Flormar direnişçilerinden Nurhan Güler, kadın olmalarından dolayı hafife alındıklarını söyleyerek, ‘Kadın olduğumuz için direnişi kıracaklarını düşündüler ama kazanan biz olduk. Onlar da bunun farkında’ dedi
Flormar fabrikasında çalışan ve sendikalı oldukları için işten atılan kadınların eylemi 137 gündür devam ediyor. Direnişe öncülük eden kadınlardan biri olan Nurhan Güler Jinnews’e konuşarak verdikleri mücadeleyi anlattı. 14 yıl çalıştığı Flormar’ın Bahçelievler’den Gebze’ye taşınmasına ve daha da büyüyerek farklı bölümlerin açılmasına tanıklık eden Güler, bu süreçlerde büyük emekler vermiş bir isim. Çok zor koşullarda çalıştığını söyleyen Güler, “Makinelerimiz yoktu daha. Hiçbir bölüm oturtulmamıştı. Yıllar içerisinde büyüdü gelişti. Genel itibariyle kadınların çoğunlukta çalıştığı bir firma. İşlerin ağır olduğu bölümler var. Mesela biz maskara bölümünde çalışıyorduk. Maskara bidonlarımız yüzer kiloydu. Taşınması için erkeklerin çalışmasını istiyorduk ama onlar istemiyordu. Çünkü erkekler böyle ağır işlerde çalışamıyorlardı. Sıkılıyorlardı. ‘Ağır iş’ diyorlardı. Biz kadınlar daha bir mücadeleciyiz. O yüzden genel itibariyle sürekli kadınlar çalıştırılıyordu. Ama maaşlar asgari ücret üzerinden veriliyordu” dedi.
Fabrika büyüdü
Zam taleplerinin sürekli “Makine alıyoruz. Yeni bölüm açtık” gerekçeleriyle reddedildiğini ifade eden Güler, kendilerinin de destek vermeye çalıştıklarını ancak bunun hep su istimal edildiğini dile getirdi. En sonunda emekçiler olarak haklarını almak için sendikalı olmaya karar verdiklerini vurgulayan Güler, “En son bıçak kemiğe dayandı. Asgari ücrete çalışıyorum, iki çocuğum var. Ülke koşulları belli, bir kişinin çalışması ile kesinlikle geçinilmiyor. Yıl içerisinde cirolarımız arttı. Biz de maaşlarımızda iyileştirme talep ettik. Bu hiçbir şekilde bize yansıtılmadı. İlk zamanlarda çatılarımız tavanlarımız yoktu. Çok soğukta çalışıyorduk. Buz gibiydi. Hep beraber bir imza topladık çatı yapılması için. Bunun bize dönüşü çok büyük oldu. Bunu da şimdi anlıyoruz ki bizim birlik olmamızdan korktular. Belki de bu günleri gördüler” diye anlattı.
İşe iade davası
İşten çıkarıldıktan sonra arabuluculuk süreci yaşadıklarına dikkat çeken Nurhan Güler, patronların arabulucularıyla görüşmediklerini belirtti. Arabulucu süreci bittikten sonra işe iade davası açtıklarını belirtti. Güler, “Mahkemeyi bekliyorum ama benim şu an ki mağduriyetimi kim karşılayacak. Şuan mağdurum. Benim çocuklarım okula gidiyor. 14 yıl ben bu fabrikaya emek verdim. Nasıl bir vicdandır ki sen burayı bana kapatıyorsun?” diye sordu.
‘Artık bizden korkun’
İşten atılma korkusuyla bugüne kadar yapılan haksızlıklara sessiz kaldığını kaydeden Güler, yıllar içesinde kendisini savunmayı öğrendiğini dile getirdi. Ses çıkarılmadığı sürece emekçinin ezilmeye mahkum olduğunu vurgulayan Güler şöyle devam etti: “Bizi çıkardıkları gün ‘haklarınızı alamayacaksınız’ dediler. Gayet rahat bir şekilde söylendi bu. ‘Hukuki yola başvuracaksınız ama çok uğraşacaksınız’ dediler. Sendikalı olduğumuzu duydukları ilk andan itibaren bu baskıları uyguladılar. Biraz da kadın çoğunluğu olduğu için kıracaklarını düşündüler açıkçası. Bizi püskürtebileceklerini düşündüler. ‘Arkadaşlar tamam böyle bir şeye başvurdunuz biz aramızda konuşalım, maaşlarınızda biraz da iyileştirme yapalım’ denilebilirdi ama kesinlikle yapmadılar. Direnişi kırmak istediler ama bu direnci kıramadılar. Buraya çıktım daha güçlü hissediyorum kendimi. Onlar da bunun farkındalar. Biz de bu kadar başaracağımızı düşünmüyorduk açıkçası. Bize verilen destekten çok mutluyuz. Kadınlar çok destek verdiler. Kadın dayanışmasından çok mutluyuz. ‘Artık her şey yaparız’ diye düşünüyoruz. Bizden korkun.”
İSTANBUL