Güllük’te 35 yıllığına kentin suyu Akfen’e satıldı. Hukuksuz olan özelleştirmeyle birlikte kirli ve içilemez-kullanılamaz durumdaki suya isyan eden yurttaşlar, Türkiye’de en yüksek su bedelini ödüyor olmalarını yürüyüşle protesto ettiler
Yusuf Gürsucu / İstanbul
Suların meta haline getirilip ticarileştiği günümüzde, bir kentin içme ve kullanma suyunun özel bir şirket tarafından işletildiği Türkiye’deki tek yer Muğla’nın Milas İlçesinin Güllük Mahallesi (sözleşme sırasında belediyeydi). 2006 yılında Akfen Holding’le imtiyaz sözleşmesi yapılarak 35 yıllığına devredilen içme ve kullanma suyu ile atık sular bu şirket tarafından işletilirken, Türkiye’de en yüksek su bedelini ise Güllük halkı ödüyor. Yıllık 10 bin lira imtiyaz bedeliyle su hizmetlerinin devri, bugün AKP Milletvekili ve 2006 yılında ise Güllük Belediye Başkanı olan M. Yavuz Demir tarafından gerçekleştirildi.
Yurttaşlardan tepki yürüyüşü
Akfen’in içme suyunun dinlendirme, çökertme ve klorlama yapmadan suyu kullanıma soktuğu ve ayrıca atık sularının 4/3’ünün yılın büyük çoğunluğunda arıtılmadan denize verildiği yıllardır halk tarafından ifade ediliyor. İmtiyaz öyle hale gelmiş ki yeni su hatları ve istasyonlar için ihtiyaç duyulan arazilerin kamulaştırma bedellerinin dahi halka ödenmediği biliniyor. Güllük halkı geçtiğimiz gün yapılan yürüyüşte, ‘Güllük uyuma suyuna sahip çık’ sloganıyla pahalı su tarifesini ve içilemez-kullanılamaz durumdaki suyu protesto ederek, suyun arıtılmadan çeşmelerden akıtıldığını söylediler.
2040’a kadar suyu sattılar
Güllük Körfezi Koruma Platformu yaptığı yazılı açıklamada, “2005 yılında Güllük Belediyesi bir imtiyaz sözleşmesiyle beldede su ve kanalizasyon hizmetini özelleştirmiş, ülkemizde başka bir örneği olmayan bu uygulamayla su ve kanalizasyon hizmetleri 35 yıllığına özel bir şirkete devredilmiştir. Geçen 15 yıllık sürede ne yeni bir kanalizasyon yatırımı yapılmış ne de musluktan akan su içilebilir hale gelmiştir. En temel insan haklarından olan ‘içilebilir, ulaşılabilir, ucuz (ve hatta bedava) su hakkı’ ile ‘etkin ve sıhhi bir arıtma ile sağlıklı bir ortamda yaşama hakkımız’ ihlal edilmektedir” diye belirtildi.
Türkiye’nin en pahalı suyu
İçilmeyen ve yemekte kullanılamayan suyun tonuna 10.75 TL ödemek zorunda kaldıkları belirtilen açıklamada, “Ödediğimiz paranın karşılığını alamamak ve bu konuyla ilgili karşımızda muhatap bulamamak isyanımızı çoğaltmaktadır! Bu ihtiyaçlarımızı karşılamak için, fazladan bedel ödeyip şişelenmiş su alıyoruz veya pahalı filtrasyon sistemleri kullanıyoruz. Güllük Körfezi, ‘Kentsel Atıksu Yönetmeliğine’ göre ‘Hassas Alan’ olarak belirlenmiş bir yere deşarj edilen atık suların kriterlere göre arıtılması gerekmektedir” denildi.
Muğla Belediyesi neden sessiz?
Açıklamanın devamında, “Denize deşarj edilen atık suyun ve musluktan akan suyun mikrobiyolojik, kimyasal, fiziksel olarak denetimleri yapılmakta mıdır? Muhatabımız kimdir? Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bu denetimi yapmakta mıdır? Milas Belediyesi bu denetimleri yapmakta mıdır? MUSKİ/ Muğla Büyükşehir Belediyesi bu denetimleri yapmakta mıdır?” gibi sorular sorulurken Güllüklü yurttaşlar ise Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin sessiz kalarak bu suça ortak olduğunu belirtiyorlar.
Hukuksuzluk diz boyu
İmtiyaz sözleşmesi 2005 yılında Tepe Grubu ile Akfen’in ortak kurduğu TASK şirketi ile yapılmış. Ancak daha sonra Akfen, bugün olmayan Güllük Belediye ile TASK arasında yapılan sözleşmeyi hukuksuz biçimde miras alıp tek başına su işini sürdürmekte. Sözleşme yapıldığında Güllük bir belediye iken bugün Milas’a bağlı bir mahalleye dönüşmüş olması ve sözleşmenin diğer tarafı olan TASK’ın da ortadan kalkmasına karşın imtiyaz hakkının halen sürüyor olması dikkat çekiyor.
Sözleşme yok hükmünde
CHP’li Muğla Belediyesi’nin bu durumu sürdürüyor olması ise bir başka dikkat çeken nokta. Sözleşmeyi imzalayan belediyenin bugün olmayışı ve daha sonra TASK firmasının da ortadan kalkması sözleşmenin feshine yetmesine karşın Akfen’in imtiyaz hakkını kullanmaya devam ettirilmesi manidar bir durum. Diğer yandan Muğla Güllük’te 17.06.2013 tarihinde atık su kanalizasyonunda çıkan arızayı gidermek için zehirli kuyuya sokulan yedi işçinin yaşamını yitirdiğini ve mahkemenin Akfen patronunu aklayıp işçileri kusurlu saydığını da hatırlatmamız gerekiyor.
Dünyada sular 3-5 şirketin elinde
İnsan, hayvan ve bitkilerin ortak varlığı olan suyun şirketlerce metaya dönüştürülüp ticarileştirilmesi kabul edilemez bir gerçek iken, dünyada kullanılabilir suların çok uluslu şirketlerin elinde 1 trilyon doları aşan bir meta pazarı durumunda. Dünyadaki su özelleştirmelerinin üçte ikisini elinde bulunduran Fransız şirketi Suez ve Vivendi ile İsviçreli Nestle şirketi dünya su piyasasına hakim konumda. Türkiye’de şişelenmiş su pazarında Nestle farklı birçok adla piyasanın yüzde 50’sine sahip. Güllük’te Akfen Holding’in çok uluslu şirketlerin desteği ile bu sürece girdiğini ve önümüzdeki dönemlerde kentlerde yeni adımların atılmasıyla birlikte çok uluslu ortaklıkların kentsel suları yönetme süreçlerinin dayatılabileceği yönünde uzun yıllardır uyarılar yapılıyor.