Dilan Babat / Ankara-JINNEWS
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 1999 yılında uluslararası komployla Türkiye’ye getirilmesinin ardından 23 yıl geçti. Öcalan’ın müvekkilliğini üstlenen Asrın Hukuk Bürosu avukatları, 1999’dan bugüne kadar müvekkilleri ile görüşme yapabilmek için toplam bin 875 kez başvuruda bulundu. Başvurulardan 442’si kabul edilirken, bin 433’ü ise reddedildi. Başvuruların çoğu “koster bozuk”, “hava muhalefeti” ve “gemi bozuk” gibi gerekçelerle reddedildi. Abdullah Öcalan’dan 10 aydır hiçbir şekilde haber alınamazken, İmralı tecridinin tüm cezaevlerine ve topluma yayıldığı ve hukuksuzların her yerde hayata geçirildiği sıklıkla vurgulanıyor. HDP Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Abdullah Öcalan’a dönük mutlak tecride ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Topluma mesaj veriliyor
Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin devletin Kürtlere ve Kürt sorununa dönük yaklaşımı ile bağlantılı olduğunu dile getiren Koçyiğit, açık yasal hükümler olmasına rağmen devletin tecritte ısrar etmesinin sebebinin Kürt halkına yaklaşımla ilgili bir durum olduğunu ifade etti. İktidarın her seferinde tecridi derinleştirerek, topluma da bir mesaj vermek istediğinin altını çizen Koçyiğit, “Ama bu mesaj karşısında Kürt halkının ve Kürt siyasal hareketinin bir duruşu olduğunu unutuyor. Tecridi asla kabul etmediğimizi, Kürt sorununu çözmeye bir yana gittikçe daha da derinleştirdiğini, Türkiye’yi içinden çıkılamaz bir yere doğru götürdüğünün özel olarak altını çizmemiz lazım” şeklinde konuştu.
Gözdağı veriliyor
AKP ve MHP’nin bütün toplumu kuşattığını ve bugün tecridin yalnızca İmralı ile sınırlı kalmadığına dikkati çeken Koçyiğit şöyle devam etti: “Toplumun her hücresini, kuşatma operasyonu var. Bu baskıların en görünür olduğu ve yaşam ve insan hakkı ihlalinin yaşandığı yerlerde cezaevi oluyor. Bu AKP açısında bir yönetme biçimi. Bu öylesine hasbelkader olmuş şeyler değil. AKP bu süreci bilerek ve isteyerek yapıyor. Cezaevlerinde yaşanılan ihlaller, bilinçli bir politikanın sonucu. Bunu neden yapıyor? Birincisi; topluma gözdağı vermeye çalışıyor. Topluma, ‘siz mücadele ederseniz, hakkınızı savunursanız size bunları yaparız’ gibi mesaj verilmeye çalışılıyor. Özellikle muhalif olanlara, Kürtlere, kadınlara yapıyor. İkincisi ise; cezaevinde olan insanların iradesini teslim alamamış bir AKP gerçekliği var. İnsanlar inandıkları mücadeleyi cezaevinde de devam ettiriyor. Bu anlamıyla AKP cezaevindeki insanları teslim almak istediği için bütün yönleri ile 12 Eylül cezaevi pratiğini aratmayacak uygulamaları devreye sokuyor.”
Bu ülkede hukuktan bahsedilemez
bu ülkede hukuktan bahsedilemez “Bugün bu ülkede yaşanılan hukuksuzluğun yarın bütün bölgeye ve Avrupa’ya sirayet edeceğini kimse unutmasın” diyen Koçyiğit, “ Hukuksuzluklar zinciri sürekli genişliyor, buna izin vermemek gerekiyor. Kürt sorunun demokratik ve barışçıl çözümü için uluslararası güçlerin elinin taşın altına koyması gerekiyor. Bunun ilk adımı CPT, Avrupa Konseyi ve Parlamentosu’nun Sayın Öcalan’a dönük mutlak tecride karşı bir tutum sergilemesi gerekiyor. Bu ülkede cezaevinden aylarca, yıllarca haber alınamıyorsa bu ülkede hukuktan bahsedilemez. Böyle bir ülkede Avrupa’ya yüzünü dönmesi de mümkün değildir. Bu anlamıyla herkesi bir yüzleşmeye ve Kürt sorunu da gerçekçi bir tutum almaya devam ediyoruz. ‘Ama Kürtler’ diye başlayan her cümlenin bu sorunu katmerleştirdiğini unutmayalım” sözlerini kullandı.