığı tüm işlemler önce usulsüzdü şimdi ise şaibeli oldu. Bu dosyanın üzerine çetelerin gölgesi düştü. Siyaset gizli yapılacak bir iş değildir. Onun içinde bunu her yerde bağıra bağıra söyledim. Birilerinin hoşuna gitmemiş, beni yargılıyor. Burada da söyleyeceğim. Çıkacağım, konuşacağım. Ne konuştuysam, niye konuştuysam saatlerce anlatacağım. Benim gizleyecek, saklayacak bir şeyim yok. Ben siyaset yapıyorum. Kürek mahkumları gibi de ayın 15 günü kesintisiz, hayatın olağan akışına aykırı bir şey yapmanıza izin vermeyeceğiz. Bu dava Türkiye’nin siyasi ve hukukuna birçok yönden geçecek. Ama bir yönüyle daha geçecek. Onurlu siyaset nasıl yapılır, bunun da gösterildiği bir yer olacak. Biz onurlu siyasetin temsilcileri olarak hakikatin peşinde koşmaya devam edeceğiz. Dinlenecek tanıkların bize önceden bilgilendirilmesini talep ediyorum.”
İtirafçı getirildi
Kışanak’ın sözlerinin ardından itirafçı Kerem Gökalp duruşma salonuna getirildi. Ardından HDP eski Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş söz alarak, “Sorgu yapılmadan delil toplayamaz, tanık dinleyemezsiniz” diyerek mahkemenin Kışanak’ın talebinin karara bağlanması yerine tanık dinlenmesini eleştirerek, tanıkların dinlenmeden önce kendilerine tebliğde bulunmasını talep etti. Buna dair ara karar kuran mahkeme heyeti, daha önce kurulan ara kararı hatırlatarak, talepleri reddetti.
ANKARA